Neşenin Sultanı Fatma Sultan
Hürrem hâlâ halvete giden kişiyi arıyordu. Mahidevran değilse yeni bir rakibi var demekti ve bu durum Hürrem'in canını sıkmıştı. Gülnihal'e öğrenmesini buyurup taşlığa gönderdi.
"Taşlığa git öğren. Hatta Nigar Kalfaya sor, o kesin biliyordur."Gülnihal hatun halvete gidenin kim olduğunu zaten önceden öğrenmişti. Hürrem sultanın öfkesinden korktuğu için söyleyememişti. Şimdi ise nasıl söyleyeceğini düşünüyordu. Nigar kalfayı ararken Gül ağaya denk geldi. Hürrem'in gözüne girmek için fırsat kollayan Gül ağa Gülnihal'e yardım etmeyi kabul etti. Onu bir bahaneyle oyalayıp tek başına Hürrem sultanın dairesine gitti.
Hürrem sultan halvete gidenin Canruba olduğunu Gül ağadan öğrenmişti. Gül ağa ekleme yaptı
"Canruba hatunla bir kavganız olmuştu hatırlarsanız, o vakitler İbrahim Paşa'nın dikkatini çekti ve hatunu halvete yolladı. Dün de İbrahim Paşa'nın emriyle gitti."Gülnihal Hürrem'in her şeyi öğrendiğini anladı. Gül ağadan yardım istediği için pişman olmuştu. Hürrem ise sedirde sakince oturup kafasının içinde hesaplar yapıyordu.
"Anna... İbrahim Paşa'nın işiymiş. Gül Ağa anlattı. İbrahim şimdiden ayağıma dolanmaya başladı.""Belki seni sinirlendirmek için onu yollamıştır."
"Gülnihal git Canruba'yı çağır
"Yok çağırmayayım lüzum yok."
"Çağır dediysem çağır öldürecek değilim ya."
"Şimdi seni sinirlendirir elinden bir kaza çıkar. Başımıza bela almayalım. Hem paşanın ekmeğine yağ sürmüş olursun."
"Haklısın bundan sonra daha dikkatli olmam lazım. Zira yeni bir düşmanım var; İbrahim Paşa..."
Mustafa çok ısrar ettiği için Mahidevran Mustafa'yı dersten önce has odaya götürmek zorunda kaldı. Süleyman o sırada küçük kardeşi Fatma sultandan gelen mektubu okuyordu. Şah sultan da oradaydı. Dolayısıyla Mahidevran merak edip sordu. Mustafa biraz babasıyla vakit geçirince onu lalasının yanına gönderdiler. Mahidevran Şah sultanın dairesine geçti. Şah sultan Mahidevran'a mektubu anlatıp kimseye söylememesini tembihledi. Sultan Selim ve Hafsa Sultanın en küçük kızları Fatma sultan İstanbula'a geliyordu. Geleceğini ise sadece Şah sultana ve Süleyman'a bildirmişti. Diğer aile üyelerine sürpriz olacaktı. Mahidevran Fatma sultan geleceği için çok sevinmişti.
"Fatma Sultanı çok özlemiştik. Düğünden evvel gelmekle ne iyi etti. Artık bol bol hasret gideririz.""Çok iyi dedin zaten o da bizleri çok özlemiş o yüzden erkenden geliyor."
Daha sonra Şahuban'la beraber eski günleri yad ettiler. Fatma sultandan ve Manisa'dan bahsedip sohbete devam ettiler.
***
Hürrem sultan iki gün sonra taşlıktan geçerken Canruba ile karşılaştı. Kibirli bir şekilde Canruba'yı baştan aşağı süzdü.
"Canruba nasılsın bugün?""Ne o Hürrem benimle iyi geçinmeye mi karar verdin."
"Hürem Sultan diyeceksin! Benimle böyle konuşmaya devam edersen o yılan dilini keserim."
Canruba'nın kulağına eğildi Rusça
"Unutursan da hatırlatmasını bilirim." dedi.Hürrem sultan ve Canruba hatun arasındaki olay haremde dedikodu malzemesi olmuştu. Bütün cariyelerin dilindeki olayı Gülşah da duymuştu. Hemen Mahidevran sultana söylemeye gitti. Duyduklarını bir bir anlattı. Mahidevran sultan anlamlı anlamlı başını salladı.
"Bana kalırsa Hürrem halvete giden cariyenin Canruba olduğunu öğrenmiş. Öyleyse dediğini gibi olur Gülşah. Yesinler birbirlerini."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KAYBEDEN SULTANLAR: Mahidevran Sultan
Historical Fiction•Kaybeden Sultanlar Serisi I.Kitap• Osmanlının talihsiz hasekisi; batan güneşi, solan çiçeği... Manisa Sarayı onun baharıydı, Topkapı Sarayı ise onun kışı oldu. Manisa Sarayı ona cennet gibiyken, Topkapı Sarayı onun cehennemi oldu. Zamanla aşkını k...