34. Bölüm

1K 222 9
                                    


  2 gün sonra.

Berdil sabah kocasını işe çıkmadan yakalamıştı. Bu aralar Berken epey bir erken kalkıp yol alıyordu. İşleri yoğun olsa gerekti.

Berdil telefonu isteyince kocası ona telefonu vermemişti. Berdil kocasına yaklaşıp avucunu uzattı.
"Telefonu versene ya anne mi arıycam." Berken arkasında sakladığı yepyeni aldığı telefonu sevdiği kadının avucuna bıraktı. Berdil telefonu avucundan diğer eliyle tuttu.

"Bu benim mi?" Diye sevinçle sorduğunda Berken evet manasında başını saladı ve çalan telefonuyla az öteye ilerledi. Berdil kocasının ona hediye ettiği telefonu evire çevire inceledikten sonra annesini aradı.

"Alo anne iyi misiniz?" Diye sorunca Fatma kadın sevinçle "iyiyiz iyiyiz" demişti. Berdil uzun zamandır annesinin sesini böyle iyi duymamıştı. Bir süre sohbetten sonra telefonu kapatı. Sonra sevgi dolu gözlerle kocasına bakındı. Bir vakit sonra kocası ona doğru gülücükler saçarak yürümüştü. Berdil, bir şey olduğunu düşünüp kocasına doğru bir kaç adım atmıştı. Bu esnada eller tutuşmuştu.

"Ne oldu? Nedir seni böylesine mutlu eden şey?" Berdil bu soruyu sorunca kocası hâlâ tebesüm etmeye devam ediyordu.

"Kadir aradı. Babam Ceyhun Kardağ'la buluşmuş." Berdil anlamamış yüz ifadesiyle bakarken yüzünü ekşimişti.
"Yani bu yüzden mi mutlusun?

"Ahh benim güzeller güzeli karıcığım. Onadan tabi Ceyhun Kardağ kim?"

"Kim?"

"Belki babanın o katil damgası yediği gecede olan kişi."

Berdil sevinçle çığlık atıp kocasına sarılmıştı. Kocasını çarçabuk Ceyhun Karadağ'la konuşması için yolamıştı.

1 Saat sonra

Berken, Ceyhun Karadağ'ı Kadir'in takip etme sonucunda vardığı mekânda yaklaşmıştı. Ceyhun Karadağ ilçeden uzak bir kafe de oturuyordu. Aracın içinde Kadir ağasına Ceyhun Karadağ'ı göstermişti. Berken Kadir'e araçta kalmasını söyleyip araçtan indi. Kafenin girişinden içeri girdi. Orta yaşlı adam sandalyede otururken yanında bir kaç adam ayakta bekliyordu. Ayakta ki adamlar koruma olmalıydı. Berken Ceyhun Karadağ'ın oturduğu masaya varınca,

"Ben Berken Saburer. Biraz konuşabilir miyiz?"

"Demek Berken Saburer sensin. Adını çok duydum. Ama konuşamayız acil işim var benim." Adam alel acele sandalyeden kalkıp kapıya doğru ilerlerledi. Berken adam çıkmadan orta yaşlı adamın kolunu tutup kulağına fısıldamıştı.

"En yakın dostunu kardeş bellediğin adam için ve yılarca masum yere yatan adam için konuşalım." Berken adamı ikna etmişe benziyordu. Adam kalktığı sandalyeye tekrar oturmuştu. Eliyle Berken'e yer vermişti. Berken sandalyeye oturdu.

"Hele söyle bakayım ne istersin?" Dediğinde Berken "Babamım katilini bulmak isterim." Dedi.

"Hele garson gel buraya" Berken elini havaya kaldırıp garsonun gelmesini engeledi. "Gerekmez. Buraya yemeye içmeye değil babamın katilini bulmaya geldim."

"Peki benim bu konu hakında birşeyler bildiğimi nerden çıkardın. "

"Bizim konakta olmadığımız gün sen konağa girmişsin. Ve demişsin ki Boran ağa-" Ceyhun Berken'in lafını kesip gülerek başını aşağı yukarı sallamıştı.
"Demek o vakit adamınız vardı. Bak oğul ben senin babanı tanırdım severdim katilini bende herkes gibi bilirim. Babanın katili Hasan'dır."

"Eğer gerçek katili biliyorsan ve susuyorsan kardeş bellediğin adamın katili sensin!"
Ceyhun kapı eşiğine kadar gitmiş ardından gelen bu sözle durakalmıştı. Ağır gelmişti bu söz. O anlatıcaktı ne biliyorsa ne gördüyse,

BİR GÜLÜŞE BİR ÖMÜR (Tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin