İkinci Kısım Üçüncü Bölüm

47 3 0
                                    

Herkese merhabaaa! 

Bayan Yıldırım'ı hatırlıyor muyuz? Claire'in üniversitede bölüm hocalarından biriydi ve yakın zamanda melez olduğunu da öğrenmiştik.

İyi okumalar!



Bayan Yıldırım, bakışlarını, önünde dikilen kumral kıza çevirdi. Parmakları arasındakini küllüğünde söndürürken edindiği bilgilerden pek tatmin olmamıştı. Yüzü ifadesiz, bakışları anlamdan yoksundu ancak sesi, bu memnuniyetsizliğini belirtmeye yetecek kadar alaycı ve sinir bozucuydu. ''Başka bir şey,'' dedi, soru sorar gibi. ''Yok,'' dedi, kumral kız. Kızın dalgalı saçları göğüs hizasında kesilmişti. Saç tellerindeki karışık görünümlü dalgalar ve siyah koyu göz makyajıyla birleşen siyah giysileri onu korkutucu gösteriyordu. Bayan Yıldırım'ın karşısında kaykılarak oturması ise tam anlamıyla karşısındakine saygı duymadığını simgeliyordu. Biliyordu ki, karşısındaki bu kadın, ona göre epey zayıftı. Durumu da malumdu.

Bayan Yıldırım, kızdan tiksinmişti, kapısında ilk belirdiği anda hem de. Onun bu saygısız tavırları, kendini bir şey sanması ve ona acizliğini hatırlatması gücüne gidiyordu. 'İlk zamanlarımda olsaydım,' diyordu içinden kinle. 'Seni bir güzel benzetirdim.'

Güç dengesini böyle eşitleyemediğinde başka yollara başvurarak eşitlemesini iyi biliyordu. Karşısındakini soğuk savaşlarla yenmeyi adet edinmişti geçen her dakika canından can giderken. ''O hâlde,'' diye mırıldandı. Dudaklarının kenarı alayla kıvrılıp gözlerinde aşağılayıcı parıltılar belirirken devam etti: ''Kapı orada.''

Natasha, Bayan Yıldırım'ın bu tavrına karşı derin bir huzursuzluk duymuştu. Geriye birkaç yıl kalan ömrünü, o anın öfkesiyle birlikte, başını gövdesinden ayırarak tam oracıkta bitirmek istedi. Yine de sabırlı biri olması gerektiğinin farkındaydı. Bunu Eva için yapıyordu. Artık bağlı kaldığı bir cadı meclisi olmadığına göre sadakat yemini ancak ve ancak arkadaşları üzerine edeceği bir yemin olacaktı. Derin bir nefes aldı, istifini bozmadı, birbirine kenetli dudaklarını ayırmadan alt çenesini sağa sola oynatıp esnetti. ''Sanırım kendimi net izah edemedim,'' dedi. Sesi, buz gibi bir havanın ortasında, karların içinde çıplakmış gibi üşütüyordu karşısındakini. Öylesine soğuk, acımasız ve ruhsuzdu. ''Claire, dört elementin varisi.'' Bayan Yıldırım küçük, kısa bacaklı sehpasının üzerindeki kartondan yeni bir tane çıkarıp dudaklarına yerleştirmeden önce ''Ee,'' diye mırıldandı. Çakmağı çakıp derin bir nefesi içine çekip geri verdikten sonra dumanın dağılışını izlerken ''Zaten biliyordum,'' dedi.

''Bilmiyordun.''

Başını seri bir hareketle Natasha'ya çevirdi, Bayan Yıldırım. Gözlerinde merak, dudaklarında alay vardı. Natasha, Bayan Yıldırım'ın sahte umursamazlığını bir kenara bırakmaya başladığını gördüğünde istemsizce keyiflendi. Dudaklarına yerleşmek için hazırda bekleyen alaycı gülüşü dudaklarını bükerek iyice sinir bozucu hâle getirdi. Bu, Bayan Yıldırım'ın üzerinde elbette ki mide bulantısından başka bir şeyi doğurmamıştı. ''Bilmiyordun, sadece başarısız hamlelerle anlamaya çalışıyordun. Şüpheleniyordun. Eh, boynundaki izi bir şekilde görmüşsündür, şüphelenmeseydin ben de senin aklından şüphe ederdim doğrusu. Açıkçası senin yerinde olsam direkt o olduğunu anlardım bile.''

Alaycılığı tüm yüzüne yayılırken sırtını koltuktan ayırıp biraz öne eğildi. Üst üste attığı bacaklarını açmadan küçümseyerek Bayan Yıldırım'a bakmayı sürdürdü. ''Eyvah,'' diye ekledi. ''Onu da mı göremedin yoksa?'' Bayan Yıldırım'ın yüzü, Natasha'nın her kelimesinde daha da solup öfkesini daha da belirginleştirdi. Natasha, karşılık alamadıkça keyifleniyordu. Yüzü pembeden mora çalmaya başladığında daha da üzerine gitmek, onun canını daha fazla sıkmak istedi. Belki onu yeterince kışkırtırsa üzerine atlardı, böylelikle suratının ortasına bir yumruk indirebilirdi. Eğer amacı onun için her şeyden değerli olmasaydı bunu yapardı da. O an bunun sırası olmadığını bildiği için geri adım atıp sırtını yasladı. Ne de olsa daha çok görüşeceklerdi. Bunu zamana yaymak ona bir işkence uygulamak gibi olacaktı. Bu kadının kendisinden başka çıkışı olmadığını biliyordu.

Element: HayaletHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin