18. BÖLÜM

1.7K 477 221
                                    


Gidiş o gidiştir ya hani gelecek sanarsın ama gelmez. O son görüşün olur iyi yada kötü son görüş..

Kötü düşüncelere dalmaktan Berdil kendini alıkoyamıyordu.
Berken sanıyordu ki Berdil onun ölmesi için dua ediyor ölmesini bekliyordu ama sandığı gibi değildi. Berdil, Berken'in ölmesini istemiyordu.

Berdil korkuyla kapının kulpunu tutarken, belkide son kez göreceğini düşündüğü adamın gözlerine bakmaya devam etti. Ve içinden, umarım bu seni son gorüşum olmaz. O adam o kurşunu sana sıkmaz, dedi. Bu sözleri dışından da söylemek istemişti ama cesaret edip söylemişti.

"Git hadi koş! Koş koşabildiğin kadar koş uzaklaş burdan" dedi Berken ve saniyelerdir tutuğu kapının kulpunu kendine çekerek açılmasını sağladı.

Kapıyı açıp Ferman'ın karşısına dikilmişti. Onun içerden dışarıya çıkmasıyla içeride tek başına kalan Berdil bir yandan kapının kulpunu tutmaya devam ediyor öte yandanda allak bulak olan aklıyla düşünmeye çalışıyordu.

Ne yapıcaktı? Kaçıp kendini bu felaketten kurtarcak mıydı?  Yoksa olduğu yerde kalıp bir çözüm yolumu bulucaktı?  Daha fazla düşünmedi bile kapının kulpunu aşağıya indirerek kapıyı açtı. Karşısına; ısız, sesiz insanın içini korkutacak koca bi arazi çıkmıştı.
Hızla ve korkuyla kalbinin atmasına rağmen koşmuyordu. Aksine yavaş adımlar atıyor koşmak istesede koşamıyordu.

Ferman ağa ise karşısında dikilmiş olarak gördüğü Berken'in karşısında ukala ukala sinir bozucu kahkahalar atıyordu. Ferman ağa'nın o koca ağzını aça aça attığı o kahkahalarla Berken daha bir sinirlendi. O sinir bozucu adamın yüzüne bakmayı kesti ama ukala adam hâla kahkahasını kesmedi devam ettirdi.. Daha sonra ukala ağa kahkahasını kesti ve o kaba sesini bastıra bastıra,"beş dakka sonra saat 5.00 olacak ve senin beyninde iki dane kurşun olacak" dedi kendinden eminmişcesine.

Berken kendini boşvermiş, Amed için endişeleniyordu. En azından onun buradan sapasağlam çıkması için ne yapacağını düşündü ama aklı sanki pili bitmiş saat gibi çalışmıyordu.
Amed'i o kaleş adamın ayaklarının önünde gördükçe daha da bir sinirleriyor o sinirlendikçede aklı duşünmesine engel oluyordu.

"Amed'i bırak!" dedi Berken emir verici sesiyle. "Bırak Amed'i senin derdin benle."

Bu istekle Ferman silahına tekrardan dolandı ve parmaklarını o ayaklarının ucunda dizlerinin üzerinde durmuş esir misali tutuğu Amed'in o kısa saçlarından tutarak ileriye doğru Berken'in ayağına doğru fırlattı.
Berken'i delirten bu hareketten sonra saatine bakındı. Saatin beş olmasına tam bir dakika vardı. Ferman ağa heyecanla silahını Berken'e doğrulttu.
Amed'in fedakarlık yapacağı göz bebeklerinin sağa sola hızla bakmasından anlaşılıyordu. Berken o kurşunu yemeden belliki onüne atılacaktı.

Bu sırada saatin beş olmasına saniyeler kalmıştı. Berken saniyeler sonra belki ölücekti, belki tahmin etmediği kadar kurşun yiyecekti ama o umudunu yitirmeden gözlerini yumdu ve,
"Allahım yardım et" dedi.

Saniyeler geçtikçe terler daha bi arttı. Artık vakit geldiğinde Ferman ağa oğlunun intikamını alma mutluğuyla tetiğe basmak için kendini hazırladı. Tetiğe basacaktı ki arkasından gelen kalın bağırınca daha kalınlaşan sese başını döndü. Ses arka tarafından beş metre öteden geliyordu.

"Ferman indir o silanı! Eğer o kurşunu oğluma sıkarsan kurtuluşun olmaz."

Boran ağa çokca sayıda adamlarını yanı başına almıştı. Çoktu adamların sayısı on beş adama yakın adamla gelmişti dağ evine. Ferman ağa'nın adamları ise yedi adamdan ibarettti. Belliki kaybeden Ferman ağa olucaktı. İndirse silahını belki bi şansı olucaktı ama o Berken'i vurmak istiyordu, vurmadan içi rahat etmeyecekti.

BİR GÜLÜŞE BİR ÖMÜR (Tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin