Sonraki gün çarşı izni olurken askerlerin yavaş yavaş askeriyeden ayrılmalarını izliyordum. Çarşıya çıksam bile yapacağım bir şey yoktu, buluşma ayarlayacağım bir arkadaşım da olmadığına göre tüm gün askeriyeyi beklemek bana kalmıştı.
"Pişt. Ne yapıyorsun burada?"
Timuçin'in yanıma gelip oturmasıyla gülümsediğimde elimdeki çayımdan minik bir yudum almıştım.
"Askerleri izliyordum. Sen?"
Timuçin bir an benim gibi askerlere baktığında hemen gözlerini bana çevirmişti.
"Akşam için rakı balık yapmak istiyoruz, gelsene sen de."
Gözlerim gözlerine çıkıp durduğunda onu timin gönderdiğini mi yoksa kendi başına mı geldiğini anlamaya çalışıyordum.
"Bizimkiler gönderdi beni, için rahat olsun. Hepimiz seni aramızda görmek istiyoruz."
Elini arkadaşça omzuma atmasıyla tek kaşımı kaldırdığımda "Göktuğ bile mi?" diye sormuştum.
İçlerindeki en suratsız bile beni istiyorsa o zaman gitmemek ayıp olurdu. Timuçin sorumla birlikte gülerken kafasını olumlu anlamda sallamış ve turuncu tutamların yayılmasına neden olmuştu.
Doğuda olduğumuz için sakal ve saçlarımıza –rütbelilerde- karışılmazken ben alışkanlık gereği hep kısa kullanıyordum. Fakat buradakiler, özellikle de timin saç kesimleri biraz uzun kalıyordu.
"Saat kaç gibi çıkacaksınız?"
Hiç beklemeden "Altı." Diyen tim arkadaşımı onayladığımda sessizce yanımda durmaya devam etmişti.
"Gitmeyecek misin?"
Suratına boş boş bakmamla omuz silkip daha da yayıldığında "Yalnız olmaktansa benimle ol ciğerim." Demiş ve hafifçe ayağıma vurmuştu. Onun bu yakınlığı sinir bozan türen olmadığı için sadece tebessüm edip askerleri izlemeye döndüğümde gece için biraz heyecanlıydım.
İlk defa toplulukla içmeye gidecektim.
***
"Vural, hadi Vural! Hadi yavrum."
Timuçin'in kapıya vurarak bağırmasıyla kapı aniden açıldığında Vural pantolonunun fermuarını çekerek dışarı çıkmış ve sinirle Timuçin'e bakmıştı.
"Kapımı aşındırdın şerefsiz herif, alt tarafı iki dakika beklettim lan iki!"
Söylenmesiyle Timuçin güldüğünde tüm tim tamamlanmıştık. Daha fazla oyalanmadan askeriyeden çıktığımızda aklımda kendime sürekli fazla içmemem için hatırlatmalarda bulunuyordum. Kafayı bulmak istemezdim.
Bahçeye çıkmamızla Göktuğ elindeki anahtarı salladığında Vural hızla yanına gidip geniş geniş gülmüştü.
"Seninkiyle gidiyoruz değil mi?"
Onun bu kadar heveslenmesine şaşırırken Göktuğ sadece kafasını sallayarak onu onaylamıştı. Timuçin sevinmekle meşgulken Yaşar da cebinden başka bir anahtar çıkarmıştı.
"Tıkış pekiş gitmeye gerek yok, ben de alayım arabayı."
Göktuğ ikinci kez onları onaylamasıyla Yaşar ve Vural farklı arabaya ilerlediğinde Timuçin kısa bir an olduğu yerde kalmıştı
"Cipe binmek mi yoksa Yaşar ve Vural'ı kanser etmek mi? Çok zor karar ulan bu!"
Ben dayanamayıp onun bu haline güldüğümde Göktuğ Timuçin'in kafasına hafifçe vurmuştu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Göz Gez Arpacık (bxb)
Teen Fiction--TAMAMLANDI-- Göktuğ timine çok bağlı bir yüzbaşıydı, Cihan ise time yeni katılan bir üsteğmen. Eşcinsel konulu bir hikayedir, bunu bilerek başlamınızı isterim. Homofobikler ve aşağılayıcı yorum yapanlar engellenecektir. +18 içerikler, smut ve şid...