Yeni Şehzade
18 Mayıs 1521;
Süleyman'ın görevlendirdiği paşa burada işleri gayet iyi idare ediyordu. Harem artık sakindi. Hürrem gebe olduğu için sarayda kalmıştı. Artık kavga çıkarmıyordu. Arada bir cariyelerin önünde "şehzadem" diyip karnını severek nispet yapıyordu. Mahidevran sultan neşesini tekrar kaybetmiş, sadece oğluyla ilgileniyordu. Şah sultan ise Hürrem hatuna tepkiliydi. Vaktinin çoğunu Mahidevran'ın yanında geçirip onu teselli etmeye çalışıyordu. Hatice sultan arada bir İbrahim'i düşünüp hüzünleniyor sonra da düşündüğü için rahatsız oluyordu.Ordu varmak istediği yere ulaşıp çadırlarını kurmuştu. Sultan Süleyman otağında, Hatice sultanın mektubuyla bir evladı daha olacağını öğrendi. İbrahim ağa hünkârını tebrik edip dışarı çıktı. Şimdi mektubu inceliyordu. Hatice sultan tarafından gönderildiği için mektup ilgisini çekmişti.
İlerleyen haftalarda savaş devam ederken harem sakinliğini korumaya devam etti. Mahidevran taşlığa gittiğinde Hürrem'i gördü. Hürrem birkaç cariyeyle konuşuyordu. Mahidevran'ı görünce ona bakmadan karnını okşamaya başladı. Sesini de Mahidevran'ın duyacağı kadar yükseltmişti.
"Şehzademin canı gezmek istedi. Biraz dolaşmaya çıkmıştım."Yanındaki cariye alay eder gibi,
"Şehzade olacağı ne malum?" dedi."Biliyor ben şehzade olacak. Ben de sultan olacağım."
Mahidevran sinirle başını başka bir tarafa çevirdi. Hürrem'i umursamamaya çalışarak bir mindere oturdu. Hürrem'in kahkahaları durduk yere canını sıkıyordu. Değil kahkahaları varlığından bile rahatsız olurken burda duramayacağını düşündü. Mustafa'yı bahane ederek ordan ayrıldı. Kendini bahçeye attı. Hava çok güzeldi, temiz hava alınca biraz rahatladı.
Ağustos 1521;
Ordu; Böğürdelen, Zemun ve Salankamen şehirlerini kuşatmış. Şimdi de Belgrad şehri fethedilmişti. Topkapı Sarayı hayırlı haberlerle çalkalanıyordu. Valide sultan bunun şerefine küçük bir ziyafet verdi.Mahidevran sultan mavi bir kaftan giyip taşlığa gitti. Taşlığa girer girmez Hürrem'i gördü. Cariyelerin olduğu sofralardan birine oturmuştu. Büyüyen karnı hemen dikkat çekiyordu. Mahidevran görmezden gelmeye çalışarak valide sultanın sofrasına oturdu. Yaklaşan zaferden dolayı herkes neşeliydi. Sofrada hoş sohbetler dönüyordu. Mahidevran da sohbetlere katılıp eğleniyordu. Fakat arada bir Hürrem hatuna bakmadan edemiyordu. Hürrem'in şişmiş karnı doğumun habercisiydi. Bu da Mahidevran'ı rahatsız ediyordu.
1 ay sonra;
Sultan Süleyman ve ordunun dönme vakti gelmişti. Zaferin şerefine Sarayda senlikler düzenleniyordu. Süleyman saraya gelince ailesiyle görüşüp hasret giderdi.Akşam yemeğini ise Hürrem'le yedi. Mahidevran'ın hevesi kursağında kalmıştı. Kıskançlık, öfke ve hayal kırıklığıyla dairesine döndü. Akşam Hürrem has odadayken Mahidevran valide sultan dairesindeki şenliğe katılmak zorunda kalmıştı. Hafsa sultan Mahidevran'ın canının sıkkın olduğunu anlamıştı. Bu yüzden çok üstlemedi. Mahidevran Mustafa'yı bahane ederek erken vakitte odasına çekildi. Aşkı sağ salim dönmüştü ama buna rağmen Mahidevran'ın gecesi mutsuz geçiyordu.
Sabah İbrahim Ağa valide sultan dairesinden çıkıyordu. Karşıdan gelen Hatice sultanla göz göze geldiler. İbrahim başını egdi, telaşla selam verip oradan ayrıldı. Hatice sultan çok heyecanlanmıştı. Ne yapacağını bilmeden ardından bir süre baktı sonra daireye girdi. O an anlamıştı İbrahim'e aşık olduğunu
Şehzade Mustafa iştahla kahvaltısını ediyordu. Mahidevran dalgın dalgın yemeğiyle oynuyordu. Mustafa;
"Validem bugün babamı görmeye gidelim mi?" diye sordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KAYBEDEN SULTANLAR: Mahidevran Sultan
Ficção Histórica•Kaybeden Sultanlar Serisi I.Kitap• Osmanlının talihsiz hasekisi; batan güneşi, solan çiçeği... Manisa Sarayı onun baharıydı, Topkapı Sarayı ise onun kışı oldu. Manisa Sarayı ona cennet gibiyken, Topkapı Sarayı onun cehennemi oldu. Zamanla aşkını k...