Genç kadın babası ile karşılıklı bir masada oturmuş bazı açıklamalar yapması için sorular soruyordu fakat babası susmayı tercih ediyordu. Sessizliğin damakta bıraktığı o mağrur tat, tekerleğin yerde bıraktığı acı çığlıkla yavaş yavaş kayboldu. Adam onu masada tek başına bırakıp dışarı çıktığında genç kadın yavaşça pencereye yaklaştı. Gözlerini kısarak önünde düzene giren manzarayı izledi. Enes ve Taylan Babası ile konuşmaya başlarken göğsü yavaşça inip kalktı. Kaşları çatıldığında bir an için gözler üzerine döndü. Bir tek babası bakmadı.
Behram, Dünya'nın yanına doğru geldi. "Enes artık bizimle. Amcam ile bir plan yaptık. Yarın baban seninleyken ikisi sizin yanınıza gelecek. Yanında ol ve konu detayları ile ilgili konuşmaya çalış ne bileyim bazı bilgiler için sana ihtiyacım var de... Onu bir şekilde ayarla." Behram'ın önüme bıraktığı kağıtlara ve dosyalara kaydı gözüm.
"Tamam orası kolay ama ya babam, Taylan'a karşı normal bir tepki verirse?" Diye sorduğumda karşıma oturdu.
"Amcamla arasında normal bir durum olmadı ki normal bir tepki olsun." Derin bir nefes aldı. "Sadece konuşma için herkesten uzak bir noktada olmanız gerekiyor. Bunun için de bir yer ayarlayacağım."
Kız yutkunarak cesaretini topladı ve bir adım attı. Şehir merkezinden uzakta, bir dağın tepesinde kurulmuş ahşap kökenli ev; kızın adımlarıyla acı acı bağırdı. Botu ayağına geçirip yanlarına gitmek için nefesini bıraktı ve kapıdan çıktığında gece çöken soğukluk bedenini sarmaladı.
"Korkma sakın ben ve diğerleri de orada olacak. Herhangi bir yanlış durumda müdahale edeceğiz." Behram'ı dinleyip başımı salladım.
"Ortaya çıkarsan babam seni sorgulayacak, yaptığımız plan ne olacak bu durumda?" Diye sorduğumda Behram başını olumsuz anlamda salladı.
"Şu an kötü bir ihtimalde seni kurtarmak zorunda kalmaktan bahsediyoruz ve inan bana, bu durumda plan falan umurunda değil." Önümdeki dosyalara tekrar baktım.
"Kimler de buradaymış." Sesin sahibi Taylan'dı, Atakan'ın tam karşısında duruyordu. Yaşına rağmen dik duran geniş omuzları gecenin sisiyle kapanmıyor aksine daha da ortaya çıkıyordu.
"Şimdi şöyle bir şeyler geldi kulağıma dosyam açılacakmış, benim işim sandığınız gibi bir şey değil. Ben kendi halinde çalışan biriyim. Yani uzun lafın kısası iddialarınızla devlet memurlarını uğraştırmayalım." Kızın bakışları, Taylan sözlerinin yarısındayken babasına kaymıştı. Gördüğü tek şey ise ona dönük olan geniş bir sırttı.
"Babanız kızının sözünü dinler sonuçta, ben çok anlattım ama anlamadı bir de siz konuşursunuz artık baş başa." Taylan kıza bakıp göz kırptı. Bu hareketle kızın kalbi hızlandı. Gözleri biraz kısıldı, nefes alışverişleri düzenden çıktı.
"Babam şüphelenirse?" Diye sordum. Behram başını salladı eline bir kalem alırken, "Öyle bir şey olmayacak. Amcam ileri gidecek merak etme. Senden şüphelenemeyecek." Dediğinde kaşlarım kalktı.
"Ne kadar ileri?" Behram kalemi bırakıp bana baktı.
"Biraz." Gözlerinin içinde uzanan o derin kuyunun sonunda gördüğüm gerçek ile sözcükleri uyuşmadı.
"Taylan ben ne zaman işimle başka bir şeyi birbirine karıştırdım?" Babasının sesi öfke doluydu. Kurduğu cümle ile kız yavaşça sarsıldı ama bunu sert esen rüzgara bağladı. Ona inanıp tutundu, babasının işinin içinde hırpalanmış hayatına rağmen geleceğini dik tutmaya çalışıyordu. Henüz farkında değildi ama onu rüzgar sarsamayacak kadar cılız esiyordu. Gözleri Taylan'ın belinden görünen silaha kaydı yavaşça.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MELUN
General FictionKAYIP KİMLİKLER VE SÖYLENEN YALANLAR... "Seni daha iyi koruyabilmek için." Ve kurt kızı yedi. Kocaman ağzının kenarında yalan bir tebessümle gizledi çoğu şeyi. Kan hariç. VAR OLMAYAN BİR ÇIKIŞ İÇİNDE SIKIŞMIŞKEN... "Şunu söylemeyi kes! Ben sana ihan...