Yatağına uzanıp yorganına sarılmıştı Jungkook çünkü hâlâ kokusu vardı yatağında Haneul'ın.
Normalde hiç zaman kaybetmeden değiştirirdi her şeyi. Yastıkları, yorgan kılıfını, çarşafı... Tek tek silerdi her yeri ama hiç yapmak istemiyordu bu sefer.
Her yerde ondan, Haneul'dan, kalan bir iz olması hoşuna gidiyordu.
Haneul doğrulup çantasını sırtına taktığında derin bir nefes almış ve evin anahtarını alıp cebine atmıştı.
Biraz önce annesiyle telefondan azar işitmişti Haneul onlara haber vermeden Young Ae'ye kalmaya gittiği için...
Ama bu sefer Young Ae ile konuşmuştu Haneul ve gerçekten onlara kalmaya gidecekti. Annesinin de haberi vardı.
Evden çıkan Haneul kaldırımda koşmaya başladığında aklına gelen fikir ile ara sokağa girmiş ve adımlarını yavaşlatmıştı.
Saat daha yedi buçuktu ve yasak dokuzda başlıyordu değil mi? Yarım saatliğine Jungkook'un yanına uğrasa herhangi bir sorun olmazdı.
Haneul Jungkook'un evinin önüne geldiğinde derin bir nefes almış ve kapıya birkaç kez tıklamıştı. Kapıyı açan Jungkook ise kaşlarını havalandırmış ve Haneul'a bakmıştı uzunca.
"Haneul? Bu gece kendi evinde kalmayacak mıydın? Annen ve baban yarın geliyorlar."
Haneul gülümseyip "Young Ae'ye gidecektim kalmaya ama sana uğramak istedim. Hem... Ne o? Kovuyor musun beni? Küsersem zor barışırsın bak benimle" dediğinde olumlu anlamda kafa sallamıştı Jungkook gülümseyip. Ardından da kenara çekilmiş ve Haneul'ın eve girmesine izin vermişti.
İçeri giren Haneul zaman kaybetmeden çantasını kenara bıraktıktan sonra banyoya doğru yönelmişti ellerini yıkamak için. Jungkook ise hazırlamış olduğu çantayı yatağın altına koymuş ve derin bir nefes almıştı.
Planı Sanghyuk'u öldürmek falan değildi çünkü daha yeni kavga etmişlerdi onunla. Ne olursa olsun dikkat çekmemeliydi Jungkook. Zaten bu isteyeceği bir şey de olmazdı.
Yapacağı tek şey karşısına çıkmaktı. Köşeye sıkıştırıp onu korkutsa yeterli olurdu. Hem... Belki akıllanır ve diğer insanlarla uğraşmaktan vazgeçerdi. Özellikle de Haneul ile...
Haneul ellerini kurulayıp banyodan çıktığında Jungkook'un yatak odadına girmişti. Ardından da gözlerini kapağı açık kalan gizli bölmeye çevirmiş ve kaşlarını çatmıştı.
"Jungkook? Bana söylediğin şeyde ciddi değildin değil mi? Sadece sinirle söylemiştin."
Jungkook "Ne?" dediğinde hızlı adımlarla kapağın yanına gelmişti Haneul ama içinin boş olduğunu görünce "Of, yeter artık ama!" diye bağırmıştı sinirle.
Gözlerini etrafta gezdiren Haneul "Çantayı nereye koydun?" dediğinde "Öldürmeyece-" diyebilmişti Jungkook çünkü Haneul "Nerde?!" diyip onun sözünü kesmişti.
"Yatağın altında"
Haneul gözlerini devirip yere eğildiğinde çıkartmıştı Jungkook'un sakladığı siyah sırt çantasını. Ardından da içini açmış ve gizli bölmenin başına gelip eşyaları bölmenin içine yerleştirmeye başlamıştı.
"Haneul kes şunu lütfen. Öldürmeyeceğim onu merak etme. Sadece korkutacağım."
Haneul Jungkook'a bakıp "Ben senin bu işleri bırakman için uğraşıyorum" dediğinde gözlerini kaçırmıştı Jungkook. Haneul ise ayağa kalkmış ve "Bırak şu çocuğu ya. Ne hali varsa görsün işte. Okulda bir sürü zorba var ama sen neden ona taktın anlamıyorum. Daha önce de eziklemeye çalışmışlardı seni ama onlara hiçbir şey yapmadın?" demişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bunny ✵ JJK ✓
Fanfiction[Tamamlandı] Ağzını elleri ile kapatıp sırtını kapalı kapıya deydiren Haneul'ın başından aşağı soğuk sular dökülmüştü resmen. Elleri titriyor ve bacaklarını hissetmiyordu. Kelimenin tam anlamıyla dona kalmış bir şekilde ona doğru bakan maskeli seri...