Bölüm 1-YÜZLEŞME-

196 91 38
                                    

Selam, beğenip yorum yaparsanız
sevinirim. Keyifli okumalar.

Instagram: seymadaldalli

Twitter: symdaldalli

.
.

Pim stones- Choas in the jungle

Pim stones- Choas in the jungle

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

...

Kimliğimiz kayıptır. Bir arabada son sürat giden insan öfkesini kusmak ister. Tekerlerler asfaltta acı bir ses bırakırken hafifleyen hiçbir şey olmaz. Zaman sürat olarak karşılar bizi. Zaman kılık değiştirir durur mekânlar boyunca. Hipotezi değiştirirsek, fren patlamış olsa ve artık hız o arabanın sonunu getiren tek etken olsa o zaman da ölüme bu denli hızla sürülür müydü, yoksa durmak mı isterdi yalnızca?

Kimliğimiz kayıp.

Yaşamayı ölümün salladığı beşikte, söylediği ninnilerle öğrendik. Kelimelerimizin sayısına biz karar vermiyoruz. Hislerimiz büyüdüğümüzü düşündüğümüz yerden kanamaya başlıyor. Zaman iyileştirmiyor. Yenilgi var olan tek zafer. O sayfa yığınlarının arasında anlamı aramaya çalışıyoruz. Anlam, bu kelime aradığımız olgu mu? Yoksa aradığımızı sandığımız mı?..

Zamanın sisi olgulara bulaşıyor.

Kimliğimiz kayıptır. Bulmak zorlaşıyor zaman geçtikçe. Dün, bugün, yarın... Hangisiyiz bilinmiyor. Hisler radyoda değişen parçalar gibi her saniye çark değiştiriyor. Durmayı ya da durdurmayı bilmeden kendimize yoldaş olmaya çalışmak anlamını yitirdi çoğu zaman için.

Nefret bununla başladı. İlk cinayet kendi içinde düşünen o adamın kendine hakim olamayan parmaklarına yayıldı. Kan kokusu kapladı etrafı. Ve tüm sesler karanlığa yenildi. İlk hissedilen duygu korku oldu. Ve sevgi duygusunun yanında nefret doğdu. Dehşet zihnini kapladı yavaşça. Bunu saklamak istedi. Hiç olmadığını var saymak, kurbanını hiç nefes almamış saymak istedi... Mümkün değildi. Sesler bir yerden bir yere her zaman taşınırdı. İlk katil tarihe ismini yazdırdı.

"Benimle konuşmayacak mısın?" Kelimeleri bu denli temkinli kullanmamın sebebi buydu. İpleri elimden kaçırmak istemiyordum. Sahip olduğum tek şey için çoktan savaşa hazırlanmıştım. Enkazı görebiliyordum. Yanacak canları hissedebiliyordum...

"Dünya." Başımı yavaşça yerden kaldırdım. İlk zaferini kazandığını düşündü. Ardından gelecek kayıpları göremiyordu. Konuştuğum taktirde yalnızca kendi canımı yakmayacaktı sözcüklerim.

"Konuşmaya değer bir olay yok." Benden duyduğu bu ilk cümleyi sindirmeye çalıştı. Bağ kurmaya çalışıyordu. Benimle bir bağ kurarsa nasıl biriyle konuştuğunu çözebileceğini sanıyordu.

"Neler yapmaktan keyif alırsın?" Sorular bu kadar anlamsızken tanımak için neden onlara ihtiyaç duyulurdu anlayamazdım. Derin bir nefes alıp arkama yaslandım. Gözüm yavaş hareketlerle saate gitti. Vakit daralıyordu.

MELUN Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin