19.Bölüm: Sezon Finali

251 9 9
                                    

Sultan Süleyman'ın Devri


7 ay sonra 1520;
O gün Manisa sarayı yasa boğulmuştu. Herkes Şehzade Murat için gözyaşı döküyordu. Zavallı şehzade aylarca hastalık yüzünden acı çekmiş, küçük bedeni daha fazla dayanamadığı için vefat etmişti.

Gülfem ve Süleyman ayrı ayrı evlat acısı çekiyordu. Gülfem'i teselli etmek için bir an yalnız bırakmıyorlardı. Fakat genç şehzade yalnız kalmak istediğini söyleyip dairesine çekilmişti. Şimdi sessiz sessiz evladı için ağlıyordu.

Bütün bunlar yaşanırken Mahidevran oğlu Mustafa'ya sıkıca sarılarak içinden dualar etti. Sonra da onu dairesinde, nedimeleriyle bırakıp Süleyman'ın dairesine gitti. Onu teselli etmek, bu zor günlerinde onun yanında olmak istiyordu. Aralarındaki onca kırgınlığa rağmen...

İki yahut üç aydır birbirlerine mesafelilerdi. Hafsa sultan, Mahidevran'ı çok sevmesine rağmen onun tek kadın olmasına göz yummamış, Süleyman'a bir cariye yollamıştı. Mahidevran içten içe kızsa da anlıyordu kayınvalidesini, onun görevi haremin düzenini sağlamaktı. Fakat Süleyman'ın cariyeyi kabul edeceğine hiç ihtimal vermemişti. Süleyman Mahidevran'ı hayal kırıklığına uğrattı, cariyeyi kabul etti. Üstelik ertesi gün tekrar çağırttı. Mahidevran'ın kalbini kırdığından habersiz cariyeyle gününü gün etti.

Şimdi bütün bunları unutarak büyük kapının önüne geldi Mahidevran sultan. Fakat kapı ağaları, Süleyman'ın emri olduğunu söyleyerek onu içeri almadılar. Mahidevran geri dönmek zorunda kaldı. Tekrar Hafsa sultanın dairesine gitti. Orada Şehzade Murat için kuran okunuyordu.

Mahidevran siyah örtüsünü düzeltip içeri girdi. Gülfem kızarmış gözleriyle duvara bakıyordu öylece. Hatice sultan ona sarılmış teselli etmeye çalışıyordu. Acınası bir görüntüydü fakat Mahidevran'ın içinden hiç acımak gelmiyordu. Hafsa sultanın aklına cariye gönderme fikrini sokan oydu neticede. Mahidevran ise bunu biliyor ve ona hâlâ kin duyuyordu. Şehzade Murat için ise üzüldüğünü zannetse de hiç üzülmemişti. Sonuçta Murat, Mustafa'nın en büyük ve tek rakibiydi.

Şimdi Mustafa rakipsiz kalmıştı. Mahidevran bunu düşününce içten içe mutlu olduğunu farketti. Fakat bu düşüncelerinden rahatsız olup başka şeyler düşünmeye çalıştı. Ne olursa olsun mutlu olması hatta bunları düşünmesi yanlıştı. Tüm gün umursamamaya çalıştı fakat vicdanıyla yüzleşmek zorunda olduğunu da çok iyi biliyordu. Kendi kendine her şeyi evladı için düşündüğünü, tek gayesinin onun iyiliği olduğunu söyledi. Lakin kendini kandırmaktan başka bir işe yaramadı. Kafası bir süre daha bunlarla meşgul olduktan sonra bu konuyu kapattı. Şimdilik...

***

2 hafta sonra;
Topkapı Sarayı;
Sultan Selim ve Sadrazam Piri Mehmet Paşa, divan sonrası has odaya geçtiler. Sultan Selim masanın üzerindeki haritaya bir kez daha göz gezdirdi. Divanda batıya sefer üzerinde konuşmuşlar, kararlar almışlardı. Öncelikle donanmanın güçlendirilmesi lazımdı. Fakat seferin nereye yapılacağı hâlâ meçhuldü.

Manisa;
Gülfem hatun öğlen olmasına rağmen hâlâ uyuyordu. Dün gece yine kabus görmüş ve kabusun tesiriyle bütün geceyi uykusuz geçirmişti. Hatice sultan ise İstanbul yolculuğunu Gülfem'le ilgilenmek için ertelemişti. Tüm gün onun başını bekliyor, teselli etmeye çalışıyordu. Gülfem'in ise pek umrunda değildi. Daha doğrusu Gülfem dış dünyayla ilgilenmiyor, tamamen içine dönmüştü.

Mahidevran oğlunu sıkıca giydirip bahçeye çıktı. Ara sıra Hafsa'nın gözünü boyamak için Gülfem hatunu ziyaret ediyordu. Şimdi ise Gülfem'in dairesinden gelmiş, odadaki kasvetten etkilenip bahçeye hava almaya çıkacaktı. İbrahim ağa da bahçede tek başına şiir yazıyordu. Mahidevran sultan ve küçük şehzadeyi görünce neşeyle yanlarına gitti. Mustafa, İbrahim'e çok alışmıştı. Neredeyse İbrahim'in saraya geldiği her gün oyun oynuyorlardı. İbrahim ağa aslında Mustafa'ya yeğeni gözüyle baksa da onu yıllardır görmediği kardeşinin yerine koymuştu...

KAYBEDEN SULTANLAR: Mahidevran SultanHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin