Taner

105 5 2
                                    

Derin Pelin'in yanında Pelin farketmesede ona teselli vermeye çalışıyordu. Ben de Pelin'e yaklaşıp sarıldım.

"Ani çıkışlarım oluyor kusura bakma. Neden böyle olduğunu bilmiyorum.Hoşlanmış olabilirsin tabi ama  o sorunları olan biri."dedim.

"Sen de sorunlusun.Zaten o yüzden bütün bunlar başına gelmedi mi? Seninle de görüşmeyeyim o zaman, ha Aselsu? "dedi kızgın bir şekilde.

"Doğru ben de öyleyim. İyi ama sende dibine düştün çocuğun. Zaten dili kılıç gibi dan dan söylüyor.Bak sen utandın sonunda. " deyip başımı eğdim.

"Tamam tamam Aselsu ." deyip konuyu kapattı. Bir kızın verebileceği en tehlikeli cevaplardan biriydi. Bu konu önüme mutlaka geri gelecek demektir . SAnırım utanma kısmına hiç girmemeliydim.

Çantalarımızı alıp ordan çıkmak için kapıya yöneldik. Tam kapının önünde birden karşımıza sınıf arkadaşımız Taner çıktı. Gayet tarz giyinmiş. ÜStünde beyaz tişört ve kot olmasına rağmen havalı duruyordu. Gözünde güneş gözlüğü vardı. Kızıl , çilli, yeşil gözlü, uzun boylu biriydi. Okulun müzik grubunda solistti. Havalı biri yani ;) . Tüm bunların yanında Pelin gerçekten onun zaafıydı. Pelin'i ortaokuldan beri seviyordu. Onu gördüğünde eli ayağı birbirine dolanıyor, şapşalllıklar yapıyordu. Hatta liseler arası yarışmada söylediği şarkıyı bile ona ithaf etmişti. Üstelik bunları yaparken kimseyi de umursamıyordu, utandım, rezil oldum diye düşünmüyordu.

Bizi yani Pelin'i görünce gözlüklerini çıkardı, gözleri parlıyordu. Kollarını iki yana açtı ve konuştu.

"OOoooo kızlar. Nasılsınız? Sizi görmeyi hiç beklemiyordum. Yoksa kalkıyor muydunuz?"

"Evet kalktık Taner." dedi Pelin tavırlı.Çünkü  Pelin Taner'in gösterdiği ilgiden sıkılıyordu.Sürekli sırasında, çantasında notlar mektuplar çiçekler alıyordu. Her köşe başından karşımıza çıkıyordu. Anlaşılan Taner yanlış bir teknik uyguluyordu :) Genelde kızlar onun peşinden koştuğu için sanırım bir kızın peşinden koşmak nasıl birşey pek bilmiyordu. Ya da Pelin'e o havalı bakışları ve konuşması işlemiyordu.

"Aaaa tüh yaa. Eee bir çay içseydik. Herkes üniversite kazandı, bi yerlere gitti. Hem bir daha görüşemeyeceğiz."dedi. Pelin'le konuşmaya başladıkça o havalı çocuğun yerinde yeller esiyordu:)

Böyle söyleyince acıdım çocuğa yaa. Kaç yıldır kızın peşinde perişan oldu. Gerçi kendisi şikayet etmiyor ama olsun. Dediği gibi bir daha görüşemeyecekler sonuçta.

"Olur."dedim gülümseyerek. Pelin bir hışımla bana döndü. Neden kabul ettiğimi anlamaya çalışıyordu. Bir daha görmeyeceksiniz zaten ne olur bi defa çay içseniz diyerek ikna ettim. Taner çocuklar gibi sevinmişti. Kalktığımız masaya geri oturduk. 

"Eee eğer çay içtiyseniz isterseniz başka birşey ısmarlayayım?" dedi Taner.

"Ben bi çay içerim." dedim.

"Ben maden suyu alayım . Bu durumu hazmetmem için gerekecek anlaşılan." dedi Pelin mırıldanıp bana bakarak. 

Taner Pelin'in bu kadar açıktan rahatsız olduğunu belli etmesine rağmen nasıl sırıtarak hayatına devam ediyor şaşırtıcı doğrusu. Yani öyle bir yüz ifadesi varki sanki Pelin ona iltifat etmiş. Neyse siparişleri verdik. Sohbete başladık.

"Görüşmeyeli nasılsınız? Üniversiteyi naptınız? " diye sordu Taner. Hangi konuyu açsarsam uzun süre onları burada tutabilirim düşüncesi açık net okunuyordu.

"İyiyiz. Ben İstanbul Üniversitesi Türk dili ve edebiyatı bölümünü kazandım. Pelin de Mimar Sinan Üniversitesi tiyatro bölümünü kazandı. "dedim. Pelin hangi bölüme girdiğini Taner'in öğrenmesinden hiç hoşnut olmamıştı. Bugün hep Pelin'i kızdıracak , üzecek şeyler yapıyordum.

GÖZLERİM TAMAMEN KAPALIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin