KUSURSUZ PLAN

862 55 1
                                    

Fatih bulundukları yere çok uzakta olan çok güzel bir mekânda yer ayırttı. O tarihte ve saatte Özlem’in önemli bir toplantısı olacaktı ve kesinlikle Fatih’in nerede olduğunu bilmeyecekti. Her şey kusursuzdu. Zor olan kısım ise Özlem’e yalan söylemek zorunda olmasıydı. İlk önce Bahar’ı aradı.
“Alo.”
“Merhaba Bahar Hanım.”
“Merhaba Fatih Bey.”
“Nasılsınız?”
“İyiyim sağ olun. Siz nasılsınız?”
“Ben de çok iyiyim, teşekkür ederim. Size söylediğim gibi yeri ve zamanı ayarladım, umarım size de uygundur.”
“İnanın hiç fark etmez.”
“Tamam o zaman, önümüzdeki pazartesi günü öğlen saat birde sizi evinizden alayım. Bana adresinizi vermeniz yeterli.”
“Siz adresi verseydiniz ben kendim gelebilirdim.”
“Siz bana hiç fark etmez demediniz mi? Yoksa ben mi yanlış anlamışım?”
“Tamam tamam siz haklısınız. Yazın lütfen, adresi veriyorum.”
Fatih adresi yazdıktan sonra telefonu kapattı ve planının diğer aşamasına geçti. Pazartesi günü çok önemli bir iş için şehir dışına çıkacaktı ancak Özlem’in de aynı gün çok büyük bir toplantısı vardı. Bu yüzden ona eşlik edemeyecekti. Bir süre bekledikten sonra bu sefer Özlem’i aradı.
“Alo.”
“Evde misin hayatım? Gelip seni alayım.”
“Evet, saat kaç oldu daha yeni arıyorsun.”
“Çok özür dilerim. Biraz işlerim vardı onlarla uğraşıyordum. Ama söz veriyorum geldiğimde bunu telafi edeceğim.”
“Tamam çabuk ol, seni bekliyorum. Bir de gelirken annemin ilaçlarını da alabilir misin lütfen.”
“Tabii ki alırım. Hem annenin ilaçları hem de senin ilacın birazdan geliyor efendim.”
Özlem kahkaha atarak telefonu kapattı. Fatih çok üzülüyordu. Bunu Özlem’e yaptığı için çok kötü hissediyordu ama ne de olsa bu annesinin intikamı içindi. Yoksa Fatih asla Özlem’den başka bir kadınla bırak buluşmayı göz teması bile kurmazdı. Özlem’in en sevdiği güllerden alıp yanına gitti. Annesine ilaçlarını içirdikten sonra evden ayrıldılar. Fatih yapacağı kötü şeylerden önce Özlem’i çok mutlu etmek istiyordu. Eğer bir hata yapar ve Özlem fark ederse onu asla affetmezdi. Şimdiye kadar yapmaya hep çekindiği o şeyi yapma zamanı gelmişti.
“Bugün işe gitmeyelim.”
“Neden? Başka bir planın mı var?”
“Plan demeyelim de. İsteğim var diyelim.”
“Neymiş o istediğin şey çok merak ettim.”
“Bugün benim evime gidelim, sana şimdiye kadar hiç eski evimden kalan eşyaları göstermedim öyle değil mi?”
“Evet de nereden çıktı birden eski eşyaları göstermek?”
“Ben mutlu olursun sanmıştım.”
“Elbette çok mutlu oldum. Şaşkınlığım için kusura bakma sadece şimdiye kadar neden göstermedin diye merak ediyordum. Çünkü o bahsettiğin odayı görmeyi çok istiyordum.”
“Bunu bana neden söylemedin?”
“Rahatsız olacağını düşündüm. Eğer olmasaydın zaten kendin gösterirdin değil mi?”
“Sen hayatımda gördüğüm en güzel, en iyi kalpli ve en düşünceli kadınsın. İyi ki varsın, iyi ki hayatımdasın. Seni çok seviyorum.”
“Ben daha çok seviyorum. Artık gidebilir miyiz, meraktan çatlayacağım.”
“Tamam hemen gidiyoruz, sıkı tutun.”
Beraber arabaya binip eve doğru yola koyuldular. Yol boyunca birbirlerini ne kadar çok sevdiklerinden bahsettiler ve gülümsemeler eşliğinde eve geldiler. Evden içeriye girerken her zamanki gibi değillerdi. Bu sefer farklıydı her şey. Merdivenlerden yukarı çıktılar. En üst katta büyük yatak odasına girdiler. Özlem daha önce üst kata gelmemişti. Hatta yatak odası olduğunu bile bilmiyordu.
“Geceleri uyumuyorsun sanıyordum.”
“Zaten uyumuyorum ancak çok param var ve birisinin yatağım olmadığını görmesini istemem.”
“Demek evine çok gidip gelen oluyordu zamanında.”
“Aslına bakarsan bu eve gelen ilk kişi sensin. Benim hiç arkadaşım, dostum yok. Bunu fark etmen gerekiyordu.”
“Evet ama birinin evine gelmesi için illa arkadaşın olmasına gerek yok.”
“Yok canım, arkadaşım değilse ne için evime davet edecekmişim?”
“Ya şaka yapıyorum. Ben seni eğer az bir şey tanıyorsam zaten bana yalan söylemezsin.”
Fatih o lafı duyunca epey bir utanmıştı çünkü Özlem ona çok güveniyordu ancak bu güveni boşa çıkarıyordu hep.
“Neyse eğer hazırsan odanın kapısını açıyorum.”
“Ben kapı falan görmüyorum.”
“Çoğu zaman evde olmuyorum. Bu yüzden hırsızların girip bu eşyalardan birisini almasına izin vermezdim. Ben de gizli bir oda yaptırdım.”
“Ne yani şu raftaki kitaplardan birisini çektiğinde bir kapı mı açılacak?”
“Kitabı çekmek mi? Bu benim aklıma nasıl gelmedi bilmiyorum ama çok harika bir fikirmiş. Aslında ben sadece ışık düğmesi şeklinde bir anahtar kullanıyorum. Düğmeye iki kere bastığımda kapı açılıyor. Hem hangi hırsız ışık düğmesine iki kere basar ki, öyle değil mi?”
Özlem gülümsedi ve “Haklısın,” dedi. “Hiçbir hırsız bunu yapmaz.” Fatih düğmeye iki kere bastı ve odanın duvarı kapı şeklinde içeri doğru dönmeye başladı. Kapı açıldığında beraber içeri girdiler. İçerisi sanki küçük bir ev gibiydi. Eşyalar çok eskiydi ama çok temizdi. Kıyafetler. El yapımı oyuncaklar. Fatih’in annesi oynaması için eski kıyafetlerini kullanarak birkaç tane oyuncak yapmıştı. Özlem oyuncaklardan birisini eline aldı ve bakmaya başladı. Fatih arkasını dönüp elinde oyuncakla Özlem’i gördüğünde donakaldı. Her şey aynıydı. Kulübe, eşyalar. Özlem ve kendisi... Sadece artık o çok sevdiği annesi yoktu. Ona çok benzeyen ve neredeyse annesine olan sevgisi kadar sevdiği bir kadın vardı karşısında. Gözleri kızardı, birkaç damla yaş geldi gözünden. Özlem fark ettiğinde hemen oyuncağı yerine bırakıp Fatih’e sarıldı. Bir süre birbirlerine sarıldılar.
“Bence daha fazla seni üzmeyelim olur mu? Hadi gel çıkalım, sonra gene geliriz buraya.”
“Üzülmedim sadece ne hissettiğimi açıkçası bilmiyorum.”
“Ben biliyorum, gel benimle.”
Fatih’in elinden tutup odadan dışarıya çıkardı ve odanın kapısını kapattılar. Fatih yatağın kenarına oturdu ve cebinden bir sigara çıkarıp yaktı. Özlem de yanına oturdu.
“Anneni çok özlediğini biliyorum ama artık kendini bu kadar üzme lütfen. Ben belki onun yerini dolduramam ama sana söz veriyorum seni asla yalnız bırakmayacağım.”
Fatih hiç konuşmadan sigarasından bir duman daha aldı. Sadece yere bakıyordu ve hiçbir şey söylemiyordu. Annesine olan özlemi sonsuza dek sürecekti. Özlem elinden sigarayı alıp yere attı ve üzerine bastı. “Ben yanındayım, artık üzülmek yok,” dedi. Birkaç kere Fatih’i dudağından öptükten sonra yatağa uzandılar ve Fatih hayatı boyunca hiç yaşamadığı o anı yaşamaya başladı. Her şey o kadar güzel ve huzurluydu ki âdeta şimdiye kadar yaşamamıştı sanki. Akşama kadar evden çıkmadılar, telefonlara bakmadılar ve hiç konuşmadılar. Sadece o anın tadını çıkardılar. Akşam olduğunda Fatih artık konuşmaya başladı.
“Pazartesi günü şehir dışına çıkmam gerekiyor.”
“Benim neden haberim yok?”
“Bu benim diğer şirketimle alakalı bir sorun. Merak etme yakında tüm şirketler ile sen ilgileneceksin.”
“Şirketlerin ile değil seninle ilgilenmek istiyorum.”
“Biliyorum ancak yapmam gereken son birkaç şey kaldı. Dediğim gibi artık şirketlerin hepsiyle beraber ilgileneceğiz. Ve bir süre sonra bu görevleri birisine verir, biz sonsuz bir tatile çıkarız ne dersin?”
“Tamam sen nasıl istersen ama pazartesi günü önemli bir toplantım var o yüzden başka bir gün gitseydin ben de seninle gelebilirdim.”
“Biliyorum özür dilerim. Bu senden ayrı son gezim olur.”
“Peki saat çok geç oldu. Annem beni merak etmiştir.”
“Tamam dur seni evine bırakayım.”
Fatih, Özlem’i evine bıraktı. Son bir öpücük alıp geri evine döndü. Her şey o kadar güzeldi ki bunu mahvederse kendisini asla affetmeyecekti. Bu plan öyle bir kusursuz olmalıydı ki. Hem annesinin intikamını alacak hem de Özlem ile güzel bir hayat yaşayacaktı. Tek sorun, hayat hiçbir zaman iki mutluluğu aynı anda yaşatmazdı...

İSTENMEYEN Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin