Üç gün. Koskoca üç gün geçmişken ciddi anlamda elimiz kolumuz bağlıydı. Her gün Albay'ın odasına gitmekten adamı bezdirmiş ve ceza alarak temizlik yapsak da olmuyordu. Aklımız da kalbimiz de Göktuğ ile doluydu.
"Siktiğimin beyinlisi. Ne var yani bizi de alsa."
Vural sinirle elindeki fırçayı kovaya batırırken antrenman salonunu temizliyor olduğumuz için rahattık.
"Orospu gelsin de bi ağzına sıçacağım onun."
Timu bile sinirle söylenirken ona bakmamla gözleri gözlerime birleşmiş ve ardından omuz silkerek dudaklarını birbirine bastırmıştı.
Hepimiz aşırı gergin ve aşırı stresliydik. Akıllarımızdan delice şeyler geçse de emindim ki kimse ben kadar düşünemiyordu.
Ama planım vardı.
Şimdiye kadar her şeyi ayarlamak için durmuştum ve işleri yavaş yavaş ayarladım sayılırdı.
**** Aynı dakikalarda sınır ötesi ****
Girdiğimiz üçüncü mağarayı da temizlemekle uğraşırken kulaklıktan kulağıma dolan Şahin'in sesiyle gözlerimi devirmiştim.
"Bu mağara bitince de konuşmayacak mısın Suskun."
Suskun.
Bana verdikleri ad buydu. Hepimiz seçme askerler olduğumuz ve aniden buraya gönderildiğimiz için birbirimizi tanımıyorduk. Hepsi kısa sürede aralarında bir frekans tuttursalar da ben aralarına girmek istememiştim.
Aklımda bizimkiler vardı.
Onlara bilerek o kadar yüklenmiştim çünkü haberi alınca orayı birbirine katacaklarını biliyordum. En azından delice bir şey yapacak olsalar bile birkaç gün onları oyalayabilecektim.
En çok aklıma gelen kişi hiç şüphesiz Cihan olurken geceleri yarım yamalak uyuduğum uykumda bile onun hakkında kabuslar görüyordum.
Garip birisiydi.
Ona duyduğum çekimi ve hisleri net olarak tanımlayamazdım ama kendimi iyi hissettirdiğine emindim.
Bu yüzden de tamamen açık olmaya karar vermiş ve ona göre adımlar atmıştım.
Öptüğüm için pişman değildim mesela. İlk defa bir erkeğe karşı böyle bir şey hissediyorum da diyemezdim. Lisedeyken ilgimi çeken birkaç erkek olsa da tamamen kadınlara odaklanmak daha ağır basmıştı benim için.
Toplum baskısı diyebilirdim buna. Toplumdan korkmak da.
Sonuçta askeriyeye tam olarak girdiğim ve timimi oluşturduğum andan sonra ise her şeye çizgi çekmiştim. Sevgi işine son verip tamamen timime ve görevlerime odaklanmıştım.
Şimdi ise Cihan'a gelmeden önce çok fazla yüklendiğimi biliyordum ama nedense içimden bir ses en çok onun sorun çıkartabileceğini savunmuştu. Bir de...
Ne yalan söyleyeyim onunla uğraşmak hoşuma gidiyordu.
Mesela hastalığını bir an önce yenmesi için elimden geleni yapmıştım fakat sinirli suratı sevimli durduğu için laf atmayı da ihmal etmemiştim. Kesinlikle farklı hissettiriyor ve kendi sınırlarımı aşmamı sağlıyordu.
"Suskun!"
Kulaklıktan kulağıma dolan ismimle kendime gelirken kolumu sıyıran kurşunun acısını hissetmem bir olurken yaralı koluma üstün körü bir bakış atarak elimi kulaklığıma bastırmıştım.
"Sorun yok."
Söylediğim tek şey bu olurken hızla çatışmaya odaklanmış ve görevden sağ salim dönmeyi düşünmüştüm. Ölüm timinde olduğum için olabilecek şeylerin tabii ki farkındaydım ama şehit olmak için çok erkendi.
Daha temizlememiz gereken bir sürü leş vardı.
***** Cihan'dan****
Sabah fazlasıyla erken bir saate kalkarak direkt bizimkilere mesaj attığımda artık bu gece olayı çözecektik.
Planlarımın onayı gelmişti ve ben bu onay için her şeyimi feda etmiştim resmen. Hoş gerçi, sadece dağda tanıştığım gizli görevlerde yer alan bir arkadaşıma ulaşmam gerekmişti ama ona ulaşmak bile günlerimi almıştı amına koyayım.
Şimdi ise planımız basitti. Askeriyeden çıkmamız lazımdı, ardından dağlara çıkacak ve Ölüm timinin peşinden gidecektik.
Kapının çalınması ve ardından açılmasıyla gelen üçlüye bakarak gülümsediğimde gözlerindeki meraklı ifade ile bana odaklanmışlardı. Hakları da vardı, dört gündür ne gümüş ne de bir konu hakkında konuşmuştum. Şimdi ise hepsini çağırmış, hem gülüyor hem de konuşmak istediğimi belirtiyordum.
"Net olacağım. Planım var ve Göktuğ'un peşinden gidiyoruz. İtirazı olan var mı?"
Hepsinin gözlerinin içine bakmamla oradaki değişen ifadeyi ve yerini alan kararlılığı görmemle gülümsemem artarken Yaşar gözlerini kısıp bana bakmıştı.
"Döndüğümüzde hepimizi mahkemeye verebilirler."
Sert bir şekilde konuşmasıyla omuz silktiğimde planım yüzünden rahattım. Öncelikle planımı üstün körü onlara anlattığımda ardından da Yaşar'a odaklanmıştım.
"Hem bu durumda bize kızamazlar hem de artık asker değiliz, unuttun mu?" dememle Timu hızla kucağıma atlamıştı.
"Mükemmelsin lan sen! Bir tanesin! Beynine kurban!"
Yanaklarımdan sulu sulu öpen bedenle gülerek kendimi geri çektiğimde bugün de diğer günler gibi davranmamızın büyük bir önem taşıdığını yenileyerek hep birlikte odadan çıkmıştık. Yanımda yürüyen üç adam da planımın tehlikeli ve her duruma açık olduğunun bilincindeydi fakat yine de gözlerini bile kırpmadan bunu kabullenmişti.
Bu bile Göktuğ'un bizler için önemini gösterirken artık içim rahattı, en azından sevdiğim adamın peşinden gidip ona tüm bu yaptıklarının ve bizi bıraktığı durumun hesabını sorabilecektim.
Gerçi önceliğim ona sağ salim ulaşabilmekti ama bu durumla ilgilenecektim.
*********
Hareketli bölümler atmıyorum gibi gelmişti ldsjkfslfjsldkfjsljf Hareketlenelim yahu!
28.12.21
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Göz Gez Arpacık (bxb)
Teen Fiction--TAMAMLANDI-- Göktuğ timine çok bağlı bir yüzbaşıydı, Cihan ise time yeni katılan bir üsteğmen. Eşcinsel konulu bir hikayedir, bunu bilerek başlamınızı isterim. Homofobikler ve aşağılayıcı yorum yapanlar engellenecektir. +18 içerikler, smut ve şid...