11.BÖLÜM ~Saburer'ler~

2.2K 1K 155
                                    

11. Bölüm

~Saburer'ler~

Berken az evvel babasından tokat yemesini sindirememişti. Etrafına bakınarak göz gezdirdi. Herkes acı dolu gözlerle bakıyordu ona. Öfkesi daha bir artmış, adeta sinirlerine hakim olamamıştı.

Öyle öfkelenmiş gözüküyordu ki o babasın çok sevdiği paraları yakmayı aklından geçirmişti. Parmağıyla arabanın bağajını işaret edip, "Ameed!git bağajımdaki paraları getir" diye bağırdı.

O esnada Boran ağanın gözleri dehşetle açıldı. Para mı!

Amed parayı arabanın bağajından hemen çıkartıp, uzattı. Berken hepsini yere döktü. Cebinde taşıdığı çakmağı çıkartıp paranın üstüne attı ve paralar konağın avlusunda adeta alev aldı.

"Al! Al! Sana para..."

Boran ağanın içi içine gidiyordu. Adeta elleri titriyor gözleri fırıldak gibi açılıyordu. Para onun en kiymetlisiydi.
Az miktarda para yandıktan sonra Berken ayağıyla ateşi söndürerek konağın başında dikilmiş adamlarına;

"Yanmayan paraları fakir fukaraya dağıtın. Hemen şimdi götürün ve dağıtın hadi!" Deyip konaktan dışarıya çıktı.

Devran ağa oğluna yaklaşarak, "ne ettin sen? Kızdırdın Berken'i." diye söylediğinde Boran ağa kendini iyi savundu.

"Baba şu oğlan sınırlarını eyi zorluyo. Bizim zar zor kazandığımız paraları yakıyo. Ben o tokatı az bile attım."
Epey bi sinirli olan Boran ağa burnundan soluk ala ala odasına çıkmıştı.

Berdil ise gayet korkunç bir gün yaşadığı için odasına çıkmak istedi. Ama bunun için ilk önce basamakları çıkması gerekiyordu. O bitmek bilmeyen basamakları. O basamakları çıkarken ardından Birgül onun kolundan tutup kendine çevirmişti. Yine ne isteyecekti kaynanası. Ne diyecek diye düşünürken konuştu Birgül.

"Beğendin mi yaptığını hepsi senin yüzünden oldu. Ama sana öyle kolay ölüm yok. Hadi şimdi gel böyle odaya çıkmakla olamaz." Berdil'in kolundan çekiştire çekiştire mutfağa sokmuştu. O yorgunluk üzerine birde yemek yapmasını üstüne üstün birikmiş bulaşıkları elleriyle yıkamasını istemişti.

Öyle böyle vakit akşamı bulmuştu.
Her zaman ki gibi avluda kurulan masaya ailedeki herkes oturmuştu. Bir Berken yoktu. Onun oturduğu sandalye boştu. Birgül derince sandalyeye bakıp iç çekti. Herkes mutfaktan çıkıp odasına ilerleyen Berdil'e kin dolu gözlerle bakmıştı. Zaten o an pekte bir iştahları yoktu. Bugün yaşadıklarından sonra çokça yemek yiyecekleri beklenmiyordu zaten.

Bir süre daha keyifsizce oturuştan sonra hepsi odalarına çekilmişti.

Bu arada konokta hâlen olmayan Berken, Ahmed ile beraber bir tepelikte bir taşın üzerinde oturuyorlardı.

Berken saat geç olunca Amed'e
"sen git uyu dinlen yorucu bir gündü dikatli git." Diyince Amed yorgun gözlerinin kapandığını belli etmemek icin kocaman açıp konuştu.

"İyi olurda sen napacan? gelmeyecen mi"?

"Havin ile konuşmam gerek yüz defadır aramış biraz oturup bende kalkarım."

Amed, "dikatli ol" diyerek o tepelikten uzaklaşmıştı. Berken bu saat'te Havin ile görüşmenin doğru olmayacağını kavradığında telefonla aramıştı.

Berdil ise gözüne uyku girmeyi bekliyordu. Ama ne fayda bugün yaşadıklarından sonra gözüne uyku girmesi zordu. Öylece yastığa başını koymuş derin derin düşünüyordu. Bu gün fazlasıyla dayak yiyen Berken'i düşünüyordu. Elin adamları neyse de babası nasıl olurda herkesin için de tokat atardı. Kendi babasını düşündü, babası ona en ufak şidet uygulamamıştı. Daha fazla düşüncelere dalmayıp başını saatin olduğu yöne doğru kaldırdı. Saat'e baktığında geç olduğunu gördü. Yataktan doğruldu ve,

BİR GÜLÜŞE BİR ÖMÜR (Tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin