2.BÖLÜM ~Ne kadar acıyor canın?~

4.7K 1.4K 528
                                    

2. Bölüm

~Ne kadar acıyor canın~

Beren, gözlerini düştüğü yerde korku ile açtı. Kendini zifiri karanlık, bir çift göze bakar halde buldu..
Bir boşluk gibi görünüyordu olduğu yer; simsiyah, derin ve bitmek bilmeyen bir boşluk. Ne daha önce duyduğu bir ses, ne de en ufak bir ışık vardı. Tek duyduğu; insanı büyüleyen o garip bir uğultuydu. Daha önce hiç duymadığı bir sesti bu... Karşı konulmaz ahenkle devam eden, bitmek bilmeyen fakat içini huzurla dolduran tekdüze bir uğultuydu.

Bedeninde düşmenin etkisiyle acıyla kıvrandı. Gözlerini, kendisine çatık kaşlar ile bakan gözlerden çekti. Aslında beklediği karşısındaki yabancının ona elini uzatıp kaldırması, özür dilemesiydi. Ancak öyle olmadı. Yabancı ilk önce koca bedenini üzerinden kaldırıp ayağa kalktı daha
sonra ise; "Gecenin bu vaktinde burada ne arıyon," dedi beklemediği bir kabalıkta.

Beren yabancının sesi ile korkuyla irkilip yerinden doğrulmaya çalıştı. Ancak canın acısından doğrulamadı.
Önce gözlerini açıp, eliyle dokunabileceği bir şey aradı; sonra, elini göz hizasına getirdiğini düşündüğü bir noktaya yükseltip yüzüne doğru yaklaştırdı ve yüzüne dokundu. Korkuyordu. Bu ıssız yerde hiç tanımadığı adamın ona yapacaklarından. Yabancı sorgulayıcı kaba sesiyle konuşmaya devam etti.

"Bakma şöyle alık alık, aklın nerde senin önüne neye bakmıyon?" Berken sinirlenmişti. Normalde kendinden güçsüze yardım eder gücünü göstermezdi ona hele kadınsa asla sesini yükseltmezdi. Ama bu kız birden ardında belirip parlayan gözlerle aklını almıştı.  Gözlerinin o can alıcı parıldısı aklını başından almıştı. Bir anda
Beren korkusunu bir kenara bırkıp öfkesine odaklandı. Acıyan bedenini zorda olsa ayağa kaldırıp, kendisine çatık kaşlarla bakan yabancıya baktı.

"Burada öküzün trene baktığı gibi aşağıya bakıyodun insanlık ettim sana yardım etmeye geldim
teşekkür edeceğine birde öküz gibi böğürüyosun."

Berken beklemediği bu çıkışla şaşırsada karşısındaki kadının bedenini süzüp parıldıyan gözlerine baktı. Bu kızı daha önce hiç görmemişti. Eğer görseydi bir daha unutmazdı. Kaba ama yumuşamış sesiyle;

"Senden yardım isteyen oldu mu? Hem sana teşekür edecek değilim."

Berken son sözünü söylemiş arabasına binmişti. Arkasından ona bağıran öfkeli kadının sesiyle arabayı daha da hızlandırıp tozu dumana katıp
gitti.

Beren üzerindeki tozu eliyle temizlerken diğer bir yandan söyeniyordu. "Unutmuşum iylikten anlamayan insanların hâlâ yaşadıklarını... Medeniyetsiz öküz seni. Kabahat seni insan yerine koyup yardım eden bende. Ne cins bir insan bu be! Allah bununla evlenecek kıza yardım etsin." Diye söylense de yabancının o zifiri gözleri, heybetli bedeni aklından bir türlü çıkmamıştı. Hızlı adımlar ile uçurum kenarından uzaklaşıp çantasını bıraktığı yolun kenarından alıp yürümeye devam etti. Yabancıyı artık aklından çıkarmış, içinden "kimbilir kimdi o adam bu saate orda ne arıyodu. Aman bana ne ya zaten birvdaha çıkmaz karşıma o medeniyetsiz öküz" dedi.

Genç kadın uzun yolculuktan sonra sonunda evin kapısının önüne geldi. Evin kapısına gelmesiyle sürgüsü açık kapıyı aralayıp içeri girdi. Yüzünde muzip gülümsemesiyle sessiz olmaya çalışarak adımlarını üst kata yöneltti. Salonda oturan kardeşine sesizce el salladı. Küçük çocuk ablasını görmesiyle koşarak ablasına sarıldı. Çocuksu coşkusuyla,

"Ablam geldi ablam! Sonunda."

Beren, kardeşini sarılıp öptükten sonra eşikte dolu dolu olmuş gözleriyle ona bakan anne ve babasına baktı.
Anne ve babasında ki donukluk devam edince;

BİR GÜLÜŞE BİR ÖMÜR (Tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin