Asil'i takip ediyordum sessizce. Nereye gittiğimize dair bir fikrim yoktu. Bu yemyeşil ormanı geçtikten sonra karlı bir ormana vardık. Birdenbire kar yağmaya başladı ve her yer zaten karlıydı. Burada ilerlerken Asil durup benim yanına gelmemi bekledi.
Yanına geldiğimde bana dönerek ;
"Bak şu rüya aleminde geldiğimiz yerin ötesini görüyor musun?" diye sordu."Evet görüyorum. Bu bembeyaz görüntünün ardında siyah, perde gibi karartı var ileride. Bir uçurum mu var orda?" dedim şaşkınlıkla.
"Evet uçurum var. Rüya aleminde herşey güzel, mutluluk verici değildir. Kabuslar da vardır. Orası kabuslarla olan sınırımızdır. Kabusta görülen şeylerden çıkmazda hissedildiginde rüya sahibi rüyasında o uçurumdan atlar. Uçurumdan atlamayı başarabilirse o kabustan uyanır. Hani şu meşhur sonsuz bir boşluğa düşme rüyaları. Bu bunalım halidir. "
"Peki o sınırı geçmenin bir bedeli var mı?"
"Karamsarlığa kapılmak en büyük bedel sanırım. Bütün günün mahvolur. Dinlenmeden uyanırsın, sürekli huzursuzluk hissedersin. Üstelik tekrar görmekten korktuğu için uyumayi da istemezsin. Uyandığında kendini gerçekten yerde bulan da çoktur. Yeterince ağır bir bedel değil mi?"
"1 gününe mal oluyor yani. Ağır tabi. Ama neden kullanır ki insan orayı?"
"Dedim ya çıkmazda kalanlar kabustan uyanmak için kullanır. İyi rüya gören zaten uyandığına pişman olur :) "
"Doğru diyorsun. Yani..... Ya kabusta ya da iyi rüyada uyanabilirim. Ya birgün uyudugumda kabusa kalkarsam napacam?" dedim. Acayip korkmuştum.
Böbürlenerek "Seni bu rüyalara ben alıyorum canım . O yüzden endişelenmene gerek yok. Çok büyük ümitsizliğe kapılmadigin sürece seni bu tarafa alabilirim."
"Ayhh Asil, orada gözlerimi açmama izin verme, buraya al. Orası çok korkunç görünüyor. Uçurum, kara orman, sis, karanlık... Gerçekten çok korktum yaaa.. "
"Aselsu bundan daha önemli bir sorunumuz var. Sen korktukça farkında değildin ama, kabus kısmı gitgide yaklaşıyordu. Daha da korkutmayayım diye bahsetmedim ancak artık bilekliği kullanmayı öğrendiğin için söyleyeyim dedim. Başarabiliyorsun, bu kadar korkmana gerek yok, bana güven."
"Buraya bunun için mi geldik yani. Daha ilk günüm neden bana böyle birşeyi anlatıyorsun ki iyice gerildim."
"Çünkü kardeşini gördüğünde kabus kısmı çok fazla yaklaştı, ben bile bir an korktum. Ciddiye alman lazım çalışmayı iyice. Bana güveniyorsun değil mi Aselsu? " evet demem için yalvarircasina bana bakıyordu.
"Aaa hiç farkında değilim. Ama o zaman beni sen kendime getirmiştin. Yine birlikte başa çıkabiliriz öyle değil mi?"
"Evet yapabiliriz." dedi.
"Sana güveniyorum." dedim. Asil'in gözlerinin içi gülüyordu. Noluyordu Asil'e böyle? Çok duygusal biri olup çıkmıştı.
Sonra bu karanlığa paralel bir şekilde karlı ormanda biraz daha yürüdük. Yürürken Asil;
"Bu arada beni oluşturan kızın kapısı da burdaki ağaçlardan birinde." dedi bana dönerek.
"Aa öyle mi? Oluştuktan sonra hiç yanına gittin mi?"
"Oo hem de pek çok kez. Oluşum olduğum için çağrıldığımda gitmeliyim."
"Hmm hadi ya. Ee çağırıyor seni napiyorsunuz peki?"
Utanmıştı, onda pek görmediğim bir duyguydu açıkçası. Sonra işaret parmağıyla burnunu kaşıyıp hafif sırıtarak "Boşver"dedi. Bana da bakmıyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GÖZLERİM TAMAMEN KAPALI
FantasyEğer gözlerinizi kapadığınızda en çok korktuğunuz ve en çok sevdiğiniz şeyi görecek olsanız hemen gözlerinizi açar mısınız yoksa kapamaya devam mı edersiniz ? Aselsu üniversiteyi kazanmanın heyecanını yaşarken hayatı eğlence merkezindeki bir olaydan...