Hikayemi okuyanların sayısının arttığını görünce çok mutlu oldum. İlerleyen bölümlerde yorum yapan okuyuculardan 3 kişiyi hikaye karakterim yapmayı düşünüyorum. Takipte kalın ;)
Etrafım tamamen karanlık. Pek rahatsız bir durumdayım ve gözlerim hiçbirşeyi göremiyor. Acayip korkuyorum. Arada bir tenime değen kumaşlar içimi ürpertiyor. Sırtımı yaslamış dizlerimi kendime doğru çekip kollarımla kavrayıp dar bir yerde oturuyorum. Evet , doğru tahmin ettiniz. Şu an giysi dolabımın içindeyim. Çünkü yatağımda gayet sakin otururken başımı sağa çevirip gördüğüm o küçük karanlık yaratıktan kaçmak istedim. Tek çare olarak da başımı tam zıttı yöne yani sola çevirip farkettiğim krem ve pembe altın renklerinde benim için özel olarak babamın yaptırdığı Sinderella'nın balkabağı arabası şeklinde olan işlemeli dolabımın içine saklandım. Sanırım yaptığım en saçma şey sadece gözümü kapatıp karanlıkta kalınca görebildiğim yaratıktan kaçmak için, gözümü açsamda karanlıkta kalacağım bir yere saklanmak oldu. Tabi benim bu yaşıma kadar öğrendiğim şey saklanmak için saydam olmayan birşeyin arkasını tercih etmek idi. Sonuçta çocukken saklambaç oynarken bile bunu öğrenmiyor muyuz? Ahhh bu alışkanlıklarımdan nasıl vazgeçecem. Vazgeçmeyeyim desem, bu garip yaratıklar peşimi bırakmıyorlar. Napıcağımı bilemiyorum , kalbim çok hızlı çarpıyor.
Tam o sırada Asil karşımda belirdi. Artık gelmeyeceğini düşünerek giyindiğim için üstümde eşofmanım vardı ve başım da açıktı. Biran ne yapacağımı bilemedim, utandım. "Beni özledin mi ?" dedi hafif sırıtarak. Hiç beklemiyordum onu görmeyi. "Aslında sana yardım etmeyecektim. Sonuçta benim yardımımı anlamsız buluyordun ama dayanamadım. Şu haline bak kalbin nasıl çarpıyor? Merak etme! Seni bu durumdan kurtarıcam."dedi. Resmen halimle dalga geçiyor adama bak ya. Ben canımın derdindeyim, töbee töbee.... "Bu seferki 'kurtarma' diye nitelendirdiğin şey nasıl olcak?" dedim alaycı bir tavırla. "Sana beni düşündürerek!" dedi kısaca. "O nasıl bir kurtarma ya? Dışarda yaratık volta atıyor sen oyun peşindesin."dedim. "Şimdi ne olursa olsun beni düşüneceksin tamam mı? O yaratıkların gözü görmez. Sadece karanlık hislerini ve korkularını görebilirler. İşte bu sebepten beni düşünmelisin. Kesinlikle onları düşünme, yoksa daha çok yaklaşırlar." dedi. Kolaysa gel de sen düşünme Asil efendi , diye geçirdim içimden. Canım burnumda zaten. "Tamam Aselsu sakin ol, sakin ol. Onlar yok, onlar yok. Sen çok mutlusun, korkacak bişey yok. Korkarsan ne olacakki zaten? Altıüstü seni yakalayıp o korkunç adama götürecekler. Korkacak birşey yok sakin ol." diyerek yalandan gülümsüyordum. Hiçbiri inandırıcı değildi. Asil bana bakıp " Beni düşünmeni istedim. Onu değil!" dedi. "Yapamıyorum tamam mı? kolay mı zannediyorsun? Ömrümün her anında biri tarafından aranıp takip edilmiyorum tamam mı?"dedim iyice sinirlenmiştim. Ben gerildikçe Asil telaşlanmaya başladı. Bir taraftan sağa bakıp yaratığın yakın olup olmadığını farketmeye çalışıyor bir taraftan bana bakıyordu. Bana "Aselsu beni düşün, hemen beni düşün, yalnız beni düşün tamam mı? Kurtulmak istiyorsan eğer bunu yapmalısın" dedi telaşla. Ben korktukça o da korkuyordu farkediyordum. Bir anda Asil koluna baktı ve " Işık söndü , çok yaklaşmış olmalı" diyerek başını bana çevirerek "Aselsu rica ediyorum daha fazla korkutmak istemiyorum ama Lütfen sadece beni düşünür müsün artık!" dedi. Mümkün değildi ona konsantre olamıyordum. Konuşarak halledemeyeceğini farkedince ağzımı eliyle kapadı ve başını bana doğru yaklaştırmaya başladı. Alnını alnıma değdirdi. Gözlerini gözlerime dikti, bir eliyle de kolumu kavramıştı. Nefes almıyordum sanki. Gözlerim büsbüyük olmuştu. Geri gitmeye çalışıyordum ama sırtım dolabın duvarına değdiği için mümkün değildi. Resmen kal geldi derler yaa. Öyle oldum işte. Ne kadar öyle kaldık bilmiyorum ama bu sakinliği bozan şey benim tekmem oldu.Acıklı bir ahhh yanında yüzünde acı dolu bir gülümseme beliren Asil'e "Naptığını zannediyorsun sen? Ne hakla bana dokunursun yaa?....." diye saydırmaya başladım. O ise tüm dediklerimi pişkin pişkin gülümseyerek dinliyor. bir eliyle de karnını tutuyordu. Derin derin nefes aldım. Söyledim söyledim ama içim soğumadı sanki. "Yani sırf seni düşünmedim diye kendini gözüme mi sokuyorsun?....." diye devam edip durdum. Asil " itiraf et hoşlandın dimi? Hadi doğruyu söyle" diyerek beni daha da kızdırıyordu. "Bak hala devam ediyorsun. 1 tekme yetmedi galiba" dedim. Asil ise gülümsüyordu. Sonra kolundaki siyah bilekliğe baktı. Üstünde önceden farketmediğim yanıp sönen beyaz bir ışık vardı. "Sonunda gitti." diyerek mırıldandı. Sonra bana dönerek "Harikasın Aselsu! Sadece beni düşünmeyi başardın ve Küçükar gitti." dedi iki kolunu açık büyük bir gülümsemeyle." NN-NN-NNasıl yani gitti mi?"dedim. "Evet. Sen bana kızarken, benden başka hiçbirşeyi düşünmediğin için Küçükar senin korkunu göremedi ve bizi bulamadı. Yani o yaptığımı bilerek yaptım. Kızacağını ve bana tamamen yöneleceğini biliyordum. Eğer seni uyardığımda beni dinleyip direk beni düşünseydin böyle birşey yapmak zorunda kalmayacaktım. Yani beni buna aslında sen zorladın Aselsu." dedi. "Ben mi? Senden başka bişey düşünsem olmuyor mu? Niye seni düşünmek zorundayım? Ayrıca sen de dünden mi razısın nedir? Bİr de o yaratığın adı Küçükar mı?" dedim sinirim hala geçmemişti. Gülümsedi, ". Aslında başka güzel şeyler düşünsende olurdu."dedi gözleriyle sağ üst köşeye bakıp. Sonra devam etti; " Yeterki korku veya kötülük, karanlık olmasın. Ama bir dolabın içindeyiz . Sadece sen ve ben varız. Şimdi karşında duruyorum, ben sana bakarken senin beynin neden başka biryerde olsun ki. Kendini benim yerime koy, çok sıkıcı bi durum değil mi! Bu arada evet onların adı Küçükarlar, Karandamın adamları." dedi. Bian haklı olduğunu düşündüm. Ama sonra" Ayrıca beni düşünmek çok da kötü olmasa gerek. Yakışıklıyım, seni koruyorum, senin ani atarlarına katlanıyorum. Daha ne olsun.!"dedi." Bu özgüvenin nerden geliyor acaba, Allah'ım Yarabbim.."dedim mırıldanarak. "Peki o bilekliğindeki beyaz ışık ne?"dedim. "Bu mu ?"diyerek ışığı gösterdi. "Bu karanlık olduğunda sönerek bizi karanlıktan haberdar eder."dedi. "O ne kadar saçma bişey ya.. Benim bildiğim bir uyarı olduğunda ışık yanar, bunda ise ışık mı sönüyor? Kim düşündü acaba bu parlak fikri." dedim alaycı bir halde. Bu sözüm Asil'in hoşuna gitmemişti."Karanlığın olduğu yerde aydınlık olmaz, o sebepten ışık da söner. Sen çok film izliyorsun herhalde. Gerçek hayat pek filmlerdeki gibi olmuyor. "dedi bana bozuk bir şekilde.
Tam dolabın kapağını açıp inecektım ki, birden kapak biri tarafından dışarıdan açıldı. Oturduğum yerde korkudan zıpladım, hala nasıl yaptığımı bilmiyorum :) Kapağı açan kişi annemdi. Ama ödümü koparmıştı. Annemle birkaç saniye gözgöze bakakaldık. Annem gayet şaşkın " Aselsu !? İki saatir sana sesleniyorum duymuyor musun? Dolabın içinde ne arıyorsun kızım?" dedi gözleri büyük büyük. "Hiiiçççç..."dedim. Yalan söylemeyi de hiç beceremem. Doğal olarak annem anladı. Elimden tuttu dolaptan inmeme yardım etti. Yatağıma oturdu , benide yanına oturttu. "Kızım bak, hiç iyi olmadığını farkedebiliyorum. Bizim görmediğimiz korktuğun birşeyler mi var? Cin filan mı musallat oldu evladım sana, hocaya filan gidelim?" dedi gayet endişeli. Ben de "Yani birşeyler görüyorum ama ne olduğunu tam bilemiyorum. Yani bugün yaşadığım stresten olabileceğini yarın geçeceğini düşünüyorum. "dedim. Söyledim artık, söyledim yoksa içimde tuta tuta patlayacaktım. Ama pek de iyi olmadı. Annem aşırı telaş yaptı. Ayetelkürsi, felak, nas okumaya başladı. Yarın da güvenilir iyi bir hocaya gideceğimizi söyledi. Abdestsiz dolanmamamı, sürekli dua okumamı söyledi. Bende bu bahaneyle aileme belli etmeden başım örteyim o zaman deyip başıma bir tülbent, altıma da etek aldım. Böylece Asil beni her gördüğünde başım açık olduğu için suçlu hissetmeyecektim. Sonra elimden tutup beni mutfağa yemek yemeye götürdü. Yemekte sürekli beni inceliyordu annem. Yemeği de yedikten sonra bulaşıklar için anneme yardım ettim. Yatsıyı babamın imamlığıyla kılıp odama geçtim. Çok geçmeden annem ardımdan gelip sürekli Ayetelkürsü okuyan cihazı odama bıraktı. Tabi tüm bunlar olurken Asil de yanımdaydı. Kafamı dağıtmak istiyordum. Uyumak iyi gelebilrdi. Asil " Eğer uyuyacaksan ,uyumadan evvel 'geri dur' fısılda. Işığı sakın kapama, ışık açık uyu. Böyle yaparsan sen uyuyana kadar sana ulaşamazlar. Uyuduğunda seni Rüya Alemi'ne alıcam. Rüyanda görüşürüz" diyerek bana göz kırptı. "Anladım, Demek sonunda sabahtan beri bahsettiğin o rüyayı görücem. Tamam, görüşürüz."dedim el sallayıp gülümseyerek ve merak ederek.
'Geri dur' diye fısıldadım ellerimi de tarif ettiği gibi yaptım. Asil veya herhangi biri görünmüyordu. Işığın üstüne 'Işığı kapamayın' yazan bir post-it yapıştırdım. Ayet okunduğu için de başımı açmayıp örtülü bir şekilde yatağa girdim. Çok fazla korkmaktan ve koşturmaktan o kadar yorulmuşum ki hemen uyuyuverdim. Ve Sonunda Rüya Alemi'ndeyim......
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GÖZLERİM TAMAMEN KAPALI
FantasyEğer gözlerinizi kapadığınızda en çok korktuğunuz ve en çok sevdiğiniz şeyi görecek olsanız hemen gözlerinizi açar mısınız yoksa kapamaya devam mı edersiniz ? Aselsu üniversiteyi kazanmanın heyecanını yaşarken hayatı eğlence merkezindeki bir olaydan...