Bilin bakalım bu kim? dodkskfkdldlfkfkskfk
Salih olayının üzerinden bir hafta geçmişken her şey fazlasıyla sakindi. Salih giderken kimseye bir şey dememiş halini soranlara da dışarıya çıkarak küçük bir yanlış anlaşılma yaşadığı yalanını söylemişti.
En çok hoşuma giden şey ise Yaşar'la Göktuğ ona her ne dediyse asla suratıma bile bakmamıştı.
"sana göre keko olabilirim ama tanrıya göre aşkını savunan bir ninjaa."
Timuçin, Yaşar ve Vural'ın arasında otururken ikisinin de omzundan tutarak sarıldığında Yaşar ağzındaki kürdanı çevirerek gözlerini kapatmış ve sıkkın bir nefes vermişti. Vural ise Timuçin'in eline vurarak omzundan çekmesini sağlamıştı.
"Bu ergen lafları nereden çıkıyor anlamıyorum yemin ederim. Adam gelmiş otuz yaşına ama beyni hâlâ dört amına koyayım."
Vural söylene söylene çayını içerken Timuçin ona ters ters baktığında ben yattığım yerden bulutları izliyordum.
"Keşke üzerine su dökülse de görsen öyle rahat rahat yatmayı."
Timuçin saracak kişi bulamamış gibi bana doğru uzanarak konuştuğu sırada Göktuğ gelerek konudan bağımsız bir şekilde elindeki su şişesindeki suyu suratıma doğru döktüğünde yüzümü saklamaya çalışsam da başarısız olmuştum.
"Lan! "
Diyerek bağırmamla su kesilirken Göktuğ kafamın ucuna oturarak suratıma boş boş bakmıştı.
"Bir şey mi diyecektin asker?"
Kaşlarını kaldırarak sormasıyla sinirle ona baksam da komutan rolüne büründüğü için kafamı iki yana sallamıştım.
"Yok komutanım."
Benim susmamla Timuçin ayaklanırken Yaşar ona kaşlarını çatarak bakmıştı.
"Nereye lan zıpzıp?"
Yaşar'ın sorusuyla Timu gülümserken gözleriyle beni göstermişti.
"iddia oynamaya abi. Baksana ne dilesem oluyor, belki vurgun yaparım."
Timu gülerek hatta sekerek yanımızdan ayrılırken Vural iç çekmiş "Millet kafasına kuş sıçınca oynar bir de bizimkine bak." Demişti.
Bir süre ortama sessizlik hakim olurken Göktuğ'un beni dürtmesiyle gözlerimi ona çevirmiş ve suratına tersten bakmıştım.
"Kalk da spor yapalım."
Bir anda aklında gelen şeyden kaynaklı şaşırırken kafamı sallayıp ayağa kalkmamla bizi duyan Vural ve Yaşar da kalkarak bize katılmıştı.
Görünürde şimdilik operasyon olmazken en azından antrenman yaparak stres atacağımız için hızlı hızlı yürüyerek kum alana gelmiştik.
"ikişerli ayrılıp dövüşeceğiz."
Göktuğ'un komutu ile onu onayladığımızda bana bakarak pis pis gülümsemişti.
"Sen benimlesin."
Sözleri hafiften korkmamı sağlasa da "tamamdır." Dediğimde iki çift olarak farklı yerlere yerleşmiş ve Göktuğ'un komutuyla başlamıştık.
İlk başta sakince etrafta dönerek birbirimizin açığını kolladığımızda Göktuğ bir anda hamle yaparak ensemden tutmuş ve beni kavradıktan sonra ayaklarıyla bileğimdeki tendoma baskı uygulamıştı.
Bu hareketi beni yere düşürürken hiç beklemeden arkamdan yaklaşarak beni yere yatırdığında üzerime binen yüz kiloluk adamla çırpınmış ama pek bir şey başaramamıştım.
"Bu kadar mıydı?"
Kulağımın dibinde alay edercesine konuşmasıyla hırslanarak kolumu ondan kurtarıp geriye döndüğümde artık yüz yüzeydik. Bacaklarımı arkasından kafasına doğru, boynuna dolayarak çekmemle bedeni geriye giderken bu sefer üzerine çıkan kişi bendim.
Kafası bacaklarımın arasında dururken hafif sıkıştırmamla elleri üst bacaklarıma giderken bir an algım değişmişti.
Hayır Cihan... Düşünme. Düşünme...
Göktuğ'un başı tam olarak aletimin altındayken neyi düşünmemeliydim acaba?!
Bacaklarımı fark etmeden sıkmış olmalıyım ki bir anda sırtıma aldığım diz darbesiyle öne doğru gittiğimde Göktuğ çevik bir hareketle altımdan çıkarak kalçama oturmuş ardından da kollarımı alarak arkada birleştirmişti.
Bacaklarımı kullanamazken ellerim de devre dışı kaldığında enseme bastıran eliyle acı çekerek suratımı buruşturduğumda kulağımın dibinde onu hissetmiştim.
Nefes nefese bana doğru eğilmişken bedenim kaskatı kesilmişti.
"Kendini biraz daha geliştirmelisin asker." Sözlerinden sonra beni serbest bırakarak üzerimden kalktığında sırt üstü dönerek nefeslenmeye çalışmıştım.
Bu sırada gözlerim hâlâ dövüşmeye çalışan Vural ve Yaşar'a kayarken Timuçin uzaktan bize seslene seslene yanımıza gelmişti.
"Helal olan yirmi liramı harama çevirdim amına koyayım!" diyerek gelir gelmez söylenmesiyle yattığım yerde güldüğümde hemen yanıma gelerek Yaşar ve Vural'ı izlemeye başlamıştı.
"Sen de Göktuğ'la mıydın?"
Kaş göz yaparak sorduğu soruyla Göktuğ onu sanki kedi yavrusuymuş gibi ensesinden yakaladığında "Gel bir de seninle antrenman yapalım." Diyerek önüne atmıştı.
"Göktuğ, yok abicim ben şu köşeye kıvrıl-"
"Asker!"
Timu'nun sesini net ve sert bir biçimde kesmesiyle Timuçin dua ederek ellerini yüzüne sürdüğünde ellerini yumruk yaparak kaldırmış ve gardını alarak Göktuğ'a bakmıştı.
"Hazırım komutanım!"
Bağırmasıyla Göktuğ'un suratında hain bir sırıtış belirirken akşam Timuçin'in her yeri ağrıyacaktı. Buna emin olmuştum.
Kaldı ki daha iki dakika geçmeden Timuçin'in bağırtıları tüm bahçeyi sarmış, Yaşar ve Vural bile durarak onları izlemeye başlamıştı.
Bense halimden mutlu bir biçimde oturmuş dinleniyordum. Timuçin'in kendi kaşınması sonucu gerçekleşmiş bir olaydı sonuçta.
Hem... Antrenman güzel şeydi canım!
********
5.9.21
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Göz Gez Arpacık (bxb)
Fiksi Remaja--TAMAMLANDI-- Göktuğ timine çok bağlı bir yüzbaşıydı, Cihan ise time yeni katılan bir üsteğmen. Eşcinsel konulu bir hikayedir, bunu bilerek başlamınızı isterim. Homofobikler ve aşağılayıcı yorum yapanlar engellenecektir. +18 içerikler, smut ve şid...