41. Bölüm

1K 239 5
                                    


"Adım Emre. Sizinle ne gibi bir derdim olabilir benim?" Dedi delikanlı. Berken nefesini içine çekti tam bir soru daha soracağı esnada Boran ağa Emre'nin omuzuna dokundu ve avlunun ortasında ki sandalyeye oturttu.

"Ayten! Ayten gel hele." Ayten koşar adımlarla onu çağıran ağasının önüne gidip ellerini kavuşturdu. "Buyur ağam."

"Sofrayı donalt." Ayten hızla mutfağa gidip yemek hazırlarken, Helin de oflayarak odasına çıktı.

Berken babasının daha az evvel tanıdığı adama verdiği değeri ve samimiyeti görüp anlam verememişti. Aslında biraz daha düşündüğünde anlayabilmişti. Tabi ya bu adam zengin olduğunu söylemişti.

Berken odasına çıkıp üzerini değiştirmedi, şirkete de gitmedi. Çağrılmadığı halde sofraya oturdu. Dik bir şekilde sandalyede oturup az evvel gördüğü delikanlıya bu soruyu sordu.

"Nerelisin sen? Hiç buralara benzemiyon." Berken bu sorduğu sorunun cevabını Emre'den bekliyordu hâliyle başını ona çevirmişti. Ama sorduğu sorunun cevabını babasından duymuştu.

"Buralı değil doğma büyüme İstanbul'lu. Babası aslen Şanlıurfa'lıymış. Ve burdan evlenmesini istiyormuş."

Berken alaylıca gülüp, başını Emre'ye çevirdi. "Yani sen Şanlıurfa'ya sadece bunun için mi geldin?" diye sordu. Bu sefer cevap Emre'den gelmişti.

"Evet tam olarak öyle."

"Senin baban kim ya!"

"Sen şirkete gitmeyecek miydin?"
Boran ağa oğlunu bu sözlerle susturmuştu.

Berken ağırdan başını sallayıp, ayaklandı. "Hı hı sirkete gidicektim." Diyerek konağın büyük kapısından çıktı.

Bu esnada Boran ağa bu parası bol adamla kızını evlendirmek istediğini bu sözlerle karşısında ki adama belli etti.
"Benim kızım bekârdır."

Genç adam, "ee bilmem ki. Kızınızın belki bir sevdiği filan vardır."

"Yok yok. Tabi ona sorucam evlenmek isteyip istemediğini onun kararını alıcam amma önce sen söyle. İster misin kızımla evlenmek."

Emre biraz düşünüp evet manasında kafasını salladı.

***

Salonda akşam yemeği kuruluyordu. Emre, Boran ağa'nın hazırlattığı odada otururken işlediği planın mutluluğu içindeydi. Bugün ki gapscı adamları kendi tutmuştu. Sırf Boran ağa'nın gözüne girebilmek için. Ve görünen o ki Boran ağa'nın gözüne girebilmişti.

Berken şirketten çıkıp konağa vardığında ortalıkta kimseyi göremedi.
Adımlarını üst kata çıkarmadan önce mutfak kapısının önünde gördüğü yılların çalışanı Ayten'e bu soruyu sordu.

"Ayten teyze nerdeler? Avluda sofra da kurulmamış."

"Boran ağam bugün salonda kurulmasını istedi. Herkes sanırsam salonda Emre beyde orda." Berken Emre bey lafını duyunca yüzünü ekşitip şaşkınlıkla sordu. "Kim? Emre mi? Bey mi? Ayten teyze yapmaya.. Hem o daha gitmedi mi? "

"Yok oğlum yok. Boran ağa alt katta ki boş odayı onun için hazırlattı." Berken burnundan öfkeyle soluk alıp üst kata salona doğru yürüdü. Solona vardığında salonun kapısını hızla açıp içeri girdi. Salonda ki masanın başında babası, annesi ve kardeşi oturuyordu.

"Git hele Emre'yi çağır." Dedi babası. Halbu ki daha içeriye yeni adım atmıştı. Hem Berken'in gidip çağırmayacağını salonda ki herkes biliyordu, Boran ağa bile. Boran ağa baktı oğlunun kaşları çattık öfkeli konuşucak, eliyle gel gel işareti yapıp masaya çağırdı. "Neyse gel size deyeceklerim vardır. Sonra çağırırsın."

BİR GÜLÜŞE BİR ÖMÜR (Tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin