18.Bölüm: Düğün Telaşı

254 11 3
                                    

Düğün Telaşı


Şubat 1519 İstanbul;
Payitahtta nişan hazırlıkları başlamıştı. Hafsa sultan Hatice'yi de yanına alarak Fatma'nın dairesine girdi. Fatma sultan elinde kanaviçe kasnağı, aklında Ahmet sedirde oturuyordu. Hafsa sultan ve Hatice sultan, Fatma'nın yanına oturdular. Yüz ifadelerinden önemli bir şey söyleyecekleri anlaşılıyordu. Fatma merakla ablasına ve annesine baktı. Sonunda Hafsa suldan konuya girdi ve Sultan Selim'in kararını açıkladı. Fatma şaşkınlıkla validesine baktı. Aslında şaşkınlıktan çok hayal kırıklığı vardı genç sultanın yüzünde. Öylece kaldı, ağzından sadece
"Siz ve hünkar babam nasıl münasip görürse..." sözleri döküldü.

Hafsa sultan çıktıktan sonra Hatice Fatma'ya döndü,
"Kardeşim senin adına çok mutlu oldum. Lakin sen... Sen pek sevinmedin galiba. Eğer istemiyorsan valideme söyleriz bu izdivaca engel olur."

Fatma ağlamaklı gözlerle Hatice'ye baktı. Kendini toplayarak,
"Lüzümu yok ablacığım. İstiyorum..." dedi. Fakat sesi titriyordu. Derin bir nefes aldı.
"Senin için mahsuru yoksa biraz yalnız kalıp düşünmek istiyorum."

Hatice sultan gülümseyerek,
"Tabi ki nasıl istersen." dedi ve daireden çıktı. Fatma artık tutamadığı gözyaşlarını bıraktı. Sessiz sessiz ağlarken cariyelerini de dışarı çıkardı. Yalnız kalmasıyla kendini yatağa atıp hıçkırıklara boğuldu.

***

Bir mektup yazdı Manisa'ya Hafsa sultan. Mektup önce Daye hatuna sonra da Gülfem ve Mahidevran'a ulaştı. Hafsa sultan, Şahuban bu kararı öğrenirken yanında olsunlar istiyordu. Kayınvalidelerinin isteklerini geri çevirmeyip Şah'ın dairesine gittiler. Hafsa sultanın bizzat Şah sultan için yazdığı mektubu verdiler. Şah sultan bir gün evlendirileceğini biliyordu çok da şaşırmadan olumlu anlamda başını salladı.
"Acaba müstakbel zevcim kim? Validem yazmamış."

Daye hatun;
"Sultan babanız henüz kiminle nikahlanacağınızı kararlaştırmamış sultanım. Merak buyurmayın kararlaştırıldığı vakit haberimiz olur."

Dairesinde yalnız kaldığında sedirde başını geriye yaslayıp gözlerini kapattı. Aklına İbrahim ağa gelmişti. Yüreğinde küçük bir burukluk hissettese de unutmuştu İbrahimi...

1 hafta sonra İstanbul;
Fatma ve Hafize sultanların kiminle evlencekleri kararlaştırılmıştı. Hafsa sultan ise hız kesmeden hazırlıklarla ilgileniyordu. Fakat bir sorun vardı; Hafize sultan düğün ya da nişan istemiyor, sade bir nikah istiyordu. Sultan Selim bugün Bursa'dan gelen mektupla öğrenmişti kızının isteğini. Fakat kabul etmediğini, ona da düğün yapılacağını bir mektup yazarak bildirdi.

Şah sultan ise İstanbul'a doğru yola koyulmuştu henüz kiminle evleneceği belli değildi fakat kardeşi Fatma'nın yanında olmak istiyordu. Fatma sultan ise günden güne soluyordu. O anda itiraz edememişti ama şimdi vazgeçmeliydi. En azından Ahmet'i bekleyebilirdi. Belki Ahmet onunla evlenmek isteyecekti. O gün Fatma sultan için güzel bir tesadüf oldu. Salih paşa yanında Ahmet'le birlikte Topkapı sarayına geldi. Fatma bahçede Ahmet'i yalnız görünce yanına geldi. Havadan sudan konuştular. Fatma biraz çekinerek asıl konuya girdi
"Şey... Sultan babam beni evlendirecek."

"Ya tebrik ederim sultanım. Peki kiminle evleneceksiziniz? Tanıdık biri mi acaba?"

Fatma sultan hayal kırıklığıyla Ahmet'in yüzüne baktı. Tamamen tepkisizdi hiç üzülmüşe benzemiyordu. Kırgın, öfkeli bir ses tonuyla,
"Henüz belli değil..." diyebildi.

"Salih paşa sayesinde birçok paşa tanıdım belki tanırım diye sormuştum. Yine de tebrik ederim, çok mutlu olun."

Fatma öfkeyle Ahmet'e baktı. Artık üzgün değildi öfkeliydi. Hiçbir şey söylemeden yanından ayrıldı. Ahmet umursamadığı gibi bir de iyi temennide bulunuyordu. Fatma etrafına öfke saçarak dairesine gitti. Bir iki dakika sonra da Hafsa sultan geldi.

KAYBEDEN SULTANLAR: Mahidevran SultanHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin