Göktuğ belime sıkıca sarılan kollarıyla beni kendisine daha çok çekerek burnunu enseme koymuştu.
Aldığı huzurlu nefesleri hissederek gülümsediğimde o çoktan uykuya dalmış olsa da ben hâlâ banyoda olanları düşünerek kendime işkenceler ediyordum.
Sonunda gözlerimi kapatabildiğimde burnuma dolan sevgilimin kokusundan yardım alarak derin bir uykuya dalmıştım.
Saatler sonra uyandığımda yanımda huzurla uyumaya devam eden Göktuğ'a bakıp gülümsemiştim. Aramızdaki tabuların daha da yıkılmış olması fena hoşuma gidiyordu, üstelik yaşadığımız deneyim de fazlasıyla güzeldi.
Kendime gelmek için yatakta sevgilime bakarak gülümserken telefona gelen mesaj sesi beni bölmüş işin diğer yanı, Göktuğ'un da uyanmasına sebep olmuşu.
Baş ucumuzda duran telefonu alarak mesaja baktığım sırada enseme ve boynuma konulan öpücükler beni fazlasıyla mutlu etmişti.
"Önemli bir şey mi?"
Yeni uyandığı için bozuk çıkan sesi ile derin bir iç çektiğimde telefonu yeniden komodine bırakarak Göktuğ'un olduğu tarafa dönmüştüm.
"Timu... Bugün çarşıya çıkıp eğlenmek istiyormuş."
Göktuğ dediklerime gülümserken dudaklarının fazlaca ilgimi çekmesiyle öne eğilip birleşmemizi sağlamıştım.
Ellerim boynunu kavrarken o da belimi sıkıca tutarak dudaklarımı emdiğinde birbirimizi tamamladığımızı düşünüyordum.
Hareket ederek bacağımı diğer tarafına atmıştım ki topuğum bacağına sert bir şekilde değmişti. Altımda acıyla kasılan bedenden hızla ayrılarak endişeyle ona baktığımda gözlerini sıkıca kapatıp birkaç saniye nefes almış ardından da gülümseyerek gözlerini aralamıştı.
"B-ben özür dilerim, bilerek-"
"Sakin ol yavrum... Sadece biliyorsun, hafif sızlamaya devam edebiliyor."
Belimi okşayan ellerinden birisi boynuma çıkarak olduğu yeri benimserken bu sefer dikkatli olarak kenara çekilmiştim.
Evet, Göktuğ büyük oranda iyileşmişti ama...
Her gece rüyalar görmeye devam ediyordu, çoğu zaman düzgün bir şekilde dinlenemiyordu bile. Saydığı isimler, attığı terler ve sıktığı çarşafları görüyor, duyuyor olmak kendimi işe yaramaz hissettiriyordu.
Yapabileceğim bir şey yoktu biliyordum çünkü bu bir travma haliydi. Yine de... onun böyle olması canımı çok fazla sıkıyordu.
"Cihan...Bana bakar mısın?"
Kafamı hafif bir güç uygulayarak kaldıran Göktuğ ile gözlerimizi birleştirdiğimde ondaki şefkati görmek sevgiyle dolmamı sağlamıştı.
"Yanımda olduğun, olduğunuz için çok ama çok şanslıyım. Sizler olmasanız şu an bu durumda hatta hayatta bile olmazdım."
Kalbim kısa bir an sıkışırken elimi yüzüne koyarak dudaklarını okşamamla parmağıma minik bir öpücük bırakmıştı.
"Şimdi her şey düzelecek, zaman alıyor ama inanıyorum. Lütfen herhangi bir şey için kendini geri çekme. Sana ihtiyacım var."
Son kısımda gözlerinde saniyelik olarak gördüğüm duyguyu çok net tanırken içim parçalanmıştı.
Göktuğ'un hâlâ yas tutuyor olmasına karşı değildim hatta şaşırmıyordum da. Sadece bu yas olayının ona gereğinden fazla zarar verdiğini görüyordum. Bu durumdan onu nasıl kurtaracağımı ise emin olun bilmiyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Göz Gez Arpacık (bxb)
Roman pour Adolescents--TAMAMLANDI-- Göktuğ timine çok bağlı bir yüzbaşıydı, Cihan ise time yeni katılan bir üsteğmen. Eşcinsel konulu bir hikayedir, bunu bilerek başlamınızı isterim. Homofobikler ve aşağılayıcı yorum yapanlar engellenecektir. +18 içerikler, smut ve şid...