17.Bölüm: Gönül Macerası

214 7 7
                                    

Gönül Macerası

1 hafta sonra İstanbul;
Fatma sultan içerde tek başına sıkılmıştı. Biraz hava almak için has bahçeye çıktı. Sultan Selim de çardakta bir paşayla sohbet ediyordu. Fatma, has bahçede dolaşırken babasını gördü. Paşanın yanında Fatma'dan üç dört yaş büyük bir delikanlı duruyordu. Fatma merakla onları izlemeye başladı, adı Ahmet olan bu genç ilgisini çekmişti. Hemen babasının yanına gitti. Kendisine koşan kızını farkeden Sultan Selim,
"Fatma'm! Şimdi meşgûlüm, sonra gel." dedi.

"Benim size zararım olmaz hünkârım, izniniz olursa ben şurda beklerim."

Sultan Selim ses çıkarmadı, sonra da paşaya döndü sohbetlerine devam ettiler. Salih paşa yanındaki gençten bahsediyordu.
"Sultanım, bu da savaşın mağdurlarından. Kimsesiz, biçare kalmıştı onu himayem altına aldım. Çok yetenekli, akıllı bir delikanlı, şimdi onu yetiştirmek elimden geleni yapıyorum. Hatta müslüman oldu, adı da Ahmed."

Ahmet Fatma'nın daha da dikkatini çekti. Sultan Selim Ahmed'e bakarak tebessüm etti,
"Maşallah maşallah... Bir gencin müslüman olmasına vesile olmuşsun Salih paşa. Meselemize gelirsek karşılıklı bir kahve içelim öyle başlayalım."

Salih paşa "olur" anlamında başını salladı. Sultan Selim etrafa bakındı, yakınlarda kimseyi göremeyince Fatma'ya döndü.
"Fatma, söyle de buraya üç kahve getirsinler."

Ahmed atıldı "Sultanım" utanmıştı ama söze başlamıştı bir kere.
"Şey... Ben sizin kahveleri çok sevdim."

Sultan Selim tebessüm edip paşaya döndü.
"Hem dinimizi hem de geleneklerimizi öğretmişsin."

Paşa gülerek,
"Sağolun hünkârım." dedi.

Fatma koşarak saraya gitti ve babasının emrini söyledi. Sonra da dışarda, kapının yanlarındaki çalılıkların ardına geçti. Onu göremeyeceklerini bildiği için rahattı, küçük boşluktan Ahmed'i izlemeye koyuldu. Kahveler bitince ayağa kalktılar, yürümeye başladılar. Fatma arkalarından gelip başka bir çalılığa saklandı. Sultan Selim ve Salih paşa devlet işlerine dalmışlardı. Ahmed onları dinliyordu fakat bu işlerden anlamadığı için sıkılmıştı. Fatma babasının farketmeyeceğini bildiği için fısıltıyla Ahmed'e seslendi. Ahmed sesin geldiği yöne baktı.
"Ahmed! Benim adım Fatma. Ben de senin gibi kahve seviyorum. İstersen sana bir daha yapmalarını söylerim."

"Paşanın yanından ayrılamam. Yani olmaz."

"Bir şey olmaz. Biraz gezeceğini söyle müsaade eder."

"Tamam, o vakit paşadan izin alayım."

Fatma heyecanla saray mutfağına koştu. İki kahve daha yapmalarını emretti. Ahmet'le beraber çimlere oturdular. Babasına görünmek istemediği için bahçenin ıssız köşesinde bir yer seçmişti. Fatma ilk defa kahve içecekti, merakla eline aldı fincanı. Bir iki yudum aldı, çok beğenmişti. Heyecanla,
"Tadı çok güzelmiş." dedi. Ahmed'in tuhaf bakışlarını farkedince lafı toparladı. "Daha önce bu kadar güzelini içmemiştim de."

"Evet çok güzel..."

Ahmet kahvesini bitirmek üzereydi, huzursuz bir vaziyette etrafına bakındı.
"Paşa beni merak eder."

"Dur nereye daha sohbetimiz bitmedi." Fatma sonunda kendi yaşına yakın, sohbet edip vakit geçirebileceği birini bulduğu için mutluydu. Hemen bırakmaya da niyeti yoktu. Fakat Ahmet bir an önce paşanın yanına gitmek istiyordu.

"Lakin hünkârımız bizi görürse yanlış anlayabilir, çok kızar. Hatta beni cezalandırır."

Fatma Ahmet'in "biz" demesine istemsiz mutlu oldu.
"Sen de amma korkak çıktın. Merak etme hünkâr babam devlet işleriyle meşgûlken kimseyi görmez."

KAYBEDEN SULTANLAR: Mahidevran SultanHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin