Teninde gezinen sıcak nefesle inledi kasıkları sızım sızım sızlayan Duhan.
Elleri,kum rengi sarıları hazla avuçlarken ense kökünden çekiştirdiği saçlarla birlikte daha da yaklaştırdı Çağatay'ı kendine. Bal rengi gözleri titrekçe kapanırken yarım aralanan ağzından boğuk bir fısıltı gibi çıkardı ismini.
Çağatay'ın dudakları ten renginden biraz daha koyu göğüs uçlarını ezerken buğulu bir nefes daha bıraktı Duhan. Çağatay sıcak dilini çember gibi gezdirirken ve ön dişlerini haylazca hassaslaşan ve dikleşmiş uçlara sürterken bağırmamak için zor tuttu kendini bal gözlü oğlan.
Çağatay ağzına ezdiği uçla ilgilenirken diğer dikelmiş ucu yalnız bırakmamak adına parmak uçları arasında eziyordu. Kuruyan elleri tahriş etmesin diye parmaklarını ağzında ıslatıp yeniden parmakları arasında ovaladı Duhan'ın uçlarını. Ve sert bir diş geçirdi ağzındaki uca.
"Çağatay.."diye inledi kendini üstündeki adama sürten Duhan zevkle başı dönerken. "İçime gir."
Yan odada annesi uyuyordu. Annesi ve annesinin yeni ailesi. Duhan ise arsız gibi odasına sevgilisini gizlice camdan almış,annesinin evinde inliyordu. Duymaları umrunda değildi. Kimse umrunda değildi. Çağatay haricinde kimse umrunda da değildi.
O yalnızca ihtiyacı olan sert ve tatlı acılı erkeklikten içine baskı yapacak damarlı pürüzü hissetmeyi istiyordu. Ve o damarlı irilikten içine akacak sıcak tuzlu sıvınının kalçalarına doluşunu...
Çağatay sesli bir öpücükle oğlanın karnında ağzını gezdirip ıslatırken sıcak nefesini gömdü tenine. Duhan gözlerini yumup kum rengi saçları çekiştirip kendine mümkün gibi daha da bastırmaya çabalarken alevlenen ve sızlayan kasıklarına ulaşan nefesle başını geriye attı hızla.
"Çok güzelsin."diye fısıldadı Çağatay boğuk bir sesle.
"Çok mu ?"diye fısıldadı erkekliğini hafifçe Çağatay'ın dudaklarına sürten Duhan yorganı avuçları arasında ezerken.
Çağatay bir öpücük kondurup dudaklarını hafifçe Duhan'ın erkekliğine sürterken zevk suyundan ıslanmış başa sürttü dilini. "Baldan daha tatlısın,bal oğlum."
"O zaman."diye mırıldandı Duhan. "Tadıma baksana."diye fısıldadı Duhan çırılçıplak kalçalarını havalandırırken.
Çağatay onu kıvrandırmayı seviyordu. Duhan'ın kontrolden çıkan titrek sesini seviyordu. Buğulu iniltilerini ve tiz çığlıklarını da seviyordu ama..
Onu ağzında hissederken çırpınan vücudunu da çok seviyordu.
Yavaşça dilini gezdirdiği sertlikte dudaklarını kıstırırken şimdiden titreyen oğlana uyarı niteliğinde avuçlarını sıktı. Belini kavrayan avuçların kısılmasıyla Duhan kendini kontrol etmeye çabalasa da sıcaklık hissiyle birlikte karnına ağrılar giriyordu.
Çağatay onu sıcak ve dar ıslak ağızda tatmin ederken dilinin üzerinden kaydığını hissediyor,onu kavrayan dolgun dudaklara bakıyordu kısık gözleriyle. Kömür karası gözlerini bir an olsun Duhan'dan çekmeden ona sakso veren Çağatay gözlerini hafifçe kısıp Duhan'ı tamamen ağzına alırken başını eğip iyice ileri ittirdi kendini.
Duhan onun küçük dilini dürttüğünü hissedince hazla neredeyse çığlık atacakken yeniden kendini durdurdu.
Çağatay başını iyice gömüp sıkıştırdığı dudaklarıyla birlikte oğlanı boğazına kadar alırken Duhan'ın ağlarcasına mırıldanması,homurtusu ve kullandığı pek çok kirli sözle beraber sesli bir öpücük kondurup bıraktı oğlanı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Dehliz
Romance"Beni Maraş dondurmacısının sütlü dondurmayı dövüşü gibi dövmeni istiyorum." "Beni bir apaçinin manitasının ismini ağaçlara kazırcasına kazımanı istiyorum." "Beni Nusret'in bonfile dövüşü gibi dövmeni istiyorum yakışıklı." "Sen kalem ol ben de kağ...