50.BÖLÜM

343 63 298
                                    





Amber sabah saat 7'de Kiraz'ın türkü söyleyen sesiyle uyandığında,kendini tuhaf bir şekilde huzurlu ve çok mutlu hissediyordu.

"Neden üzerimde hala kıyafetlerim var acaba?"

diye düşünerek yatağında güzelce gerinip kalktı.Aynı anda komidinin üzerinde duran küçük not kağıdı dikkatini çekmişti.

Eline alıp okuyunca kendi kendine gülümsedi.Bu not sayesinde aklındaki sorunun cevabını almıştı çünkü.Sinâ,ne kadar da düşünceli ve nazik bir adamdı.

Ayrıca bu küçük kağıt parçası,zihninde şu anda parça parça beliren görüntülerin bir hayal olmadığının da en büyük kanıtıydı.

Dün akşam Derin uyuduktan sonra Sinâ'yla çay eşliğinde salıncakta yan yan oturup yıldızlardan söz ettiklerini,ardından genç adamın polislik yaptığı dönemlerde nasıl vurulduğunu anlattığını hatırladı.

Genç adam anlattıkça Amber elinde olmadan eskilere dönmüş,Ufuk'un bıçaklandığı an,en canlı haliyle gözünde canlanmış ve hıçkıra hıçkıra ağlamaya başlamıştı.

Buraya kadar her şey net olsa da,bundan sonrası biraz karışıktı.Hoş bir koku,kulaklarına dolan sakinleştirici sözler ve saçlarında dolaşan nazik parmaklar hatırlar gibiydi.Fakat emin olamıyordu.

Notta yazılanlara bakılırsa tüm bunların etkisiyle uykuya dalmış,Sinâ'da onu kucağına alarak odasına taşımıştı.Anlaşılan bundan böyle arkadaşlıkları başka bir boyuta taşınacaktı.

Buna hazır olup olmadığından emin değildi.Tek bildiği,Sinâ'nın yanında kendini huzurlu ve mutlu hissettiğiydi.

Belki de halasının şu hep tekrar ettiği

"Acıların ardından mutlaka bir güneş doğar canım."

sözündeki güneş,genç adam ve küçük Derin'di.Olamaz mıydı yani?

İkisinin de sarı saçları ve masmavi gözleri olduğu düşünülürse,haklı olma payı oldukça yüksekti.

Aklından geçenler nedeniyle kıkırdadı.Sakinleştiğindeyse

"Hadi kızım bir an önce hazırlan da,kahvaltını et.İşler zaten yoğun."

diye mırıldanarak banyoya ilerledi.

Yarım saat sonra odasına dönmüştü.Saçları çoğunlukla olduğu üzere at kuyruğuydu.

Dolabından beyaz V yaka kalın askılı salaş bir penye,yine beyaz spor ayakkabılar ve lacivert pamuklu kumaştan bol kesim bir pantolon çıkararak giyindi.Sıra parfümünü sıkmaya geldiğinde,aklında tekrar genç adamın görüntüsü belirmişti.Parfümünün ne olduğunu sorarken nasıl da çekingendi?Demek kokusu Sinâ'nın hoşuna gidiyordu.

Aklından geçenler yüzünden yüreği pır pır olmuştu.

"Hadi,daha fazla düşünme artık.Her şey olacağına varır.Yıllar sonra ikinci kez karşılaşmamızın bir sebebi olmalı."

diye mırıldanarak kot sırt çantasına cüzdan ve telefonunu koyup odadan çıktı.

Mutfağa geldiğinde mükemmel bir kahvaltı sofrası onu bekliyordu.Çantasını sandalyesinin arkasına astı ve

AMBERHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin