Bu bölümü değerli kardeşim Asel_el ' e ithafen yazıyorum...
BURAK ÜSTEĞMEN'den...
Sis !
Görebildiğime her yer sisti;
" Babaaaa ! "
" Geliyorum kızım az daha sabret. N'olur sabret bitanem. "
Karanlık bir boşlukta ayağımın altındaki gri renkteki zeminden başka ne dayanacağım bir duvar vardı, nede tepemde bir tavan.
" Baba çok acıyooo ! "
Korkmadığım halde neden boğazım düğümleniyordu benim ?
" Ge....geliyorum birtanem. "
Işık !
Tek ihtiyacım olan Zeliş'in olduğu yeri gösterecek küçücük bir ışıktı ama yoktu. Ne kadar mesafe katetsemde kızım'ın sesi hep aynı mesafeden geliyordu.
Yakınlaşamıyorum bir türlü yakınlaşamıyorum.
" Baba neden bacağıma pekmez attılar ? "
Beynime mermi misali gelen cümle bu olmuştu.
Kafa tasımın içerisinden bir canavar dışarı çıkacakmış gibi ağrıyordu. Başımı ellerimin arasına aldığımda sis'in yoğunluğu artmış, zaten karanlık olan yerde kendi bacaklarımı dahi göremez olmuştum.
' Allahım kopsun başım. '
Ağrı şiddetini daha artırdığında yukarı bakıp avazım çıktığı kadar bağırdım.
" Zeliiiişşşşşş !!! "
Kurumuş kara yağ ile kaplanmış zemine çarpıp başımı düştüğüm yere çevirdiğimde suni derisi yırtılmış koltuk ile karşılaştım.
Kâbus !
Yine herzaman ki kabuslardan biriydi. Bu kez ağlamayacağım desemde her seferinde yanılıyordum.
Dört yıldır dilimden eksik olmayan isim ; ZELİŞ !
' Kızım özürdilerim. N'olur affet beni Zelişim. '
Yanağımı dayadığım yerde göz yaşım kurumuş kara yağı parlak hale getirmişti.
On dakika önce elektrikli semaverdeki kahvaltılık çayımı demlemek için aracın altından çıkmış, üzerine su koyduktan sonra demini almasını beklerken koltukta uyuya kalmıştım.
Kaynayan semaverin altını kısıp dışardan aldığı darbe ile yağ karterteri delinen aracın altına tekrar girdim.
' Sen buraya kadar motoru yakmadan nasıl geldin anlamadım. '
' Alınacak... O intikam er yada geç alınacak Zelişim ! '
Karter'in civatalarını söküp dışarı itmiştim ki; dükkanın geniş kapısından içeri aracın altından sadece ayaklarını gördüğüm iki kişi girdi.
" Selamun Aleyküm ! "
Selam verişleri Türk olduklarını, ayakkabılarının Salomon outdoor olması ise sıradan bir insan olmadıklarını gösteriyordu.
" Aleyküm Selam ! "
Ben verdiği selamı alana kadar adamlar yanıma kadar gelmişti.
" Ustam kolay gelsin. "
Ne kadar özlemişim ana dilimi.
Arabanın kapı altından tutup kayma tahtası ile birlikte dışarı çıktım. Ayağa kalkmama yardım etmek için elini uzattığında;
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KOD 571
General FictionSessiz bir gecenin karanlığında silah kayışını sağ omzuna takmış dolunaya dalıp gitmişsindir. Önünü aydınlatanda o'dur, korkunu bastıran da. Ya o dolunay kara bir bulutun arkasına girerse ? Her çekirge sesini mermi vızıltısının; her ateş böceği par...