"Sonra... Fıstığa alerjim var. Bu kadar sanırım"
Haneul gülümseyip Jungkook'a baktığında "Anladım" demişti Jungkook başını eğip. Sonra ise biraz duraksayıp Haneul'a tekrar bakmış ve "Bu konuları hiç konuşmamıştık ve... Sırf merakımdan soruyorum. Sevgilin var mı?" diye sormuştu.
"Ne? Benim mi? Pff tabii ki de yok. İşim gücüm yok sevgili peşinden mi koşacağım yani?"
Jungkook olumlu anlamda kafa sallayıp "Hoşlandığın biri var mı peki? Böyle... İlgi duyduğun?" dediğinde elini çenesine atıp gözlerini tavana çevirmiş ve düşünmeye başlamıştı Haneul. Ardından da "Sanırım... Karşı sınıftaki uzun boylu çocuk. Evet, evet o" demişti.
"Karşı sınıf mı?"
"Of çok yakışıklı ama! Böyle uzun boylu, sarışın... Bana çıkma teklifi etse acaba kabul eder miydim? Ayh, hayır kabul edemezdim ya... Annemin kulağına gitse çok kızar bana. Hele derslerim böyleyken biri ile birlikte olsam derslerim daha da düşebilir. Zaten o yüzden kızar. Ama yine de okulun en yakışıklısı o. Hele bir bakışı var... Of çok güzel. Gülünce de çok sevimli olu-"
"Tamam, anladım Haneul yeter"
Jungkook Haneul'ın sözünü kestiğinde kaşlarını çatmıştı Haneul. Ardından da "Hem soruyorsun hem de dinlemiyorsun ama? Sana aklımdaki çocuğu anlatıyorum." demiş ve Jungkook'a bakmaya devam etmişti.
Ellerini Haneul beline koyup onu masadan indirdiğinde "Hey, ne yapıyorsun ya?" diye sormuştu Haneul çatık kaşlarıyla. Jungkook ise onun yanından geçip "Kapıyı kıracağım. Bu kadar beklemek zorunda değiliz" demişti.
"Ya yapma, daha bir saat bile olma-"
"Haneul sus"
Jungkook kapının yanına gidip bir bacağını geri attığında gücünü toparlamıştı kapı kokunun yanına sağlam bir tekme atmak için. Fakat duyduğu anahtar sesinden sonra duraksamış ve geri doğru bir adım daha atıp doğrulmuştu.
"Geldiler!"
Haneul seviçle kapının yanına geldiğinde açmıştı kapıyı yaşlı bir adam hızlıca. Arkalarında ise Young Ae ve Hyun Woo vardı.
"Nerdesiniz ya, o kadar aradık sizi?" diye içeri giren Hyun Woo'yu ittirip Haneul'a sarılmıştı Young Ae. Ardından da "Çok merak ettim seni ya!" demiş ve ona sarılmaya devam etmişti.
"Siz çocuklar okul çıkışında burada ne işimiz var? Hemen çıkın hadi."
Yaşlı adam sinirle Jungkook ve Haneul'a bakarken "Keşke kilitlemeden önce içerde biri var mı diye baksaydınız. Ayrıca bizi de hoca yolladı topları bırakmamız için. Pencereden mi atsaydık yani?" demişti Jungkook kaşlarını çatıp. Haneul ise Jungkook'u dürtüp "Tamam, Jungkook abartma. Özür dileriz~" diyerek adamın önünde eğilmişti.
...
"Ne oldu Jungkook'a ya? Neye sinirlendi böyle? İçerde adamın suratına ateş üfleyecek sandım. Hiç böyle yapmazdı normalde."
Haneul Young Ae'ye omuz silktiğinde "İçerde uzun süre kaldık ya, belki ondandır." demişti önüme dönüp. Ardından da cebinden telefonunu çıkartmıştı.
"İçerde seninle yalnız kalacak ve buna sinirlenecek? Ben de inandım..."
"Ne? Bir şey mi dedin?"
Young Ae olumsuz anlamda kafa sallayıp "Hayır, hayır demedim. Devam et sen" dediğinde hızlıca teyzesini aramıştı Haneul. Ardından da onların çoktan geldiklerini ancak kimse kapıyı açmayınca poşetleri komşuya bıraktığını öğrenmişti. Haneul da bunun üzerine hızlıca Jungkook'a mesaj atmıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bunny ✵ JJK ✓
Fanfiction[Tamamlandı] Ağzını elleri ile kapatıp sırtını kapalı kapıya deydiren Haneul'ın başından aşağı soğuk sular dökülmüştü resmen. Elleri titriyor ve bacaklarını hissetmiyordu. Kelimenin tam anlamıyla dona kalmış bir şekilde ona doğru bakan maskeli seri...