17: Ayvayı yemek

112 29 1
                                    

+ Gece manzarayı izlerken uyuya kalmışım sanırım çünkü gözlerime vuran güneş ışığıyla gözlerimi açtım. Güneş tam da yüzüme yüzüme vuruyordu. Sonrasında da kapının ardındaki kişi kapıya vurmaya başladı.

"Ne var ya sabahın köründe!?"

+ Beni duymuyorlar diye bağırmıştım Adrien'i unutup, alışkanlık işte.

"Uyuyan güzel, asabi uyandı galiba."

"Öf sen beni duyuyordun değil mi ya. Dur tamam geliyorum. Sabah sabah ne yapacaksak! Ne acelemiz var?"

"Bekliyorum."

+ Daha fazla konuşasım gelmedi. Uykum vardı. Uyumak istiyordum ben ya. Yatağa attım kendimi. Sonrasını hatırlamıyorum.

"Ya iki saattir seni bekliyorum! Sen burda uyuyorsun ya! Kalk çabuk!"

+ Kolumdan çekilmesiyle bir anda ne olduğunu şaşırdım. Uçuyorum galiba. Gözlerimi hafif araladım. Bu arada hala beni kucağında taşıyordu.

"Günaydın limon."

"Kime dedin sen?"

"Senden başka limon var mı?"

"Benim limona benzer bir yanım var mı?"

+ Saçlarına doğru baktım işaret eder gibi.

"Aman be iyi ki sarı saçlarım var, takılmayan lakap kalmadı."

+ Kıkırdadım ama merakta etmiştim. Kim o isim takanlar?

"Hem bu güne bu gün karşında bir seri katil duruyor böyle hitap edilir mi hiç?"

+ Hem dalga geçiyor hem de pis pis sırıtıyordu. Ama sevimliydi ya. Sonra bir anda uçma seansının sona erdiğini hissettim. İnmemle bi an dengemi sağlayamayıp Adrien'e yaslandım. Uykuluydum hâlâ.

"Hadi artık açılsın şu uykun amma da ağırmış be."

"Öyledir benim aşkım."

"Aşkın mı?"

+ "Evet. Uyku benim aşkım" dedim alay eder gibi. İlk baştaki tedirgin bakışları kaybolmuştu.

"Üzgünüm ama uykuyla aşkına ara vermelisin. Hadi!"

+ Bu sefer biraz sert çıkmıştı sesi. Ama hâlâ açılamamıştım.

"Tamam sen kahve yapsan bana bende üstümü değiştireyim. Başka türlü ayılamam."

+ Normalde hayalet olduğumdan istediğim saatte uyanırdım ve uykumu alırdım. Ancak bu saatlerde uyanmaya alışık değildim.

"Oldu hanım efendi başka?"

"Altı üstü bi su kaynatıp üstüne paketteki kahveyi koyucaksın ya, ay aman yapma ben yaparım."

+ Sonra mutfağa doğru gittim. Yerini öğrenmiştim. Suyu kettle'a (ketıl yani) koyup Tekrar merdivenlerden çıkıp üstüme dolaptan bi sweet alıp giydim. Aşağı inip kahvemi yaptım ve Adrien yanıma gelip gülmeye başladı.

"Komik olan ne!?"

"Ahahahahaha üs-üstüne bak anlarsın haha."

+ Gülmekten konuşamıyordu bile. Bir saniye, söylediklerini en az bir dakika sonra idrak edip üzerime baktım. Evet tam bir rezillik. Gidip dalgınlıkla Adrien'in dolabından onun sweetini almışım ya.

 Gidip dalgınlıkla Adrien'in dolabından onun sweetini almışım ya

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Altımdaki kısa şort görünmüyordu. Ama tatlı da gözüktüğümden eminim. Bir hayalet olduğumdan, gözlerim morarmış bir şekilde uyanmıyorum hehe.


Ben hâlâ boş boş üstüme bakınırken, Adrien'da sonunda gülmesini durdurabilmişti.

"Aslında baya yakışmış sana."

+ Sonra yine o pis sırıtışını koydu yüzüne.
Kahvemi yudumlamaya devam ettim umursamazca. O hâlâ kaba bir şekilde yüzümü inceliyordu.

"Ne var ne bakıyosun?"

"Hiç."

+ Hiç miş. Görmüyorum sanki öküz! Kahvem biter bitmez hiç beklemediği bir şey yaparak arkadan üstüne atladım. Düşmemek için kollarımı boynuna, ayaklarımı da beline doladım. Haha! Boynu kopacak yanlız limonun Hahahahaha.

"Ya napıyorsun psikopat mısın sen be!"

"Beni yukarı götüür!"

"Ne vardı Allah aşkına o kahvenin içinde?"

"Götür beniğğ!"

"iyi misin sen?"

**Adrien'in dilinden**

+ İçtiği kahveye bakındım ama ne kahve vardı ne de boş bi paket. Ne içti bu kız?
Sonra bir kavanoz fark ettim. Aynı kahveye benziyordu ama değildi. Biliyordum ben bunu, Sakinleştirici gibi bi şeydi bu! Ve kullanımı bile farklıydı. Evet ayvayı yemiştik. Arkadaşım, hayalete nereden doktor bulacağız!?

Lanet Ya Da MucizeHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin