25.BÖLÜM YAKARIŞ & KAPIŞMA

1.1K 95 361
                                    


Bu bölümü beyhudebeden kardeşime ithafen yazıyorum...

Mutimedya OĞUZ...

3. AY SONRA ESENBOĞA HAVAALANI

OĞUZ'DAN...

Mavi plastik koltuklara oturmuş, yüzümü güneşe sabitlemiştim. Ada zamanlarımızdaki istirahatlerimizde kardeşlerim sığınacak gölge ararken benim vazgeçilmez huyumdu bunu yapmak. Dev camların iki katına çıkardığı sıcaklık yüzümdeki kan dolaşımını hızlandırırken Koray'ın arkasına yaslanması ile yana açtığım kolum sırtı ile koltuğun arasına sıkıştı. Sesimi çıkartmadan kolumu çekmem üç aydır benimle küs olan kardeşimin yan yan bakmasına sebep oldu.

"Ayı gibi yayılma la!"

Ses çıkartmıyor ne derse onu yapıyordum. Koray'ın beni sevip sevmediğinden kıl kadar şüphem yoktu ama; söz konusu kız kardeşini bana emanet etmek olunca, biranda 'Kardeşim' dediği insana düşman kesilmesinin kaçınılmaz olduğunuda biliyordum. Ailem olmadı, öz kardeşim olmadı bunu bilemem. Lakin; kardeşim dediğim bir insanın evime gelip kız kardeşime aşık olması beni kızdırmak için, hatta düşman etmek için yeterli bir sebepti. En azından benim düşüncem buydu. Evet! Üç aydır Koray benimle küskündü. Bunun sebebi, ona, kız kardeşine olan duygularımı açmam değildi. Zaten ne konuşabildim ne de aklıma getirmeye cesaret edebildim.

İkimizde iyi biliyoruzki onun benimle olan asıl derdi Rahman ile ne konuştuğumuzu ona söylemememdi.

Üç aydır beni sevmesi, eskisi gibi samimi olmamız için elimden geleni yapıyordum. Çayını götürüyor, şarjörüne mermisini diziyor, hatta Yuvada kalmak zorunda olduğumuz günlerde yatağını bile topluyordum. Yok! Nuh diyor Peygamber demiyordu. Kin güden bir yapısı olmadığı halde bana yüz vermiyor her hareketimde tersliyordu. Beni konuşturmayı çok denemişti. Biliyordum derdime derman olmaya çalışıyordu ama nereden bilebilirdi, nereden aklına gelirdiki kardeşine aşık olduğum. Songül ile çarşı pazar el ele gezen sevgilide değildik, gece geç saatlere kadar telefonla konuşan flört de. Topu topu iki kere konuşmuştuk. İlki Kübra'nın ısrarı ile yüzüne dahi bakmadan beş dakikalık konuşmamızdı. İkincisi sırf Alaganımız'ın emri ile beklediği birinin olup olmadığını tekrarda olsa sormam için bir araya gelmemizdi.

Yoktu!

Şuan Songül'ün tek beklediği kişi bendim.

'Çok şükür!'

Tek korkum Koray'ın, içindeki Gölge'nin dışarı çıkmasına izin vermeden kız kardeşi ile evlenmem için rızasını almamdı. Bu Kübra'nın, Kağatun Ana'nın, Songül'ün hatta Rahman'ın bile en çok korktuğu aşamaydı. Koray dediğimiz adam zahmet olmasın diye kız kardeşlerinden bir bardak su dahi istemeyen bir ağabeydi.

Hayatta benimle yanyana hava alanına gelmezdi ama Zümra'nın emir verircesine ısrar etmesi çaresiz bırakmıştı. İki çift kelime etmeye çalışsam tersliyor, gülmeyi bir kenara bırakın iş hakkında konuşurken bile çatık kaşları bir türlü gevşemiyordu.

Şaka bir yana kardeşimin ayarsız şakalarını bile özlemiştim.

'Ah Songül! Ne vardıda girdin aramıza?'

Bu tavrından benden nefret ettiğini bile düşünür olmuştum. Bir şekilde söze girip onu konuşturmalıydım. En geç, Elvin'i Bora'ya isteyeceğimiz bu akşam Koray ile konuşmamı söylemişti Zümra.

'Allahım yardım et. Korktuğum yerlere uğratma yaRabbim.'

Bağırsın, çağırsın, kırsın kemiklerimi ama kardeşim ciddi ciddi küsmesin bana. Kırılmasın kalbi. Başını telefondan kaldırmayan Koray'ın haberlere baktığını gördüğümde biraz şaka birazda ciddi bir uslupla söze girdim.

KOD 571Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin