Merhabalar !!!Bu bölümü, güzel insanlar Asel_el ve arivlera kardeşlerime ithafen yazıyorum.
KUTAY YÜZBAŞI'DAN...
Tibet Binbaşı'nın emri ile iki saat boyunca merakla beklediğimiz, kim olduğunu ve önemini henüz öğrenemediğimiz kadın kazasız belasız çatımızın altına girebilmişti.
Yanında çocukları olmasına rağmen girdiği çatışmadan kızının minik omzuna aldığı küçük sıyrıktan başka yara almadan kurtulması çetin bir ceviz olduğunu gösteriyordu. Dili, dini, ırkı ne olursa olsun, onun hakkında tek bildiğim şey iki elini birleştirip bacaklarının arasına sıkıştırmış, çekingen bir şekilde Binbaşı'nın odasını süzen, yaralı evladını deli gibi merak eden bir anne olmasıydı.
"İsminiz neydi ?"
Sorduğum soru karşısında gözlerini kütüphane rafındaki kitaplardan çekip yüzüme baktı.
"Han... Hannah."
"Peki bayan Hannah. Siz oturun ben komutanımızı kontrol edeyim. Sizin için bir sakıncası var mı ?
Yüzüme bakarken 'Hayır' anlamında başını sallamasındaki tedirginliğini atması için bir süreliğine yalnız kalması en iyisiydi.
Kapıyı dışardan kapatırken 'Acaba tek başına bir sıkıntı çıkartır mı ?' diye düşünsemde; koltuğa sırtını yaslamayıp rahat oturamayacak kadar diken üstünde olduğunu düşünmesi bu vesveseyi silip atmıştı. Hannah bizim kim olduğumuzu ve neler yapabileceğimizi en az bizim kadar iyi biliyordu.
Alt kattaki revir olarak kullandığımız oda'nın önüne geldiğimde Erdinç Başçavuş ve Burak'ı kapı önünde beklerken gördüm.
"Daha çıkmadı mı ?"
"Hayır komutanım. Kayhanıda çıkardı kırk dakikadır iki çocukla beraber içerde.
Hep birlikte dış kapıdan içeri giren Kayhan ve Yusuf'a yüzümüzü çevirdik.
"Kayhan çocukta çok birşey var mı ?"
"Hayır komutanım küçük bir çizik. Kurşun yaktığı için fazla bir kanaması olmamış. Her ihtimale karşı iz kalmasın diye altı dikiş attım."
"Tamam kardeşim eline sağlık."
"Sağolun komutanım."
Kapının kolu aşağı indiğinde esas duruşa geçtik.
"Ba ba ba ! Amcalarda bizi bekliyor gördünüz mü ?"
Omzunda sargı olan kız çocuğu Binbaşı'nın kucağında her birimize gülücük saçmaya başladı.
"Annem nerede Tibet amca ?" dediğinde Binbaşı'nın elini tutan ikiz kardeşinin, hınzırca gülüp ağızını kapatması dikkatimden kaçmamıştı.
Binbaşı;
"Annen yukarda hemen yanına gidiyoruz." deyip bana baktı.
"Sizde gelin Kutay !"
"Emredersiniz komutanım." dediğimde Yusuf araya girdi.
"Bir emriniz olursa biz Kayhan'la kapıda olacağız komutanım."
Merdivenlere doğru yürümeye başlayan Binbaşı arkasına bakmadan;
"Hepiniz odamda olun." dedi
Yusuf;
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KOD 571
General FictionSessiz bir gecenin karanlığında silah kayışını sağ omzuna takmış dolunaya dalıp gitmişsindir. Önünü aydınlatanda o'dur, korkunu bastıran da. Ya o dolunay kara bir bulutun arkasına girerse ? Her çekirge sesini mermi vızıltısının; her ateş böceği par...