Günler süren uzun bir yolculuktan sonra Topkapı Sarayına gelmişlerdi. Arabadan tek tek inip taşlık kapısından içeri girdiler. Cariyeler ip gibi dizilmişlerdi. Mahidevran geçerken cariyenin biriyle göz göze geldi. Bu cariye, saraya ilk geldiğinde kendisine çelme takıp düşüren cariyeydi. Cariye de Mahidevran'ı tanıdı. Büyük bir pişmanlık içinde onun şehzadenin ardından gidişini izledi.
Hep beraber has odaya gittiler. Ayşe hatun da oradaydı. Kızlar Sultan Selim ve Ayşe hatunun elini öpüp ablalarının dairesine gittler. Kalanlar sedire oturup sohbet etmeye başladı.
Beyhan sultan saray terzisinden yeni gelen kıyafetine bakıyordu. Nedimesine beğenmediği yerleri söyleyip düzelttirmesi için geri gönderdi. Kardeşleri gelince onlarla sarıldı sonra diğer kıyafetlerini gösterdi. Gelinler de geldi. Son hazırlıkları beraber keyifle yaptılar. Mahidevran bu sayede hepsiyle kaynaşmış oldu.
4 gün sonra;
Artık hazırlıklar tamamiyle bitmişti. Düğün birkaç gün öncesinden başlamıştı bile. Bugün ise kına günüydü. Akşam yemeğinden önce Beyhan sultan dairesine hazırlanmaya gitti.Kadınlar haremde erkekler ise has odanın terasında toplanmıştı. Sultan Selim ve Şehzade Süleyman'dan başka yüksek mevkili paşalar da vardı. Damat, Ferhat Paşa çekinerekten yanlarına geldi. Hep beraber yemeğe oturdular.
Paşalar için padişahla aynı sofraya oturmak büyük bir şerefti. Yavuz Sultan Selim son seferdeki hatalarından dolayı sadrazamı Dukakinoğlu Ahmed Paşa'yı azlettirmiş, idam hükmünü vermişti. Fakat hâlâ yeni sadrazamı seçmemişti. İşte paşalar bu yüksek mevki ve sadrazamlık mührü için hünkarın gözüne girmeye çalışıyorlar, özel bir çaba sarfediyorlardı.
O gece Beyhan sultanın kınası oldu. Hatunlar hem eğlendi hem ağladı.
Sonunda herkes dairesine çekildi. Zira bir hayli yorulmuşlardı.Ertesi gün saray halkı erkenden kalktı. Beyhan sultan kardeşleriyle hamama gitmişti. Bu hamam sefası çok iyi gelmiş dünkü yorgunluğunu almıştı.
Ferhat paşa ise sakal tıraşı oluyordu. Çok mutluydu zira koskoca padişah onu damadı olarak seçmişti. Daha tahta geçmeden adından söz ettiren, düşmanı adıyla tir tir titreten Yavuz Sultan Selim'e damat olmuştu nihayetinde...
***
Beyhan ve kardeşleri düğün için hazırlanırken haremde beklenmedik bir misafir vardı. Sultan Selim'in kızı Hafize sultan...
Hafize sultan henüz on iki yaşındaydı. Sultan Selim'in gözde cariyesinden olma kızıydı. Cariye affedilemez bir hata yaptığı için onu kızından ayırıp saraydan göndermişlerdi. Daha sonra evlendirilmesine karar verilmişti. Fakat evlendikten çok kısa bir süre sonra gebe olduğu anlaşılınca eşinden boşatılıp Bursa'ya gönderilmişti. Doğum gerçekleşmiş ve bir erkek çocuğu dünyaya geldi. Sultan Selim uzaklardaki oğluna Üveys adını vermişti...
Cariye başkasıyla nikahlıydı ve doğum saray dışında olmuştu. Bu yüzden Üveys şehzade sayılmadı ama Sultan Selim onunla hep ilgilendi.
Annesinden ayrıldığında yaşı küçük olan Hafize sultan ise daha sonraları annesiyle beraber yaşamak isteyince annesinin ve kardeşi Üveys'in yanına gönderilmişti. Şimdi ise ablasının düğünü için babasının davetiyle payitahta gelmişti.
***
Beyhan sultan açık mavi, işlemeli, gösterişli bir kaftan giydi. Aslında sade tercihler yapardı fakat düğünü için süslenmek istemişti. Başında elmastan bir taç, kaftanıyla aynı renkte bir tül vardı. Şehzade Süleyman da kardeşine kendi emeği bir kolye hediye etti. Nihayet ayrılık vakti gelmişti. Bir kalfa nikahın kıyıldığını haber etti.
Beyhan sultan işlemeli, gösterişli saray arabasına bindi ve düğün alayı başladı. Gözleri yaşlı sultanlar ise Beyhan'ın arkasında dualar edip sofralara gecti. Şenlikler tekrar başladı. Varlıklı yoksul, genç yaşlı, erkek kadın bütün halkın karnı doyuruldu.
***
2 ay sonra;
Mahidevran, dairesinde boy aynasının karşısına geçmiş karnını seyrediyordu. Eleni elinde kumaşlarla yanına geldi. Bu kumaşlarla kendine gebeliğinde giyebileceği, bol kıyafetler diktirecekti. Eleni'yi terziye gitmek için çıkacakken durduru. Eleni'nin elinde üç kumaş vardı. Mahidevran en üstteki pembe renkli kumaşı arkadaşına hediye etti.Onu gönderince biraz hava almak için bahçeye çıktı. Fatma sultan, yeni yürümeye başlayan Şehzade Murat'la oynuyordu. Ablası Şahuban İstanbul'da kaldığı icin tek başına kalmıştı. Mahidevran Fatma sultanı son zamanlarda daha çok sevmeye başlamıştı. Gülümseyerek yanına gitti. Biraz sohbet ettiler. Murad'ın başını okşadı. Gülfem uzakta Fatma ve Murat'ı izliyordu. Mahidevran'ın oğlunun başını okşadığını görünce çok sinirlenip yanlarına gitti. Mahidevran'a kinle bakarak oğlunun elinden tutup gitti. Mahidevran bu öfkeye anlam veremedi.
İceri girince sohbet için Hafsa sultanın dairesine gitti. Hafsa sultan, Hatice sultanla kızlarından ayırmadığı Beyhan sultan hakkında konuşuyordu. Beyhan'a bir mektup gönderip hâlini vaktini soracaktı. Mahidevran da ailesine gebe olduğunu bildirmek onlarla iletişime geçmek istiyordu.
Biraz çekinerekten isteğini dile getirdi. Hafsa sultan şefkatli bir bakışla Mahidevran'ın bu isteğini kabul etti. Fakat Mahidevran hâlâ durgundu. Hafsa sultan nedenini sordu,
"Mahidevran, neyin var? Ailene mektup göndereceğin için mutlu olmalısın ama seni durgun gördüm."Mahidevran önce söylemekte tereddüt etti. Durgunluğunun Sebebi Gülfem'in ona sebepsiz düşmanlığıydı. Aslında onun neden böyle yaptığını da tahmin ediyordu. Zarife ve Menekşe yüzünden... Biraz bekledi sonra bahçede olanları anlattı.
Gülfem de benzer konudan şikayetçiydi. Hafsa sultan ikisini de dinlediği icin olaya el atmaya karar verdi. Bu sarayda kavga istemiyordu ve huzur için elinden geleni yapardı.
Ertesi gün Gülfem ve Mahidevran'ı dairesine çağırdı. İkisine de sırayla söz hakkı verdi.
"Anlatın bakalım nedir sizin derdiniz? Gülfem önce sen başla."Sırasıyla konuştular. Arada küçük bir tartışma çıksa da Hafsa sultanın müdahalesiyle sessizlik sağlandı. Biraz daha konuştuktan sonra bu olayların arkasında cariyelerden Zarife ve Menekşe olduğu ortaya çıktı.
Daye hatun ve Lalezar kalfa fitneci cariyeleri Hafsa sultanın önüne çıkardı. Hafsa sultan cariyelerin kendilerini savunmasına bile izin vermeden azarladı ve zindana attırdı.
Mahidevran fitneci ikiliye karşı bir zafer kazanmıştı. Ama Menekşe ve Zarife akıllanmak yerine Mahidevran'a daha da bilenmişti...
Bölümüm sonuna geldik beğendiyseniz VOTELEMEYİ unutmayın ⭐ 😊
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KAYBEDEN SULTANLAR: Mahidevran Sultan
Ficción histórica•Kaybeden Sultanlar Serisi I.Kitap• Osmanlının talihsiz hasekisi; batan güneşi, solan çiçeği... Manisa Sarayı onun baharıydı, Topkapı Sarayı ise onun kışı oldu. Manisa Sarayı ona cennet gibiyken, Topkapı Sarayı onun cehennemi oldu. Zamanla aşkını k...