50.Bölüm

2.3K 175 10
                                    


Bu bölümü yazmak için ne kadar sabırsızlandığımı belirtmeliyim :)

SİZE ÖZEL Bİ BÖLÜM BİR OLSUN. SAYFA SAYISI AZ OLSA DA ÇOK UZUN ZAMAN AKILLARDA KALACAĞINA EMİNİM. BEĞENMENİZİ UMUYORDUM :)

Sabah gözlerimi araladım ve dün olan kafa karışıklığımı unutamadan tekrar kapattım. Kız birden bire ortadan kaybolmuştu ve kim olduğuna dair en ufak fikrimiz bile yoktu. Ya kitabımı neden almaya gelmişti? Gerçekte kimdi?

Sırtımı döneceğim sırada arkamda birine çarpmış olmamla kafamı hızla çevirdim. Klay üstü giyinik olmadan uyurken ben de rahat bir nefes alıp kafamı geriye attım. Bir an fazlasıyla korktuğumun farkındaydım. Ne? Yanımda ve üstü giyinik değil mi?

Bu sefer Klay'a doğru dönmek için hareketlendim ve dönmemle onu bana bakarken buldum. Ne ara uyanmıştı bilmiyordum ama yatakta doğrulmuştu bile. Fark edemememe şaşıyordum.

"Yemeğini ye."dedi ve alnımı öpüp yataktan kalktı.

"Bir yere gideceğiz." Yataktaki üstünü giyip aynanın karşısına geçmesini izledim.

"Nereye?"

"Görürsün."deyip odadan çıktı. Anlamsız şekilde masamdaki yemeğe baktım. Önüme alıp yerken ise kızın aklımdan bir türlü çıkmadığını fark ettim. Birden bire yok olması şüphe sebebiydi. Yalanlarına da Lebi'yi eklemiş olması onda iyi bir neden aramamı engelliyordu. Kız Lebi'ye yardım diyor olabilirdi. Bu fikir aklımı oyalarken Klay'ın dedikleri aklıma geldi ve hemen üstümü değiştirdim. Nereye gidecektik bilmiyordum ama keyfim kesinlikle yoktu.

Baş görevli kadının kapıyı vurup hazır olduğumu sormasıyla odadan çıktım. Şatodan da çıkıp bahçeye Klay'ın yanına ilerledim.

Atına binmiş şekilde beni izlerken ben de gözlerimi ondan ayırmadım. Amacı her neyse tam gününü seçmişti diye düşündüm. Aklımı oyalayan o kadar şey vardı ki.

Atıma bindim ve Klay atını sürmeye başladı. Arkamızdan takip eden şövalyelerinin görünmemesi de merakımı ikiye katladı. Atımı ben de sürmeye başladım.

"Bekle!"diye bağırdım Klay benden uzaklaşınca. Neden bu kadar hızlıydı bilmiyordum.

"Uzun yol. Ne kadar hızlı o kadar iyi."dedi bağırarak. Zar zor duyabilmiştim neyse ki.

Klay önden giderek hızlı bir şekilde ilerlememizi sağladı ama ne kadar uzun bir yolsa hava da kararmıştı. Klay atını durdurup indi. Ben de ona yaklaşıp atı durdurdum.

"Burada sabahlayalım."dedi ve attan yükleri indirdi. Atın çalınma ihtimali vardı değil mi?

"Burası Taula'ya giden yol Klay."dedim ve Klay da yakacağı ateşten gözlerini alıp bana çevirdi. Gerçekten o yöne doğru gidiyorduk ama.

"Peki."dedim ve karşısına oturdum. Cevap vermiyordu ama merakım git gide artıyordu. Taula'ya mı gidiyorduk ve gidiyorsak da ne yapacaktık? Orasıyla bir bağımın kalmadığını sanıyordum. Babamdan sonra orası benim için bitmişti. Her ne kadar büyüdüğüm yer olsa da... Önemi kalmamıştı.

Üzerimi örtüp sırtımı ağaca yasladım ve ateşin sıcaklığını hissetmeye çalışarak gözlerimi kapattım. Klay ateşin kenarında otururken ben ise fazla dayanamayacaktım. Gözlerim uykusuzluktan ağrıyor gibiydi.

Sabah kötü bir kokuyla uyandım ve öksürmeye başlarken Klay ise karşımda sırıtıyordu. Ateşi bana doğru söndürmüştü ve neredeyse boğulacak gibiydim.

BÜYÜCÜ KIZ (TAMAMLANDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin