Derin,kapıdan onlara gülümseyerek bakan babasını gördüğü anda Amber'in kucağından fırladı ve soluğu Sinâ'nın kolları arasında aldı."Babacımmmm!Hoşgeldin,seni çok özledim."
diyerek.Bir yandan da genç adamın yanaklarına sayısız öpücük konduruyordu.Sinâ halinden hiç şikayetçi değildi.Çünkü bu öpücükler onun tüm yorgunluğunu alan tek şeydi.
Salondakilerden çıt çıkmıyordu.Herkes yüzünde kocaman bir gülümsemeyle karşılarındaki harika manzarayı izlemeye dalmıştı.
Kendini ilk toparlayan Firuze Hanım oldu ve
"Hadi kuzum gel bana yardım et de,sofrayı hazır edelim çabucak.Baban da o arada bir soluklansın,elini yüzünü yıkayıp giyiniversin.Olmaz mı?"
diye konuştu neşeyle.
Bu sözler üzerine küçük kız,
"Tamam Firuze teyze,benim de karnım acıktı zaten,"
diyerek babasının kucağından inmiş,Firuze Hanımla el ele mutfağın yolunu tutmuştu.Sinâ,
"Kusura bakmayın,hepiniz hoşgeldiniz."
dediğinde Lâl ve Çağrı bir ağızdan,
"Sen de hoşgeldin Sinâ."
diye karşılık verip,salondaki büyük çalışma masasının üzerindekileri sehpanın üzerine taşıdılar.Sonra da çalışma masasını ortaya çektiler.
Bu evde yemekler genelde mutfakta yenirdi aslında.Ama bu akşam masada 5 kişi olacaklardı ve mutfak bu sayıda insan için küçüktü.Amber,
"Siz de hoşgeldiniz Sinâ Bey."
dedikten sonra koltukta oturmaya devam etmiş,Çağrı ve Lâl'e katılmamıştı.İlk kez geldiği,ya da pek tanımadığı yerlerde çekingen olurdu.Bu sayede mavi ve gri ağırlıklı döşenmiş salonu inceleme fırsatı bulmuş,Lâl'in dekorasyon konusunda ne kadar yetenekli olduğunu bir kez daha anlamıştı.
Sinâ odasında üzerini değişirken,Firuze hanım,Derin ,Lâl ve Çağrı el birliğiyle sofrayı donatıverdiler.Lâl ve Çağrı'nın rahat tavırlarından daha önce bunu defalarca yaptıkları belli oluyordu.
Firuze hanım yemek tenceresini nihalenin üzerine yerleştirirken,Amber gülümseyerek mahçup bir ses tonuyla konuştu.
"Kusuruma bakmayın Firuze Hanım,size yardım edemedim.Ama ben ilk kez geldiğim yerlerde biraz çekingen olurum.Elinize,emeğinize sağlık."
Firuze hanım hemen,
"Ne demek Amber kızım,sen bugün misafirsin zaten.Biz de misafire iş yaptırılmaz.Ama yakında bize alışır,yardım etmeye başlarsın.Ne de olsa komşu olduk bugüne bugün."
diye karşılık vermişti bu sözlere.Tıpkı Amber gibi o da gülümsüyordu.
Bu gülümsemenin içten olduğunu ve evde bulunan 4 insanı ailesi kabul ettiğini anlamak için onu çok fazla tanımaya gerek yoktu.
Salonda sofra hazırlana dursun,Sinâ önce banyoda elini yüzünü yıkamış,şimdi de üzerine rahat bir şeyler giymek için odasına geçmişti.Amber olmasa bir tsirt,bir eşofman giyer çıkardı.Ama o varken böyle çıkmak olmazdı tabi.Henüz birbirlerini tanımıyor sayılırlardı.
"Acaba Amber burada ne arıyor?"
diye düşünürken dolabından lacivert bisiklet yaka yarım kollu bir tshirt,açık mavi kot pantolon ve lacivert yazlık çoraplarını çıkarıp giyindi.Hafif parfümünü sıkıp,saçlarını elleriyle şöyle bir düzelttiğinde hazırdı.Salona ilerledi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
AMBER
FanfictionEski polis Sinâ,küçük kızı Derin ve güzel doktor Amber'in hikayesi...Kapak için @selinhantol arkadaşımıza çok çok teşekkür ederim ♥️