1.Bölüm

17K 510 42
                                    

Bulutların gölgesindeki güneşin çiçeklerin güzelliğini kıskandığı bir gündü. Ortalıkta kimse yoktu.Zaten yalnızlığı hep sevmiştim.Sevmek zorundaydım.Farklı olmamız hep bizi diğerlerinden ayırt ediyordu.Yaşadığımız yerde birkaç ev vardı sadece.O evler de uzaktaydı.Büyü yapıyor olabilmem hep ters karşılanmıştı.İnsanlar bizden uzak yaşıyorlardı.Alışmıştım hiç arkadaşım olmamasına.Artık sorun değildi.

Uzandığım çimenlerden babamın sesiyle irkilip,kalktım.

"Raya, gitmemiz gerek."

Babam  45 yaşlarında ve büyü iksirlerinin nasıl yapıldığını çok iyi bilen bir adamdı.Büyü yapamazdı.O normal bir insandı ama bir büyücüyle yani annemle evlenmesi tanıdığın herkesin onu dışlamasına sebep oldu.Annemin ölümünden sonra da hayata küsmüşcesine beni de alarak herkesten uzaklara  taşındı.

"Nereye gideceğiz?"  yanıma yaklaştı.

"Annenin kabilesinin başından işaret geldi.Belki bu önemli olabilir.Hazırlan Taula'ya gideceğiz."

"Baba ?" dedim ve elimi sıktı."Merak etme birşey olmayacak.Onlar bizi çağırıyorlar."

Ona güvenmek istemiştim.İnsanların bizi kötü karşılamasından hep korkmuştum.Şimdi ise farklı bir yere gidecektik.Bizim için kolay olmayacaktı.

   Annemin kabilesinin ününü hep duymuştum.Oradaki  büyücüler krallığın en bilgin ve en güçlü büyücüleriydi.Hep saklanıyor ve ayrı yerlerde yaşıyorlardı.Gelen bu işaret önemli olmalıydı.Eve geldiğimde üstümü değiştirdim ve çok sevdiğim bir kadın savaşçısı edası veren giysimi giydim.Erkek gibi giyiniyor olmam babamın eseriydi.Anneme benzememi hep istemişti ve bana onun tüm alışkanlıklarını kazandırmaya çalışıyordu.Bende hiç görmediğim annemi böyle tanıyordum.

Babam odamın kapısının arkasından seslendiğinde çoktan hazırlanmış olduğunu farkettim.Hareketlerimi hızlandırdım ve yanıma sadece birkaç eşya aldım.Odamadan çıktığımda ise pencereden babamın atlara fazlaca yük koyduğunu farkettim.Koşarak yanına gittim.

"Bu kadar eşya neden?"

"Tedbirli olmalıyız."

"Ne tedbiri ? Güvende olacağımızı söylemiştin değil mi?"

"Bak Raya (Atlarla uğraşmayı bırakıp yüzüme baktı.)Bu işaret annnenin kabilesinin birbiriyle iletişim kurması için tek şeydi.Kabile böyle şeyleri hep önemsedi.Annen de öyle.Yardımına ihtiyaçları olduğu kesin."

"Yardımıma mı?"

"(tekrar atlara yük yüklemeye başladı)Evet."

"Ne demek bu?"

"Geç kalıyoruz.Hava kararırsa işimiz zorlaşır.Gidelim."

    Soruma cevap vermemesi beni endişelendirmişti.Benim yardımıma kimin ihtiyacı olurdu ki? Bu arada babam çoktan ata binmişti ve arkasından bende ata bindim.

"Yarışa var mısın?"

"Elbette."

Ata binmek konusunda oldukça hızlıydım.Babamın yarış teklifi amacının varacağımız yere daha hızlı gitmemiz için olduğunu düşünmüştüm.Ama olumsuz bir cevap vererek bozuntuya vermedim.

  Birkaç  dakika sonra babam durdu.

"Hey yine yarışı ben kazandım."dedim ve atı durdurmaya çalıştım.

"Bunu bekliyordum zaten ben yaşlı biriyim değil mi?" güldü.

"Hayır birkere yensen öyle demezdin."

İkimizde gülümsedik.Sonra babam atı  yavaşca ileri sürmeye başladı.Ağaçların ortasında kaybolmaya başlayınca arkasından bende ileri gittim.Büyük yaşlı ağaçların arkasından geçerek kocaman bir uçurumu andıran ve ileri baktığımda etrafta ise hiçbir ağacın bulunmadığı bir yere geldim.Babam ilerideydi.Yanına yaklaştığımda uçurumun altında büyük bir yerleşim alanı görüyordum.Evler,pazarlar,insanlar...Ve onlarda uzakta surlarla kaplı kocaman bir şato.

"Gitmek istemiyorum" dedim.Ama babam bana tüm söylenenlere rağmen şımarıklığa devam eden bir çocuk imasıyla bakınca bunu tekrar söylemeyeceğime dair kendime söz verdim.

BÜYÜCÜ KIZ (TAMAMLANDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin