Birinci Kısım Bölüm On İki

54 4 5
                                    

Medyada Eva'mızı anlattığını düşündüğüm bir parça var. Bölümü okuduktan sonra dinlerseniz çok hoş olacağına inanıyorum. Şahsen ben dinlerken böyle hissettim.

Çokça öpüyorum. İyi okumalar! ^-^ ❤️

Eva

28 Aralık 2019

Biliyordum. Aklının içindeki o yangınların ve havai fişek gösterisinin ardında sadece iki görüntü görmüş ve birden fazla ses işitmiştim. Günlerimi geceye çevirmiş, kulaklarımda dinmeyen çınlamaya dönmüş, kâbuslarımın cep gülü olmuştu. Beni bu gerçeğin kölesi yapan şey, yalnızca onun aklında yaşıyordu. Acı içinde kıvranan zihninde duyuluyordu. Kaynağı bana ait olan şeyleri kendimde aradığımdaysa uzay boşluğuna bağırıyormuş gibi hissediyordum. Kendi aklımın hem bende barınmasının hem de benden böyle uzak olmasının ve bir başkasının zihninde hayat bulmasının yarattığı boğulma hissiyle nasıl yaşamaya devam edebilirdim, nasıl hiçbir şey olmamış gibi görmezden gelebilirdim bilmiyordum. İçimde parazit gibi enerjimden beslenen birden fazla duygu vardı. İçerimde kocaman bir buluta dönmüş, büyüdükçe büyümüştü. Bu bulutun içinde dolaştıkça elektrik akımıyla art arda farklı duygulara geçişler yaşıyordum, o duyguları tanımlıyor ve keşfediyordum o sıralarda da ve tam o sıralarda, Claire'e karşı içimde sönmesini umduğum tutkunun hâlâ yerli yerinde olduğunu fark ediyordum. Bu tutku – ki bu kez gerçekti – , önceden öldürmek için varlığını korusa da aslında tırmanmam gereken bu yolun altından merdiveni olduğu için hâlâ oradaydı.

Claire, asıl noktaydı. Her şey onun etrafında şekilleniyordu. Merak ediyordum bir an, bunu sormuş muydu kendine? Belki de binlerce kez, her ''Bunu ben istemedim,'' deyişinde bunu sorguladığına adım kadar emindim. O bir idealin temeliydi, en önemli parçasıydı, oluştan çekilse her şey bozulacaktı. Ben de onu bozmak isteyenler arasındaydım çok yakın bir geçmişe kadar. Artık ona olan ihtiyacımın farkındaydım, yolumuz kesişecekti er geç. İkimiz için bambaşka bir son vardı hissediyordum, bu sonun ne olacağını düşlemek beni çıldırtıyordu. Merak ediyordum, Claire de benim gibi hissediyor, bu sonu düşlüyor, ikimizi yolun sonunda görüyor muydu? Kendimi takıntılı biri olarak görüyordum artık ama bu bir takıntı olamazdı. Bu çok güçlü bir histi. Bir şeyler bizi birbirimize bağlıyordu ve bu bağ kötüydü, ikimiz için de, çünkü bizden bir şeyleri çoktan koparmıştı ve koparmaya devam ediyordu. Kendi geçmişim hakkında bilgi edinmeye çalıştığım bu hileli yolun bir aynadan Claire'e de yansıtıldığını görebiliyordum. Bulunması gereken bir şey vardı, o da bu aynayı kim tuttuğuydu.

Sanırım anlıyordum, Claire'i bu kadar darmadağın eden şeyi. O da benim gördüğümü görüyordu, belki de benden daha öncesinde görmeye başlamıştı.

Elimi uzatıp boynumdaki taşı kavradım. Bu taş yalnızca bizimle konuşuyordu, bu da demek oluyordu ki bitiş çizgisine geldiğimizde yüz yüze bakacaktık.

Yaşadığım bu şeylerin ne kadar safsataya dayalı olduğunu yeni yeni anlıyordum. Belda'nın beynimle oynamasının ardına sığınabilir miydim? İçimden buna sığınmak gelmiyordu, kendimi suçlamaktan dışında yürümeyi bile bilmiyordum. Daha güçlü olmalı, beni kukla gibi oynatmasına izin vermemeliydim ama çocuktum. Engel olacak gücüm yoktu, kimsenin bu kadar kötü olabileceğine inanmamıştım. Bu güven ise beni ve çocukluğumu benden çalmakla kalmamış, geleceğimi ve gençliğimi de söküp almıştı. Yalnızca Claire'i avlama peşinde süren koskoca bir yedi yıl ve bu düşüncelerle zehirlenen on üç yıl elimden öylece kayıp giderken ben bunu en ön sırada izlemiştim.

Bundan sonrasının çoktan yazıldığını biliyordum ancak Claire de ben de ortak paydada buluşuyorduk, bunu onun dilinden duymama gerek yoktu. Biz güneş ve ay gibiydik, her zaman farklı ama hep aynı gökyüzünde farklı zamanlarda vardık. Bu yüzden kesindi, bu son silinmez bir mürekkeple yazılsa dahi o sayfadaki her bir yazıyı değiştirecektik. Yoksa yitip gidecektik, her zamanki gibi hep tekrarlarcasına. Tıpkı bir farenin tekerlekte koşması gibi, sürekli yol aldığını sanmak ama hiç yol alamamak gibi.

Element: HayaletHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin