37. Bölüm

1K 221 6
                                    


  Bir gelinlik bir damatlık vardı. Biri beyaz biri siyah. Berdil kimin ki bunlar diye düşünürken o gelinliğin içinde Tuğçe'yi, damatlığın içinde ise Berken'i görmüştü. Gözlerini kocaman açıp şaşkınlıkla onlara bakarken sanki bir cımbız onu çekermiş gibi geriye doğru gidiyordu. O elini kocasına uzatmıştı ama kocası gelinliği giyen kadın ile birlikte onun gidişine el sallıyordu. "Hayııırrr!" Diye tüm gücüyle bağırdı.

Ardından gözlerini açtı. Hepsi bir rüyaydı. Ah bu ne korkunç bir rüyaydı. Rüya değil resmen kabustu. Tabi gece boyunca bu olayı düşünürse böyle kabus görmesi normaldi. Yatak ter içinde kalmıştı. Berdil rüya olduğunu anlayınca nefes nefese koca bir oh çekmişti. Yataktan doğrularak elini kalp hizasına koydu kalbi nede hızlı atıyordu. Başını sağa çevirip kocasına baktı. Kocası masum masum uyuyordu. Kocasını uyandırmamak için sesiz adımlarla banyoya girmişti. O yaşadığı korkunç rüyadan sonra bile kocasının uykusu bolünmesin diye çabalıyordu. Ayak uçlarıyla banyoya girdiğinde yüzüne fazlasıyla su serpmişti. Artık yatağa girip uyumak istemedi. Belli ki rüyasının devamını görme korkusu sarmıştı. Üzerine beyaz renk renk çiçekli elbisesini giydi. Saçlarını tararken parmağında parlayan tek taş yüzüğe baktı.
"Ayrılık olmasın" diye mırıldandı ve pencereden dışarı baktı.

Mutfak çalışanları uyanmıştı. Kuşlar cıvıl cıvıldı. Rüzgarın hafif esintisi ağaçların yapraklarını savuruyordu. Hele içine çektiği hava varya tertemizdi. Gözleriyle etrafı süzmeye devam ederken avlunun ortasında ki çeşmenin başında oturan kadına dikatle baktı. Bu kadın Tuğçe'idi.

"Yoksa bu kadın burda mı uyudu," diye kendi kendine söylenirken "saçmalama uyumamıştır" diye ekledi.

Aşağıya indiğinde kapı önünde o kadınla karşılaştı. Genç Kadın kaşlarını öfkeyle çatmış çekil aramızdan dermişcesine bakıyordu. Berdil az evvel gördüğü rüyanın hâlâ etkisindeydi. Sesiz sedasız kenardan geçerken Tuğçe'nin sesiyle olduğu yerde duraksadı.

"Biliyorum varlığım seni oldukça rahatsız ediyor. Ama ben buraya yuvanı bozmaya gelmedim. "
Berdil bedenini konuşan kadına çevirip,
"Benim yuvam sağlam istesende bozamazsın" Dedi.

Berdil mutfak kapısından girerken Tüğçe yumruklarını öfkeyle sıkmıştı.
"Evet olmayan yuvanı yıkamam.. Berken benim sadece benim." Diyerek mırıldandı. O esnada Berken'i karşısında gördü. İnsanlara kendini acındırmak için kulandığı yüz ifadesini kulandı. Gözleriyle aşağı bakıp dudaklarını büzmesi. Berken genç
kadının yüzüne bakmadan konuştu.

"Senin burda ne işin var... Hayde bu zamana kadar nerdeysen oraya git!"

"Sizin yan tarafınızda ki evi kiraladım. Evde yemek falan olamadığı için Birgül teyze beni buraya davet etti. Ama ben en iyisi gideyim." Dediğinde tek kaşını havaya kaldırmış alınmış bir tavırla oradan ayrılmıştı. Konağın kapısından çıkmadan, "otur da yemek ye!" Demişti Berken ona. Tuğçe başını peki manasında sevinçle sallayıp sandalyede yerini aldı. Berdil o an gözünün önünde gerçekleşen diyalogtan fazlasıyla rahatsız olmuştu. Sinirden dudağını ısırırken kocası yanına vardı.

Genç adam karısına durumu anlatınca olgunlukla karşılamıştı. Ama Tuğçe'nin yan tarafta ki evde oturacağını duyunca yüzünü asmıştı. Şimdi zırt pırt konağa gelicek her an Berken ile karşılaşacaklardı, düşüncesindeydi. Bu kıskançlığını içinde saklayıp sofraya doğru ilerledi. Sofra da tek bir boş sandalye kalmıştı. Onun oturacağı yerde Tuğçe oturuyordu. Bu tek kalan sandalyede ise kocasın oturmasını istedi. Yani ona yer kalmamıştı. Geriye dönüp ilerlerken kocası da sofra ya geliyordu.

"Niye sofraya gelmiyon. Benim yerime otursana." diye Berken söyleyince, "ben bugün mutfakta yiycem. Ayten teyzeye söz verdim." Deyip Berdil mutfağa geçti.

BİR GÜLÜŞE BİR ÖMÜR (Tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin