Bölüm 16- Ölü Çiçekler-

0 0 0
                                    

Bir masalın en yeşil yerine düşen gölge, yavaş yavaş büyüyerek karanlığa çeviren bir pençe gibiydim.

Kalmak ve gitmeyi aynı anda barındırıyordum bedenimde. Zihnim iyi ve kötüydü. Araftı.

Bir cümle vardı.

Gerçek, esrarengizdir, kaypaktır ve her zaman yeniden kuşatılmak ister.

Gerçek ulaşmak için kendimden vazgeçtiğim, her defasında dağılmış bir kimlikle savaş meydanında karşı tarafı beklediğim o alanda yayılmıştı. Elimde tuttuğum savaş baltalarının rengi kan rengiydi. Ve o rengin kokusu bana aitti. Gerçek, o meydanda kaybolan ruhumun ince sesiydi.

Ait değildim.

En çok kendime yabancıydı hareketlerim.

Galip olmak değildi amacım. Yenilgi istemedim. Kuşandığım silahları zor taşıyan bileğim bırakmaya hazırdı. Onlar savaş istedi.

"Ali Kaptan şu an hedeflerinde. Onlardan önce ulaşmamız lazım." Dedi Enes alnını kaşıyarak. Beril Enes'e bakıp bir süre inceledi.

Behram başını salladı. "Evet bugün Ali Kaptan'ı alıp misafir edeceğiz"

"Nasıl alacağız?" Diye sordu biri. Bakışlarım ona kaydı. Bizi nasıl yavaş yavaş bu hale getirdilerse yavaş yavaş ellerinden her şey gidene kadar devam edecektik. Kaybedecek bir şeyleri kalamayana dek, yalanlarla, onlar ne yaptıysa şimdi aynısını biz yapacaktık.

"Bir planım var." Dediğimde gözler bana döndü.

***

Arabada ben Enes, Beril ve Ali Kaptan vardı. Arabayı da adının Sinan olduğunu öğrendiğim bir çocuk kullanıyordu. Behram başka bir konumda ve araçla takip mesafemizdeydi.

Enes elini uzatıp Beril'i gösterdi. "Siz ikizsiniz yani?" Beril gözlerini devirdi.

"Yüksek zeka belirtin beni oldukça etkiledi." Diye mırıldandı alayla. Beril'i sanki yıllardır tanımıyordum gibi hissettim. Kardeşim olmasına rağmen benim gördüğüm ve hissettiğimin çok ötesinde bir insandı. Gizlediği yüzünün altında çok fazla şey vardı. Ve ilk kez onu tanıyor olmak kalbimi kırmıştı.

"Evet kardeş olduğunuza ikna oldum." Dedi Enes burnunu çekip. "İkiniz de cidden çekilmiyorsunuz."

"Bak sen, karşımıza gelip ben de sizinle geleyim derken öyle gözükmüyordu." Diye mırıldandı Beril.

"İki saniye içinde ölmeyin diye, iyilik de yaramıyor." Diye homurdandı Enes.

Ali Kaptan bağlı ağzını oynatınca uzanıp ağzından bezi çektim.

"Kusura bakma unuttuk bunu." Dediğimde ellerini işaret etti.

"Yok abi o kadar değil az dayan önce anlaşma yapacağız." Dedi Enes ciddi bir tavırla.

"Ne anlaşması?" Diye sordu Ali Kaptan.

"Senin orada olmak istemediğini ve tehdit ile yanlarında olduğunu biliyoruz. Bize yardım et biz de sana edelim." Diye araya girdi Beril. Enes gözlerini Beril'den çekmeden konuşmasının bitmesini bekledi.

"Ama siz onların kızısınız." Diye bana dönünce Beril elini kaldırıp yana doğru eğildi.

"Yani?" Diye sordu.

"Neden benimle anlaşmak istiyorsunuz?" Beril Ali Kaptan'a bakıp nefesini verdi.

"Ben Kinyas." Dedi elini havaya kaldırıp. "Bu da kardeşim Kayra." Dudakları yavaşça kıvrılınca ona eşlik ettim. Bu kitabı okuduğumda farklı hissettmiştim ve aynı kitabı Beril'in okuduğunu bilmiyordum. Bana bakıp yavaşça göz kırptı.

MELUN Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin