Şirkete gittikleri gibi Özlem toplantı odasına gidip son kontrolleri yapmaya başladı. Fatih ise odasına geçip ne olacak, diye düşünüyordu. Eğer toplantı odasına girerse yaratığın dediğini yapmış olacaktı ancak girmezse Özlem’i o odaya yalnız göndermiş olacaktı ve bundan çok korkuyordu. Özlem onun için çok değerliydi ve birisinin ona zarar verme ihtimalini dahi kaldıramazdı. Toplantı başladı ve aradan birkaç dakika geçince Fatih dayanamadı, odasından çıkıp toplantıya gitmek istedi. Henüz onu neyin beklediğini bilmiyordu. Yavaş adımlarla toplantı salonuna yürürken aklından binlerce olasılık geçiriyordu.
Artık salonun kapısına gelmişti ve buradan dönüş yoktu. Kapıyı tıklatıp özür dileyerek içeri girdi. Özlem çok şaşırmıştı çünkü daha önce hiçbir toplantısına katılmamıştı. Boş bulduğu bir sandalyeye oturup bekledi. Özlem konuşmasına devam ederken Fatih, toplantıya katılanları inceliyordu. Kesinlikle bir sorun olmalıydı. Yoksa yaratık neden benim bu toplantıya katılmamı istesin ki, diye düşündü. Teker teker insanları incelerken bir anda onunla göz göze geldi. Bu yıllar önce annesini öldüren katilin kız kardeşi Bahar’dı. Çok değişmişti ama yüzündeki bir ben onu ele vermişti. Tamamen ona odaklandı, her yerini inceliyordu. Neden burada olduğunu düşündü acaba Deniz’i öldürdüğünü öğrendiği için mi buradaydı? Özlem’e bir şey mi yapacaktı?
Fatih toplantıya girdiği için çok rahatlamıştı çünkü kendisi oradayken kimse Özlem’e bir şey yapamazdı. Ancak hâlâ neden Bahar’ın orada olduğunu bilmiyordu. Üstelik Bahar onu tanımamıştı bile. Toplantı bitinceye kadar Fatih’in gözü her yeri inceliyordu. Özlem’e zarar verebilecek her şeyi engellemeye hazırdı. Sonun toplantı bitti ve büyük şirketlerin çalışanları kalkmaya başladı. Fatih hemen Özlem’i alıp odadan çıktı. “Çabuk odana geç, ben hemen geliyorum,” dedi. Özlem şaşkın bir şekilde odasına geçti ve beklemeye başladı. Fatih ise toplantı salonuna tekrar girdi ve Bahar’ın yanına gidip elini uzattı.
“Merhaba Bahar Hanım.”
“Merhaba, sizi tanıyamadım kusura bakmayın.”
“Önemli değil. Beni zaten tanımıyorsunuz, ben bu şirketin sahibiyim. Özlem Hanım’ı toplantıdayken canlı izlemek istedim. Bu yüzden eşlik ettim kendisine.”
“Tanıştığımıza çok memnun oldum efendim. Ben de kendi şirketimi yeni yeni büyütmeye başladım. Bu toplantı benim için çok önemliydi, umarım anlaşmaya varabiliriz.”
“Anlaşmaya varacağımızdan hiç şüpheniz olmasın. Bizzat kendim ilgileneceğim sizin şirketinizle.”
“Çok teşekkür ederim. Ne diyeceğimi inanın bilmiyorum.”
“O zaman şöyle yapalım. Ben size numaramı vereyim. Eğer konuşmak isterseniz beni bu numaradan arayın. Belki beraber bir şeyler içerken konuşabiliriz.”
“Elbette çok isterim. En kısa zamanda arayacağım.”
“Görüşmek üzere Bahar Hanım.”
“Çok özür dilerim, isminizi henüz söylemediniz.”
“Fatih.”
“Çok memnun oldum Fatih Bey, görüşmek üzere.”
Fatih, Bahar odadan ayrılır ayrılmaz Özlem’in yanına gitti. Ya olan biten her şeyi anlatacaktı ya da Özlem’e söylemeden Bahar’ın da işini bitirecekti.
“Az önce ne oldu öyle? Anlatır mısın lütfen.”
“Çok özür dilerim. İçimde çok kötü bir his vardı bu toplantı için. O yüzden böyle saçma davrandım.”
“Hayal ettiğin gibi oldu mu peki?”
“Şu an hâlâ beraber olduğumuza göre başarılı oldum sanırım.”
“Bak Fatih seni çok seviyorum. Senin için her şeyi yaparım. Gerekirse ölürüm de ama lütfen benden bir şey saklama olur mu? İyi ya da kötü her ne olursa olsun bana söyle. Söyle ki günün sonunda senin yanında olabileyim.”
Fatih neredeyse her şeyi anladığını düşündü yoksa bunları söylemesi imkânsızdı. Artık dönüşü yoktu, bir yalana başlamıştı ve devam etmek zorundaydı. Çünkü her şeyden çok Bahar’ın ölmesini istiyordu. Eğer Bahar’ı öldürürse Furkan’a en büyük acıyı tattırmış olacaktı. Bunun bedeli Özlem’e yalan söylemek ise bunu yapacaktı.
“Ben sana yalan söylemiyorum. İçimde kötü bir his vardı ve sana bir şey olmasından korktum. Bu yüzden tuhaf davrandığım için özür dilerim.”
Özlem uzun süre boyunca Fatih’in gözlerinin içine baktı. Yalan söyleyip söylemediğini anlayacağını düşündü. Ancak Fatih’in gözlerinde aşktan başka bir şey görmüyordu. İyice yanaştıktan sonra dudağından öptü Fatih’i ve “Seni çok seviyorum,” diyerek sarıldı.
Özlem’i bıraktıktan sonra evine geçti ve biraz yalnız kalmak istedi. Ne yapması gerektiğini bilmiyordu. Her şey iyice birbirine karışmıştı. Kırmızı gözlü yaratığı çağırmak istedi ama ne kadar ismini haykırsa da kimse gelmedi. Artık bir karar vermesi gerekiyordu çünkü yeniden Özlem’e söylemediği sırlar artmaya başlamıştı. Annesini düşündü birden. Bahar annesinin ölürken son gördüğü yüzlerden birisiydi ve kesinlikle ölmeyi hak ediyordu. Üstelik katilin kız kardeşiydi eğer onu öldürürse Furkan’ı da çok kızdırmış olacaktı. Yani güzel bir intikam fikriydi. İlk başta Bahar’ı nasıl öldürebileceğini düşündü. Özlem onu görmüştü eğer bu toplantıdan hemen sonra onu öldürürse kesinlikle bunu Fatih’in yaptığını anlayacaktı. Bir süre sadece uzaktan konuşup daha sonra fırsatını bulduğu ilk anda onu öldürecekti ancak onunla uzun süre konuşabilmesi için bir sebep gerekiyordu. Bu iş olamazdı çünkü iş ilişkilerini artırırsa Özlem’in daha çok dikkatini çekecekti.
En mantıklısı Bahar’ı kendisine âşık etmekti ve bundan Özlem’in haberinin olmamasıydı. Bu sayede hem uzun süre onunla konuşabilecek hem de Özlem’in tamamen unutmasını sağlayacaktı. Ve Özlem, Bahar’ın kim olduğunu dahi bilmiyordu. O geceye dair anlattıklarında sadece annesini öldüren kişinin ismini ve Deniz’i söylemişti. Hüseyin ve Bahar’ın ismi hiç geçmemişti. Bundan sonra yapması gereken tek şey Bahar’ın aramasını beklemekti. Bir süre boyunca hiçbir şey olmamış gibi davrandı. Hiç sorun yoktu. Özlem ile birlikte eğleniyorlardı ve mutlulardı. Fatih bildiği tüm yeteneklerini ve ne gibi özellikleri olduğunu Özlem’e gösteriyordu. Özlem ise bir yandan şaşkınlık bir yandan mutluluk ile Fatih’i izliyordu. Doğduğu günden beri hep olduğu gibi yine bu mutluluğu çok uzun sürmedi. Bir gün evde yalnızken telefonu çaldı. Fatih telefonu açtığında karşısındaki kişinin Bahar olduğunu anladı.
“Alo.”
“Efendim.”
“İyi günler Fatih Bey ben Bahar. Toplantıda bana numaranızı vermiştiniz eğer konuşmak istersem diye.”
“Elbette, sizi nasıl unutabilirim ki? Aslında daha erken arayacağınızı düşünmüştüm ama sorun değil. Geç olsun güç olmasın.”
“Çok üzgünüm. Bir süredir kendimi iyi hissetmiyorum. Yıllardır sadece iş ile uğraştım ve kimseye zaman ayırmadım. Bu yüzden kendimi hazır hissetmemiştim.”
“Sizi çok iyi anlıyorum. Ben de sizin gibi kendimi tamamen işime vermiş biriyim yoksa bunca şirkete sahip olamazdım öyle değil mi?”
“Elbette, doğru söylüyorsunuz. Sanırım biraz konuşmak ikimize de çok iyi gelecektir. Eğer sizin için de uygunsa bir şeyler içip sohbet etmek isterim.”
“Kesinlikle size katılıyorum. İkimizin de bu konuşmaya ihtiyacı var. Eğer isterseniz ben yeri ve zamanı ayarlayıp sizi bu numaradan ararım olur mu?”
“Tabii ki, siz nasıl isterseniz.”
“O zaman aramamı bekleyin lütfen. En kısa zamanda size dönüş yapacağımdan şüpheniz olmasın.”
“Çok teşekkür ederim. Aramanızı bekliyor olacağım. Kendinize iyi bakın.”
“Teşekkür ederim. Görüşmek üzere.”
“Görüşürüz.”
Artık zamanı gelmişti. Fatih bu konuşmayla Bahar’ı kendisine âşık edecek ve boş anını yakaladığında onu öldürecekti. Tek sorun bunları yaparken hiçbir şekilde Özlem’in haberi olmaması gerekiyordu. Bu yüzden uzun bir süre Bahar’ı öldürmeyecek, sadece konuşacak ve belki abisinin yerini öğrenmeye çalışacaktı. Özlem’e olan sevgisi ne kadar sonsuz da olsa annesinin intikam arzusunu yerine getirmekten daha öteye gidemezdi. Yaptığının ne kadar yanlış olduğunu bilse de bunu annesi için yapacaktı...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İSTENMEYEN
FantasyHızlı adımlarla sesin geldiği yere doğru yürümeye başladı ve çalıların arasında bir anda koyununu fark etti. Fakat koyunun yanında insana benzeyen ama âdeta geceden daha karanlık bir şey duruyordu. Ne olduğunu anlamak için dalları biraz aralamıştı k...