Sultan Süleyman'ın Sarayı
4 gün sonra İstanbul;
Hafsa sultan, valide sultan dairesinde baş köşeye kurulmuştu. Harem ağalarından Sümbül ve başhaznedar Daye hatun ile defterleri kontrol ediyorlardı. Kapı çalındı Hafsa sultanın müsadesiyle içeri bir kalfa girdi.
"Valide sultanım emrettiğiniz gibi evlendirilecek kızlar belirlendi.""Âlâ. Daye hatun bu işlerle senin alâkadar olamanı istiyorum. Bir an evvel hazırlıklar tamamlansın, kızların kiminle nikahlanacağı belirlensin. Zira hünkârımızın haremi bugün yarın burda olur."
"Merak buyurmayın sultanım."
Daha ilk günlerden valide sultanın gözüne girmyei başaran hadım ağa Sümbül söze atıldı
"Ayriyeten bugün diğer harem ağalarıyla buyurduğunuz gibi avrat pazarına gideceğiz. Birbirinden güzel cariyeleri haşmetli hünkârımızın haremine getireceğiz."Valide sultan aklına bir şey gelmiş gibi daye hatuna döndü,
"Sahi daye geçen getirilen cariyeler ne hâlde. İyi terbiye veriyorsunuzdur inşallah.""Elbette sultanım, terbiyelerini de derslerini de eksiksiz alıyorlar."
Hafsa sultan şimdiden ipleri sıkı tutması gerektiğini düşünüp bütün gününü harem işleri ile geçiriyordu. Bu arada saraya sesleri billur gibi hafız hatunlar da çağırılmıştı. Kimi Sultan Süleyman'a ve iktidarına dualar edecek, kimi de merhum padişahın ruhuna dua edecekti.
***
Manisadan gelen saray arabaları neredeyse İstanbul'a yaklaşmış, atlar kırların ortasındaki tozlu yollarda koşturuyorlardı. Arabalardan birindeki küçük şehzade ise heyecanla yemyeşil kırları izliyordu.
Mahidevran Sultan;
"Daha ne kadar yolumuz kaldı acaba? Biz mola vereli ne kadar oldu?"Nedimeler Gülşah ve Feraye'den önce Mustafa annesini cevapladı.
"Çok oldu anne. Saraya yaklaştık mı? Artık hep orda kalacağız değil mi? Babamı da çok özledim""Tabii ki orda kalacağız Mustafa'm. Sen, ben ve hünkâr baban... Orası artık Sultan Süleyman'ın sarayı. İlerde Sultan Mustafa'nın sarayı olacak."
Küçük şehzade şaşkınlıkla sordu.
"Yani benim sarayım mı olacak?"Sorusu ve şaşkın yüz ifadesi arabadakileri gülümsetti. Mahidevran sultanın oğluna karşı sevgisi kabarmıştı. Yanaklarını sıkıp iyice öptü oğlunu.
"Evet oğlum senin, bizim sarayımız olacak..."
***
Manisa'dan gelen arabalar nihayet Topkapı sarayına ulaşmışlardı. Atların kişnemesiyle arabalar durdu. Ağların yardımıyla sultanlar, ihtişamlı sarayın bahçesine indi. Gülfem ve Şah sultan bir arabada, Mahidevran ve cariyeleri bir arabada gelmişlerdi. Bu yüzden birbirlerinden ayrı ayrı yürüdüler.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KAYBEDEN SULTANLAR: Mahidevran Sultan
Ficção Histórica•Kaybeden Sultanlar Serisi I.Kitap• Osmanlının talihsiz hasekisi; batan güneşi, solan çiçeği... Manisa Sarayı onun baharıydı, Topkapı Sarayı ise onun kışı oldu. Manisa Sarayı ona cennet gibiyken, Topkapı Sarayı onun cehennemi oldu. Zamanla aşkını k...