46.Bölüm

2.2K 172 6
                                    

Yorumlarınızı bekliyorum :)

"O gitti."dedim Usia'ya gözlerim dolarak. Usia gelip sarılırken derin bir nefes aldı.

"Hemen umutsuzluğa kapılma."

"Umudun var mı desene. Çünkü artık yok." Usia geriye çekilip yatağa otururken ben ise pencereye ilerledim. 

"Ne yapacağım?"dememle Usia gözlerini yere çevirdi. Onun da gözlerinin dolduğunu fark edebiliyordum. Hem Amay'da Klay'la gitmişti ve tehlikedeydi. Torous bu kadar güçlü olmak zorunda mıydı? 

Geçen zaman ve olmadığını söylesem de kalbimde hala olan o umut... 

Odamda yalnız kalıp kendimle baş başa olduğum bu sürede sadece bir an önce Klay'ın geri gelmesini diledim. İkide bir pencereye bakıp etrafı telaşla izlerken böyle elim kolum bağlı durduğum için kendime kızıyordum.

"Ateş." Sesle gözlerimi yumup açarken odama bir göz gezdirmeyi ihmal etmedim. Kafamdan uydurduğuma emindim. Bu ses hep aynıydı.

"Raya!" Usia aniden odama girip beni yerimden zıplattığında nefes nefese kalmıştı.

"Nide aynı rüyayı görüyor sanırım."

"Yine mi uyanmıyor?"

"Uyanmıyor ve rüyasında konuşuyor. Ateş mi öyle bir şey diyor işte."demesiyle ise yutkundum. Bu neyin işaretiydi?

Saçlarıma gelen hafif esintiyi tanırken hemen kafamı çevirip pencereden dışarıya baktım. Torous. Şatoya yaklaşıyordu.

Hızla Usia'nın yanından geçip şatonun girişine koşmaya başladım. Merdivenleri inmeden durmamla ise gözyaşlarımın dökülmesi bir oldu. Şövalyeler oklarını hazırlarken Torous tam karşımdaydı.

"Ona ne oldu?"dedim sadece. Kendimde değil gibiydim. Birkaç ok Torous'a isabet ederken etkilenmiş gözükmüyordu. Sadece gözlerimin içine bakıyordu.

"Dediğim gibi bir şey değişmeyecek."demesiyle kaşlarımı çatıp ona baktım. Ne diyordu bu?

"Ona ne yaptın?"desem de başını iki yana salladı. Sinirim aklımı kullanmaya iterken o işareti hatırladım. Ateş. Bir Lipan sadece yanarak ölebilirdi ve Torous'a büyü işlemese bile ateş büyüsünün gücüyle dayanamayacağını düşünmüştüm. Elimi havaya kaldırıp denemenin zararı olmayacağını düşündüm.

"Dediklerin kadar acıtacağını sanmam."dedi sırıtarak ve ben de daha konuşmasına izin vermeden büyüyü ona yaptım. Yerden yükselen ateşler Torous'u sararken yağan yağmur bile söndürmeye yetmiyordu. Torous gözlerimin önünde yanarken acımıyordum. Şuan ağlasam da tek sebebi Klay'dı. Ona ne yaptığıydı.

Önümde yanarak kül olan adam içimde hiç vicdan yaratmazken etrafta beni izleyenleri umursamadan içeriye girdim. Tam arkamda duran Usia da içeriye girdi.

"Neden söylemedi?"dedi Usia ve durdum. Yanıma yaklaşmasını bekledim.

"Bana yapmam gereken bir şey söyle Usia. Yoksa dayanamayacağım."

"Nide!"dedi Usia ve koşmaya başladı. Onu o haldeyken yalnız bırakmıştık resmen ve şimdi ne haldeydi kim bilir? Ben de hızlı adımlarla Nide'nin odasına girdim ve kapıyı kapattım. Nide uyanmıştı ve Usia'yla birbirimize baktık.

BÜYÜCÜ KIZ (TAMAMLANDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin