ÖZLEM

1.5K 92 10
                                    

Aradan tam on sene geçmişti. Fatih artık Türkiye’de sayılı, zengin iş insanlarından biriydi ve öğrenmesi gereken her şeyi fazlasıyla öğrenmişti. Şirketi dünya çapında büyümüş ve İstanbul’un neredeyse yarısını satın almış durumdaydı. Artık daha fazla oyalanmak istemiyordu çünkü geceleri uyumadığından zaman âdeta geçmiyordu. Aklına bir fikir geldi. Furkan annesini para için öldürdüyse onu bulmak için de parayı kullanması gerekiyordu. Çok büyük bir iş imkânı hazırladı. Kendi şirketlerinden birisinde yüksek bir mevkide iş alımı yapacağını duyurdu. Maaş haddinden fazla yüksek olacaktı ve gerçekten de herkesin isteyeceği bir işti bu. Tabii asıl amaç Furkanların bunu duyması olduğu için en büyük kriter olarak işe alınacak kişinin ne kadar vasıfsız olursa olsun Adıyamanlı olması gerektiğiydi. Yani kimse beni almazlar demesin diye herhangi bir yüksek özellik aranmıyordu. Neredeyse İstanbul’daki tüm Adıyamanlı nüfusu şirkete akın etmeye başlamıştı.
Fatih gerekli isim bilgilerini çalışanlarına vermişti ve buna benzeyen isimlerdeki tüm başvuruları bizzat kendisi kontrol edecekti. Her gelen kişiye kimlik kontrolü yapıp bilgileri ve fotoğrafını Fatih’e gönderiyorlardı. O da her defasında birisini yakalarım umuduyla bekliyordu. Günlerce devam etti fakat hiçbir sonuç alamadı. Ne Furkan’dan ne Bahar’dan ne Hüseyin’den ne de Denizden bir haber vardı. Bu sırada işe alım bölümüne bir kız geldi. Yaklaşık yirmi beş yaşlarındaydı ama gerçekten de bu işi hak edecek bir kişiydi. Üç tane dil biliyordu ve çok iyi bir üniversiteden mezun olmuştu. Üstelik Adıyamanlıydı. Sekreteri, Fatih’i arayıp durumu bildirdi. Bu iş için çok uygun bir kişiyi bulduğunu Adıyamanlı olduğunu fakat tek sorunun verdiği listedeki isimler ya da soy isimlerle uyuşmadığıydı. Fatih hiç tereddüt etmeden “Olmaz,” dedi. “Ben size ne görev verdiysem onu yapın,” diye kızdı âdeta. Sekreteri üzgün bir şekilde kıza dönüp “Biz sizi daha sonra arayacağız,” dedi. Tabii ki de aramayacaklardı, bunu ikisi de biliyordu. Kız üzgün bir şekilde sekretere dönüp “Gerçekten bu işe çok ihtiyacım var, lütfen bana yardımcı olun,” dedi. Sekreter üzgün olduğunu ve elinden bir şey gelmediğini anlatmaya çalışıyordu. Fatih onları yakalamaya yaklaşamamıştı yine ve bu onu iyice sinirlendiriyordu.
Geç olmadan işten ayrılıp evine doğru gitmek için odasından çıktı ve asansöre doğru ilerledi. Kafasını kaldırdığı an neye uğradığını şaşırdı. Asansörün kapısı kapanıyordu ve içerideki annesiydi. “Anne!” diye bağırarak koşmaya başladı. Asansöre vardığında çoktan kapısı kapanmış, aşağıya inmeye başlamıştı. Hemen etraftaki güvenlik koşarak Fatih’in yanına geldiler. “Bir sorun mu var efendim?” dediler. Fatih kısa bir süreliğine hayal gördüğünü sandı ama gerçekten de o annesiydi, buna emindi. Hemen sekreterin odasına gitti ve “Çabuk bana az önce çıkan kişinin kim olduğunu bul,” dedi. Sekreter şaşkın bir şekilde “Hemen efendim, kontrol ediyorum,” dedi. Masasındaki son kâğıdı kontrol edip Fatih’e baktı ve şöyle dedi.
“Efendim az önce çıkan kişinin adı Özlem. İş başvurusu için gelmişti. Size bahsettiğim kişi oydu, tam bu işe göre birisi.”
Fatih aklını kaybetmek üzereydi. Annesine tıpa tıp benzeyen ve adı Özlem olan birisi olabilir miydi? Hemen koşup asansöre bindi belki yetişirim ümidiyle ama aşağıya indiğinde kız çoktan gitmişti. Geri dönüp sekreterinden kızın adres bilgilerini ve telefon numarasını aldı. Ne yapacağı hakkında hiçbir fikri yoktu. Tek istediği o kızı bir kez daha görebilmekti. Adresi alır almaz garaja gitti. Ford Mustang aracına binip adresin yolunu tuttu.

İSTENMEYEN Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin