Jungkook gözlerini kocaman açtığında Young Ae ellerini yanaklarına koymuş ve sevinç çığlıkları atmamak için kendini tutmaya çalışmıştı.
Haneul korkuyla Jungkook'a bakarken Jungkook da aynı korkuyla duvarlarda asılı olan hoparlörlere bakıyordu.
Young Ae Haneul'ın kulağına yaklaşıp "İşte içinde olmak istediğim atraksiyon!" dediğinde hiçbir tepki vermemişti Haneul. Young Ae de kaşlarını çatıp "Şşt, korkmayın. En fazla ölürüz... En azından mutlu öleceğiz" demişti.
Jungkook Haneul'ın elini bırakıp kalabağılın arasından gitmeye başladığında "Jungkook!" demişti Haneul. Jungkook ise "Young Ae'nin yanında kal!" demişti ciddi ve sinirli bir ses tonuyla.
Ne yapacaktı peki Jungkook şimdi?
Bu her kimse Jungkook'u tanıyordu ve onun başı çok büyük bir belada olabilirdi.
Young Ae Jungkook için "Nereye gitti şimdi?" dediğinde "Bilmiyorum" demişti Haneul korkuyla. Young Ae ise "Tamam korkma Haneul. Hoparlördeki kadın Bunny dedi. Bu da içimizde olabilir demek değil mi? Ağağa! İnanamıyorum Bunny~" derken "Ya Bunny yapamazsa!?" demişti Haneul.
"O Bunny, yapar. Korkma ve sakin ol tamam mı?"
Haneul saçlarını geri atıp endişeyle etrafa baktığında lavaboya girip derin bir nefes almıştı Jungkook. Ardından da cebinden telefonunu çıkartıp Hyun Woo'yu aramıştı.
Şu an için yapacağı bir şey yoktu çünkü Bunny olamazdı. Yanında hiçbir şeyi yoktu.
Ayrıca o kadın... Kimliğini biliyor muydu?
Bu imkansızdı!
O kadını daha önce uzunca araştırmıştı ve röportajlarını izlemişti. Kendisi de bir seri katildi ama saklanmıyordu. Mia... En çılgın seri katil diye geçiyordu çoğu yerde. Tam bir deliydi çünkü.
Kurbanlarıyla canlıyken oynamaya bayılırdı kendisi. Onlara yalvarmasını ya da acı çekmelerini istemezdi. Sadece oyun oynarlardı birlikte.
Hem de canı pahasına.
Cidden... O kadın yıllarca hastanede kalmıştı. Büyük ihtimalle de oradan kaçmış olmalıydı.
Hyun Woo hasta olduğundan dolayı değişmiş sesiyle "Alo?" dediğinde "Hemen kalk ve benim evime git!" demişti Jungkook. Hyun Woo ise yattığı yerden doğrularak "Jungkook? İyi misin, ne oldu?" diye sormuştu.
"Sorgulamayı kes! Acil durum Hyun Woo, sana ihtiyacım var."
Hyun Woo "Tamam!" diyerek ayağa kalktığında pijamasını indirip dolabını açmış ve rastgele bir pantolon almıştı eline.
"Evimin oraya git ve arka bahçeye geç. Ormana doğru bir yürüme yolu göreceksin. Yolun sonuna kadar git. Yol bittiğinde ise düz ilerlemeye devam et. Dip dibe iki ağaç gördüğünde de sağa dön ve yine düz git.
Ağaçların seyrek olduğu kamp alanı gibi bir yer göreceksin. Oranın ortasında yanyana iki kütük üstünde uzun bir tahta var. Onun sağ tarafındaki çalılığı kaldır ve yerdeki tahtayı kenara it. Çukurun içinde duran çantayı al. Onu bana getir, tarih müzesindeyiz.
Müze bahçesine girip sağ taraftan arka tarafa geç, arka kapıda seni bekliyor olacağım.
Koşman gerekiyor, unutma. Hayat memat meselesi!
Çantanın içine de bakma. Daha sonra anlatırım olanları."
"Tamam! Ama annem hastayım diye gönderme-"
"Sikerim hastalığını! Koş diyorum sana, koş!"
Hyun Woo "Tamam!" diyerek telefonu kapattığında kendini sakinleştirmek için derin bir nefes almıştı Jungkook. Ardından da Haneul'ın mesajına bakmıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bunny ✵ JJK ✓
Fanfiction[Tamamlandı] Ağzını elleri ile kapatıp sırtını kapalı kapıya deydiren Haneul'ın başından aşağı soğuk sular dökülmüştü resmen. Elleri titriyor ve bacaklarını hissetmiyordu. Kelimenin tam anlamıyla dona kalmış bir şekilde ona doğru bakan maskeli seri...