30.Bölüm

3.1K 213 13
                                    

YORUMLARINIZI ESİRGEMEYİİİN :))

"Bana annemi anlat."dedim Lebi'ye odasında. Gözlerini devirmiş şekilde yere bakmaya başlayınca neden böyle tuhaf olduğunu düşündüm.

"Ne söylememi istiyorsun?"

"Annemin nasıl bir büyücü olduğunu."

"Raya annen..."Hali iyi değildi sanki. Oturunca ben de ona yaklaştım ve devam etmesi için bekledim.

"Annen son dönemlerinde onu ruhların öldüreceğini söylüyordu."dedi ve ben de merakla ona bakmaya devam ettim. 

"Annem ruhlarla mı..."

"O onun özelliğiydi Raya. Ruhlarla konuşuyordu. Senin birçok özelliğin var ama aslında büyücülerin tek ve kendilerine özgüdür." Lebi'yi dinlerken annemin nasıl hissettiğini düşünmeye başladım. Ruhlarla konuşmak iyi bir şey değildi biliyordum.

"Ruhlarla çocukluğundan beri iletişim kurabiliyordu. Çoğu kez iyi şeyler oluyormuş ama sonradan onu öldüreceklerini söylemişler. Annen ise öleceğini bildiği için babana bir çocuk vermek istedi. Ona bunun ölümcül olacağını söyledim. Senin gücünün ona fazla geleceğini biliyordum. Beni dinlemedi. Hep babanı düşündü durdu."

"Annem öleceğini bile bile beni doğurdu yani." Lebi başını salladı.

"Hem de ruhların onu öldüreceği kesin değildi. Belki de ölmezdi."demesiyle gözlerim doldu. Lebi sanki bu yüzden bana iyi davranmıyor gibi hissettim. Arkadaşını kaybettirdiğim için.

"Kaç kez uyardım."dedi en sonda. Gözlerim dolmuş şekilde odadan çıkarken odama kadar ağlayarak gittim. Annemi ruhlar öldürmeyecekti belki de ama babam için bir çocuk doğurmuştu yine de. Bu sefer öleceğini bile bile...

Yatağa oturup ağlamaya devam ederken annemin ölmesine sebep olmamım verdiği kötü hisle yalnız kaldım. Lebi de bu yüzden suçluyordu işte. Bana annemi anlat dediğimde bile bunu anlatmıştı. Sana neden iyi davranayım gibi.

Annemin bazı özellikleri aldığımı biliyordum. Ama ruhlarla iletişim gücünü istemiyordum. Şimdi ruhların yapabilecekleri beni korkutuyordu. Annemin ilk başta iyi anlaştığı ruhlar sonradan onu öldürecekti ve şimdi de ruhlar bana iyi davranıyordu.

Gözyaşlarımı silip odamdan çıktım. Hava almam gerekliydi diye düşündüm. Aslında yalnız kalmak bile beni endişelendiriyordu. Ben böyle bir yaşama alışmak istemiyordum.

Bahçede gezerken herkesin gözünün bende olması rahatsız etmişti. Biraz kalabalıktan uzaklaşıp bahçenin sonuna doğru giderken aklıma Usia'nın büyükannesi geldi. Sonum git gide ona benziyordu.

Bir taşa oturup düşünmeye devam ederken rüzgârın sesini dinledim. İnsanlardan da uzaklaşmak iyi geliyordu bazen.

Yaşadığım tuhaf olaylar sadece benim başıma geliyor gibiydi. Usia'nın başına gelmiyordu mesela. Kitabın sayfalarının kendi kendine açılması gibi bir olay yaşasaydı nasıl korkacaktı kim bilir? Klay da bilmiyordu hiçbir şey. Ruhlar bir şey yapmaz demişti bir keresinde. Ölüm tehdidi savurduklarını bilmiyordu o da. Açıkçası yaşayan biliyordu. Annem biliyordu. O onların tehditleriyle karşı karşıyayken aklına babama yadigâr bırakayım fikri gelmişti herhalde. Hiçbir şeyden emin değilken. Ölmeyecekken belki de.

Yalnız kalmak beni dinlendiriyordu ama endişe doluydum. Korkmamam gerekti. Yoksa korktuğum asıl şey olacak kafayı yiyecektim.

BÜYÜCÜ KIZ (TAMAMLANDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin