Selamlar...
Bu bölüm tam 10122 kelime. Serviste, dolmuşta, arabadaysanız eğer yalnız kalabileceğiniz rahat bir yere geçmeden başlamayın.
Bu bölümü desteklerini esirgemeyen busranurfatma kardeşime ithafen yazıyorum.
SERPİL'den...
Dört yıldır hem annesi, hem babası, hem ağabeyi olup; onun kılına zarar gelmesin diye göğüsünü siper edersin ve belki günler, belki saatler, belkide saniyeler içinde kendi ellerinle Azrail'e teslim edersin. Ardından ucu bucağı görünmeyen, günden güne ciğerlerini çürüten o yas. Rüyanda görürsün, uyadığında sanki yaşıyormuşcasına sebebsiz gülümsersin. Olur ya hani; belki sofra başında onun ismini hitap edip tuz istersiniz.
Olacak!!!
Karabasan, 'Kayhan tuzu uzatır mısın?' diyecek. 'Kayhan olsaydı böyle yapardı. Kayhan olsaydı şunu seçerdi.' diyecek. Sonrasında kan tadındaki o gözyaşını yutacak.
Akacak!!!
İsmi ile efsaneleşen Karabasan, yüzyıllardır hasret kaldığımız Görklü Alagan rütbesine erişse bile o kan içine akacak.
'Allah yardımcın olsun Alaganım.'
Zümra ve Kübra'nın kapıdan çıktığını gördüğümde direksiyondaki ellerimle ne zaman aktığını bilmediğim göz yaşlarımı silip dışarı çıktım.İlk defa bir Kağatun Ana'nın kapısını açmanın heyecanıyla arka kapının koluna elimi attım. Başımı kaldırıp yüzüne bakmasamda durduğu yerde şaşkınlıkla beni izlediğini hissediyordum.
"Serpil bu ne şimdi?"
Bizim ortamımızda değildi ve kendisinin nasıl bir kademeye yükseldiğinden zerre haberi yoktu.
"Sizi hastaneye götürmem yönünde Korhan Komutanımdan emir aldım Kağatun Ana."
"Kağatun Ana mı? Serpil Allah aşkına saçmalamada kapat şu kapıyı. Önde gideceğim."
Kapıyı kapatıp aracın etrafını dolaşırken elini kaldırdı.
"Geç direksiyona ben açarım. Canım burnumda zaten."
Direksiyona oturmak için Kübra'nın önünden geçtiğimde istemeden yüzyüze geldim. Gözlerinin etrafı ağlamaktan kızarmış, altları torbalanmıştı.
Asfalt altımızdan akıp giderken sessizliği bozan Zümra olmuştu.
"Kübra ben hazırlanırken Fatıma anneme birşey hissettirmedin değil mi?"
Zümra görüyormuş gibi başını iki yana sallayan Kübra gözünü kucağındaki çantasından ayırmadan cevap verdi.
"Yok hayır. Söylediğin gibi ona göstermeden televizyonun anten kablosunuda söktüm."
"Teşekkür ederim." diyen Zümra'nın yüzüne bakmasamda sıranın bana geldiğini anlamıştım.
"Şimdi sen söyle bakalım. Ne bu 'Kağatun Ana' meselesi, kapımı açmalar falan?"
Ne diyeceğimi bilemesemde hızlı ve net bir şekilde cevap vermek zorundaydım.
"Karabasan komutanım Alagan rütbesine erişti. Eski Türklerde Kağan'ın eşine Kağatun denildiği için söyledim Komutanım."
"Komutanım mı?"
Sinirini bastırmaya çalışsada bu çıkışından anlamamak mümkün değildi.
"Bak bide komutanım diyo. Serpil sen ne saçmalıyosun yaa?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KOD 571
General FictionSessiz bir gecenin karanlığında silah kayışını sağ omzuna takmış dolunaya dalıp gitmişsindir. Önünü aydınlatanda o'dur, korkunu bastıran da. Ya o dolunay kara bir bulutun arkasına girerse ? Her çekirge sesini mermi vızıltısının; her ateş böceği par...