Asil'in sorusunu duyunca Derin bir an duraksadı. Yüzünü indirip masaya baktı bir süre. Sonra aniden başını kaldırarak bana baktı ve tatlı bir şekilde gülümsedi. Ardından Asil'e dönüp "Ne yaptın da kıza seni istemiyor be!" diyerek ensesine vurdu.Ağzım ve gözlerim koskocaman açılmış bir şekilde donakaldım. Hiç beklemiyordum böyle bir tepki :D Asil neye uğradığını şaşırdı. Bütün karizması yerlerdeydi. Asil'in bu haline gülmeye başladı Derin. Asil de eliyle ensesini ovuştururken hafif şapşal hafif kızgınbir ifadeyle Derin'e çıkıştı."Ne vuruyosun yaaa. Hem ne yapacam ona be! Ben onu korumaktan başka bişey yapmadım. Kendisi rahatsız oluyormuş.Hemen de beni suçla sen. Napmışım sor ona, bişi varsa söylesin karşında duruyor işte.Alla alla! "
Derin bana dönüp " Kız doğruyu söyle bu seni rahatsız edecek bişey mi yaptı? Gerçeği söyle bana hadi hadi.." dedi göz kırparak. Şok içindeydim noluyor yahuu.. "Ne alakası var canım. Yok bişi yapmadı. Ben sadece erkek olduğu için onu gördüğümde rahat hissetmiyorum. Ondan dolayı sen olsan daha iyi olur gibi ... Böyle bir tuhaf yanii ondan dolayı ben şey etmiştim..." deyiverdim telaşla.
Asil " Hah gördün mü işte.Bir suçum yok." dedi beni Derin'e göstererek "Bana bir özür borçlusun Derin hanım?" diye ekledi. Derin de gülerek " Tamam tamam haklısın haksızlık ettim özür dilerim." dedi. Asil " İyi peki kabul ettim özrünü"dedi bi müddet düşündükten sonra .
"Eee kararını hala söylemedin." dedim. Gözlerime bakarak "Tamam olur, kabul ediyorum." dedi. Çok sevinmiştim. Asil de aşırı sevincimden pek haz almasa da gülümsüyordu. "Sen de benden kurtulmaya pek meraklıymışsın. O kadar yardım ettim insafsız" dedi, biraz bozulmuştu. Ben duraksayarak " Herşey için teşekkür ederim. Ama artık seni görmeyecek miyim ki?" diye sordum. Asil " Ne oldu, yoksa benden ayrılacağın için korktun mu?" dedi yine o tuhaf havalı edalarıyla.
Yine başladı. Herşeyden bişi ima ediyormuşum gbi davranmasından hoşlanmıyorum. Böyle durumlarda hiç görmesem daha mı iyi olur ki diye düşünmekten kendimi alamıyorum açıkçası. "Ne alakası var yaa.. Sadece bu alemde en iyi seni tanıyorum. Savunmasız hissettim kendimi biran. Gideceksen bile en azından bir süre gitme, alışana kadar." dedim. Sanırım yine bozdum onu. Pek hoşuna gitmedi bu sözlerim. Neyse diyerek geçiştirdi ve Derin'e dönüp durumumu biraz anlattı. Kimlerden koruyacağını falan. Bu sürede bana hiç bakmadı. Trip atıyor gibiydi. Ayy napayım yaa yalvaracak halim yok ya elin oğluna.
İyice dinledikten sonra Derin bana dönerek "Çok işimiz var desene"dedi. Üstündeki önlüğü çıkardı. "Hadi kalkın rüya pazarına gidiyoruz, Bu yeni görev için bişeyler almalıyız üstümüze başımıza" dedi. Şaşkın bir şekilde "Rüya pazarı mı?Öyle bişey mi var ?" diye sordum. "Tabiki de var. Rüya aleminde istediğin herşeyi orada bulabilirsin. Hem orda harika bir terzi var. Senin hayaline göre elbise dikiyor. Eminim çok beğeneceksin. Senin hayalini ölçüp dikeceği elbisenin nasıl olacağını çok merak ediyorum." dedi gayet heyecanlı bir halde.
Asil ise "Ahh bu kadınlar neden her işe önce alışveriş kısmından başlar anlamıyorum" dedi elini alnına çarparak. Asil'in canı sıkkın bir halde hepimiz evden çıktık. Üçümüz birden geldiğimiz yoldan farklı bir yolda yürüyorduk busefer. Bu yol arnavut kaldırımı şeklindeydi. Orman giderek azalıyor şehir havasında bir yer yavaş yavaş açığa çıkıyordu. Oldukça kalabalıktı. Eski modern genç yaşlı her tarz insan ve dükkan vardı. İnanın çarşıda hem alan hem satan uzaylılar bile vardı. O derece diyim size yani :)Hem enine hem boyuna geniş bir çarşı vardı karşımızda. Kısmen standlar kısmen dükkanlar sıra sıra diziliydi. Uzaktan kendi Aydınlığımı görebiliyordum. Burdaki havayı çok sevmiştim. Çok ilginç bir uyum vardı.
Derin elimden tutup "Herşeyden önce Rüter'i ziyaret etmeliyiz. Sana ne dikecek çok merak ediyorum"diyerek heyecanla koşmaya başladı. Bir yandan da"Hadisene Asil!"diye bağırıyordu. Sihirli bir dünyaya düşmüş gibiydim. Oyuncaklar, yiyecekler, giyecekler, taşlar, araçlar ne ararsanız vardı bu çarşıda. Her geçtiğimiz yerde şaşırıyordum. Sonra Balçıktan yapılma dükkanların olduğu bir yere geldik. 3 katlı, ihtişamlı, yuvarlak hatlara sahip, dikkat çekici süslü altın renkli bir makas şeklinde tabelası olan mistik arap dükkanı gibi biryerin önünde durduk. Derin, derin bir nefes alarak "İşte burası! Geldik." dedi bana bakarak. Ama sıra vardı kapısında. Belli ki çok gözde ve pahalı bir dükkandı. Yoksa bu kadar kuyruğun başka bir anlamı olamazdı. Bir süre sonra Asil ardımızdan bize yetişti yavaş yavaş. Koşmaya tenezzül bile etmememişti. Bir de eline bir elma almış etrafa bakarken ısırıyordu. Derin eliyle yüzümü kuyruğa çevirdi ve oraya gidip beklememizi önerdi. Benim gözüm o kuyrukta beklemeyi yemedi esasen ama o kadar heyecanlıydı ki ben bile ne olacağını anlamadan merak etmeye başladım. Kısacası kuyrukta beklemeye başladık. Derin bana dönerek" Aslında buraya rüya sahipleri getirilmez. Ama ben ısrar edicem. Rüter kabul edecektir bence. Ayy çok heyecanlı gerçekten çok merak ediyorum nasıl olacak elbisen."dedi. Hala bu heyecanının sebebini anlayamıyordum. Elbise işte ne olacakki diyordum içimden. Kuyruk uzundu ama sıra çabuk ilerliyordu. Asil bizi birsüre beklemeye çalıştıysada en sonunda dayanamayıp çarşı da dolaşmaya karar verdi. İşimiz bitince onu bulurmuşuz. Klasik bir erkek işte. Rüya da bile aynılar yahu :D
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GÖZLERİM TAMAMEN KAPALI
FantasiEğer gözlerinizi kapadığınızda en çok korktuğunuz ve en çok sevdiğiniz şeyi görecek olsanız hemen gözlerinizi açar mısınız yoksa kapamaya devam mı edersiniz ? Aselsu üniversiteyi kazanmanın heyecanını yaşarken hayatı eğlence merkezindeki bir olaydan...