--TAMAMLANDI--
Göktuğ timine çok bağlı bir yüzbaşıydı, Cihan ise time yeni katılan bir üsteğmen.
Eşcinsel konulu bir hikayedir, bunu bilerek başlamınızı isterim.
Homofobikler ve aşağılayıcı yorum yapanlar engellenecektir.
+18 içerikler, smut ve şid...
Plandaki ufak değişiklikle akşamüzeri olana kadar beklediğimizde sanki sıkıntıdan patlıyor gibi davranıyorduk. İstediğim mesajın gelmesiyle gülümseyip telefonumu cebime attığımda sabırsızlıkla bekleyen time bakarak derin bir nefes almıştım.
"Çıkıp biraz hava almayalım mı ya?"
Dememle hepsi kafalarını sallarken topluca Albayın odasına doğru hareket etmiştik. Kapının önüne gelmemizle çalarak komut beklediğimizde Albay'ın sesini duyarak içeriye girmiştik.
Tekmilin ardından bize merakla bakan üssümüze karşı konuşmayı direkt ben devralmıştım.
"Komutanım izniniz olursa çarşıya inmek istiyoruz."
Net bir şekilde konuşmamla Albay kaşlarını çatarken geriye yaslanıp hepimizi süzmüştü.
"Neden?"
Şüpheci bir şekilde konuşmasıyla Yaşar derin bir nefes alırken sanki sinirliymiş ama kendisini zor tutuyormuş gibiydi.
"Bunaldık Komutanım. En azından askeriyeden birkaç saat de olsa ayrılmak istiyoruz."
Albay gözlerimize teker teker bakıp hafifçe tebessüm ederken genzini temizlemiş ve ayağa kalkarak yanımıza gelmişti.
Bir an önce çıkmak istediğimiz için geçen her saniye sinirimizi bozarken Albay'ın Yaşar'ın arkasına geçip elini omzuna koyarak patpatlamasıyla dudaklarımı yalamıştım.
"Hakkınızdır asker. Dikkatli olun."
Başka bir şey söylemeyen Albay'la yeniden selam verip odadan çıktığımızda ilk işimiz üzerimizdeki kamuflajlarımıza beylik tabancalarımız için yedek mermi stoklamak olmuştu. Diğer şeylerle ilgilendiğim için sıkıntı olmazken kimseye görünmemeye çalışarak askeriyeden çıkıp merkeze doğru yola koyulurken stresliydim.
*** Sınır Ötesi***
Kolumdaki yaraya müdahale ederek dağlamış ve ilerlemek için hiçbir engel bırakmamıştık. Önümde kalan mağaraları teker teker yok etme ve sınır güvenliğini sağlama işi bizdeyken yakalandığımız taktirde tek bir işimiz vardı.
Yanımızda götürebildiğimiz kadarını götürerek kendimizi imha etmek.
Buradan sonra Türkiye Cumhuriyeti bizi tanımıyordu. Bu göreve çıktığımız anda bu bizlere söylenmiş, künyelerimiz ve rütbelerimizi belirten ne varsa hepsi alınmıştı. Artık birer askerken sınır ötesini gezecek ve hedef olarak belirlenen mağaraları başarıyla yok edersek yeniden ülke sınırlarına dönecektik.
