7. BÖLÜM GAZAP ATEŞİ

1.2K 134 155
                                    


Selamlar. Bu zamana kadar yazdığım en uzun bölüm olan bu bölümün 5000 kelimesi eğer size kısa gelirse bu işi gerçekten başarıyorum demektir.

İnşAllah beğenirsiniz. Yorumlarınızı bekliyor olacağım.

Haydi BİSMİLLAH...

Şûra'dan...

Yeni doğan güneşin ışıkları kütük evin mutfak penceresinden süzülüp eşi benzeri olmayan, giyindiği elbisenin rengine göre renk değiştiren yeşilin en güzel tonu gözlerine vuruyordu. Sanki kaşlarına bağlanmışcasına yukarıya kıvrılmış sık kirpiklerini her kırpmasında savurduğu ferahlıkla iç çekesi geliyordu insanın.

Peki Babam !

Babam gideli neredeyse dört yıl oldu. Nasıl dayanıyor, nasıl nefes alıyordu onun olan bu saf güzellikten uzakta ? Bu 'Dava' dedikleri şey bu kadar mı mühim ?

Mutfak tezgahına dayanmış kahvaltılık hazırlayan Zümra Annem'e dalıp gitmişken kapıdan giren Kübra Teyzem'in sesi ile sıçradım.

"Kız ne bakıyosun ? Nazar değdireceksin bacıma."

İncitmemeye özen göstererek annemin yanağına elimin tersini sürüp cevap verdim.

"Ama çok güzel değil mi Kübüş yaaa ?"

Annemin diğer yanağına öpücük konduran Kübra Teyzem hazırda bekleyen tabağı alıp bana uzattı.

" Melek melek o. Al sen bunu götür masaya."

Kübra Teyzem ne kadar mutlu olsada Annem'in yanında sevincini dışa vurmamaya dikkat ediyordu.

Bugün gelecek olan Koray ve Oğuz amcamla sekiz kişilik olan Kara Muhafızlar Timi'nin yedisi tamam oluyordu. Annem sekiz kardeşin sekizininde görevlerinden sağ salim gelmesine ne kadar sevinsede hüzünün büyük kısmını hapsettiği zindanın bir kopyası daha bulunmayan anahtarı babamdaydı.

Evet gülüyordu !

Gülüyordu ama Babam'ın yakınındayken güldüğü gibi gülmüyordu, o kadar sıcak bakmıyordu gözleri. Onun gözlerindeki eşsiz parıtının, yüzündeki benzersiz nur'un tek sebebi Babamdı.

Kahvaltı masasının başında durmuş annemin hazırladığı kahvaltı tabağının içinden aldığım salatalığı ağızıma atarken kafama gelen ıslak havlu ile beş dakika içinde ikinci sıçramamı yaşadım.

Dağılan saçımı geriye toplayıp başımı havlunun geldiği yöne, üst kattaki yatak odalarının balkonuna çevirdim.

"Amca ödüm koptu !"

Koşudan gelip duş aldığı anlaşılan Bora Amcam kaşlarını çattı.

"Elinle yeme. Çatal diye bişey var."

"Bunu dağda yılandan antrikot yapan adam mı söylüyor ?"

Gevşeyen çatık kaşlar gülmeye başlamıştı.

"Aman altta kalma. Yapıştır lafı."

Nemli saçlarını eli ile geriye tarayıp, aşağı inmek için merdivenlere yönelirken gözden kayboldu.

"Hem ben kurbağa'yı seviyorum. Yılan işinin üstadı Baban."

Her fırsatta, her muhabbetin içinde Babam'ın ismi geçmek zorunda mı ?

Keşke burada, masanın en başında oturuyor olsaydı. Keşke Koray Amcam geldiğinde tatlı tartışmalarını dinleyip doyasıya gülsek. Keşke gözlerime bakıp birkez daha GökGözlü Aybalam dese.

KOD 571Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin