Lanet Ya Da Mucize

36: Şanslı mı, yoksa uğursuz mu?

+ Kırmızı kostümlü biri ve kara kedi karşı karşıyaydı. Kostümünün üzerinde siyah benekler olan bu kişi bir kızdı. Kimdi o, ne işi vardı burada, neden buradaydı?

"Kara kedi!"

"Copperhead!"  ⁓zehirli yılan⁓

+ Ne dediğini başta anlamayarak sessiz kaldım. Ama sonra yanımızda ki bu yabancı sebebiyle bana bir isim taktığını anladım. Ne yazık ki dönüşmeme dakikalar kalmıştı. Hemen buradan uzaklaşmalıydım. 

"Merhaba, ben şanslı böcek. Anlatacak çok şeyim var."

"Umrumda değil."

+ Hızla arkamı döndüm ve ağaçların arasına daldım. Bir kaç saniye sonra dönüşmüştüm. Şanslıydım ki ağaçlarda meyve vardı. Şarj olduktan sonra geri döndüm. Kara kedi sopasıyla gardını almıştı, şanslı böcek ise yoyo çeviriyordu. Onun eşyası buydu demek. 

"Neden beni dinlemek istemiyorsun?!"

"Yalancısın, sana inanmıyorum!"

"Nerden biliyorsun? Ne kadar da ön yargılısın!"

+ Hemen kara kedinin yanına atladım. 

"Yardıma ihtiyaç var mı?"

"Senin yardımına her zaman var."

+ Sevimli bir şekilde göz kırpmasıyla gülümsedim.

"Sass kaalki birleşin!"

"Pegasusa ne oldu?"

"Beni Luka'ya götürdü. İkisini de haklayıp onun mucizesini de aldım. İstersen hemen şimdi gidebiliriz."

+ Şanslı böceğe baktım kısa bir süre, kaşlarını çatmıştı.

"Gerek yok. Savaştan kaçacak son kişi bile değilim."

"O halde 'değiliz'"

+ Gülümsedi.

"Siz, kayıp mucizeler sizde mi?!"

"Ne demek bu!?"

"Pegahorse, onu umursama!"

"Tamam!"

"Hayır! Beni umursamak zorundasınız!"

+ Yoyosunu çevirmeyi bırakıp yere bıraktı kendini. İkimizde gardımızı düşürmedik. Ne yapıyordu bu kırmızı böcek?

"Kardeşimi kurtarmak zorundayım, bu yüzden beni dinlemek zorundasınız."

"Ne kardeşi?"

"Kardeşim, o komada. Marinette komada."

+ Bu gardımı düşürmeme sebep olabilecek belki de tek cümleydi, neler oluyordu..?