2. BÖLÜM BOĞA

1.8K 158 224
                                    


ELVİN'den...

Gözlerimi aralamak istediğimde ilk gördüğün şey kirpiklerim'in bulanıklaştırdığı ipli avize olmuştu. Daha ötesine gidemiyor, bir türlü kaldıramıyordum göz kapaklarımı. Elimde pamuk gibi bir el hissediyordum. Tepki vermek istiyordum ama kollarımda göz kapaklarım gibi beynimin verdiği komutu reddediyordu.

' N'oldu bana ? '

Gözlerimi ovuşturmak için elimi zor belâ kaldırmıştım ki yaşlı, iç rahatlatıcı yumuşak bir ses buna engel oldu.

" Kızım yapma. Ellerin ilaçlı gözlerine sürme ! "

" Babaanne ! "

O pamuk eller yanağımda gezinmeye başlamıştı.

" İsmim Dudu kızım. Sen istersen Babaanne diye bilirsin. "

Gözlerimi yavaş yavaş açmama vesile olan bu kadına karşı uyanan merakımdı.

İlk, başındaki renkli yemenisi dikkatimi çekmişti. Bembeyaz, tombul yüzüne oldukça yakışan pempe yanakları ' Gel beni ısır diye bağırıyordu sanki. Zaten çekik olan gözleri, gözlerimi açtığımı görünce çizgi halini almıştı.

" Maşallah kızımaaa ! Bitti yavrum. İstersen kalkabilirsin. "

" Ne oldu bana ? "

Pamuk soruma cevap vermeden elindeki demirden tasa pansuman malzemelerini toplayıp görüş alanımdan çıktı. Üzerindeki entari ve lacivert örgü yelek birkez daha babaannemi hatırlatmıştı.

Bakışlarımı tavana çevirdiğimde yüksek, özenle yapılmış ahşap çatı ve ağaçtan duvarlar burasının devasa genişlikte kütük ev olduğunu gösteriyordu.

Sağ tarafımdan gelen sıcaklık dikkatimi çekiyordu ama başımı oraya çevirecek takatim yoktu.

Uzaktan gelen kaşık sesi Pamuk teyze'nin tekrar geldiğini haber veriyordu.

Elindeki tepsiyi sehpa diye tahmin ettiğim şeyin üzerine bırakıp tavanda parlayan ipli avize ile arama girdi.

Sağ omzumun altında bir el hissettiğimde beni kaldırmak istediğini anlamıştım.

Otuz saniyelik uğraştan sonra nihayet oturabilmiştim.

Üzerimdeki kanlı elbiseler çıkartılmış yerine siyah, oldukça şık ve mağaza kokusu hâla üzerinde duran bir eşofman giydirilmişti.

Yüzüme vuran ışığın kaynağına doğru başımı kaldırdığımda olduğum yerde sıçradım.

Bütün odaya ışığını yayacak kadar büyük bir şömine, iki adım karşısına konulmuş tek kişilik bir koltuk, koltuğun üzerinde iri yapılı sportif bir vücuda sahip, 185 boylarında, yeşil kargo pantalonlu, siyah kapuşonlu 30-35 yaşlarda devasa bir adam oturuyordu.

Elindeki maşa ile ateşle uğraşırken boynuna doladığı puşi dikkatimi çekti.

' Allahım şimdi de PKK mı ? '

Yok hayır !

Bu adam bir teröriste göre yakışıklı ve temiz yüzlüydü. Ateş'in etkisiyle parlayan dalgalı saçları oldukça bakımlı ve sağlıklı görünüyordu.

Pamuk kaşığı çorba dolu kaseye daldırdığında aklıma gelen görüntü ile herşey bir bir aydınlanmıştı.

" Adi herif ! "

Pamuğun ağızıma uzattığı kaşık havada kalmış, dudağını ısırmış bir vaziyette oturan boğaya bakıyordu.

Adam hiç istifini bozmadan yan yan baktığında içimdeki zaten az olan enerjimide o çekmişti. Sık uzun kirpikleri ateşin yansıması ile sarıya bürünmüş, uzun sakallı keskin yüz hatları bu adamın bir çırpıda beni yiyebileceğini gösteriyordu.

KOD 571Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin