14.BÖLÜM

526 104 569
                                    






Amber,saat tam 8'de çalan alarmın sesiyle uyandı.Lâl,akşam yanından ayrılmadan önce yaptıkları plana göre,1 saat sonra onu almaya gelecekti.

Kısa bir duş alıp,banyodaki rutinlerini tamamladı.Dolabının karşısına geçtiğinde,ne giyeceğine çoktan karar vermişti.

Beyaz,V yaka yarım kollu bir penye,siyah beli ve paçaları lastikli ince kumaştan havuç pantolon ve siyah-beyaz bilekte biten spor ayakkabılarını giydiğinde neredeyse hazırdı.

Saçlarını tepede topuz yaptı,penyenin üzerine ince açık mavi bir kot gömlek geçirdi,nar kokulu parfümünü sıktı ve siyah bezden sırt çantasına telefon ve cüzdanını koyup odadan ayrıldı.

Güzel bir kahvaltı edecek kadar zamanı vardı.Açık büfeye ilerleyip,kendine klasik kahvaltılıklardan oluşan bir tabak hazırladı ve tepsiye yerleştirdi.Çay makinesinden aldığı bir fincan demli çayı tepsiye eklediğinde havuzu gören bir masa bulup oturmuş,kahvaltı etmeye başlamıştı.

Kahvaltı bitince Reha hocayı arayacak,3-4 gün izin isteyecekti.

Sessizce kahvaltısını ederken,bir yandan da Lâl'in dün gece söylediklerini düşünüyordu.Genç kadın onu henüz çok yeni tanımasına rağmen,hakkında çok doğru tahminlerde bulunmuş,ama anlatması için hiç zorlamamıştı.Yeni tanıştığı birinden böyle sözler duymak garipti.Demek acısını saklamak konusunda daha fazla uğraşması gerekecekti.Fakat bunu nasıl yapabileceğini hiç bilmiyordu.

Eski haline dönebilmek en büyük hayaliydi.Ama yaşadığı kayıp öyle büyük,acısı öyle tazeydi ki bu ona imkansız gibi geliyordu.

"Neyse,bu kadar dünü düşünmek yeter."

diye mırıldandı ve telefonunu eline alarak hastaneyi aradı.1-2 dakika sonra,tam da tahmin ettiği gibi izin işi sorunsuz bir şekilde hallolmuştu.Hatta

"Bir an önce evine yerleş ki,biz de sana misafir olabilelim."

deyip gülümseyerek bitirmişti konuşmalarını Reha hoca.

Sırada halasına bir kaç gün işten izin aldığını,evi toparlamak ve elektrik,su,ısınma gibi konularla ilgileneceğini bildiren bir mesaj yazmak vardı.Mesajı gönderdiğinde saat neredeyse 9 olmak üzereydi.

"Birazdan Lâl burada olur."

diye aklından geçirirken,etrafına bakınarak ona doğru gelen genç kadını gördü ve

"Buradayım canım!Sen otur,ben ikimize birer fincan çay alayım."

diyerek yerinden kalktı.

Az sonra 2 kadın karşılıklı oturmuş,yoğun bir gün öncesi konuşup gülüşerek son bir keyif çayı içiyorlardı.

Çaylar bittiğinde evin elektrik ve suyunu açtırıp,faturaların Amber adına gelmesini sağlamak için gerekli resmî işlemleri yapmak üzere,Lâl'in arabasıyla şehir merkezine doğru yola koyuldular.


Sinâ'yı uyandıran ne alarm,ne de Derin'in sesiydi.Firuze hanımın neşeli türküsüyle uyanmıştı bu kez genç adam.

Mutfaktan gelen enfes kokuya bakılırsa kadın bir yandan türkü söylerken,bir yandan da kahvaltı için pişi hazırlıyordu.Yatağında güzelce gerinip kalktı ve üzerine mavi bir tshirtle,gri bir eşofman geçirip,

"Günaydın Firuze Hanım,kolay gelsin."

diyerek banyoya ilerledi.Kadın,

"Sana da günaydın Sinâ Bey'im"

AMBERHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin