1

51K 1.6K 1.6K
                                    

Merhabalarrrr,

Şimdi çoğunuz neden ikinci bir GECE SAÇLI'nın geldiğini merak ediyorsunuzdur. Bu kitap GECE SAÇLI'nın texting olmayan hâlidir. O kitabı dokuzuncu sınıfta yazmıştım ve tekrar okuduğumda fark ettim ki şu anlık düşünce yapımla kitabı çok daha güzel yazabilirmişim. Biraz aceleye getirmişim ve bazı konulara tam açıklık getirmemişim gibi hissediyordum. Bu yüzden kitabın normal hâlini daha iyi bir şekilde ve bu sefer bittiğinde kafada sorular kalmayacak şekilde yazmak istiyorum. Bu fikir uzun zamandır aklımdaydı, beni Instagram'dan takip edenler bu kitabın geleceğini biliyordu. Siz isterseniz bu hâlini isterseniz de texting hâlini okuyabilirsiniz, seçim size kalmış.

Başladığınız tarihi buraya alayım 🥂

İlk on bölüm geçmişi okuyacaksınız o yüzden bölümlerin başlarındaki tarihlere zaman dilimlerine dikkat edin lütfen.

İyi okumalar <3

Kaan Boşnak - Bırakma Kendini

🥂

Onuncu sınıfın ilk günü.

Okulun koridorlarında bir o yana bir bu yana üzerimden atamadığım stresimle birlikte ilerlerken gözlerim tüm her yeri tarıyor, gezdiğim her katta bulamadığım kişiyle sinir kat sayım çok daha artıyordu. Son olarak burada olmayacağından emin olsamda yine de on ikinci sınıfların katına bakıp gördüğüm hiçlikle birlikte oflayarak kantine inmeye karar verdim. Ne de olsa ben onu bulamasamda o beni bulurdu.

En alt kata kadar inip adımlarımı kantine yönlendirdim. Onuncu sınıfın ilk günündeydik ve sınıflar karma yapılmıştı. Müdürün neden böyle saçma bir şey yaptığını bilmiyordum, bildiğim tek şey asla hoşuma gitmediğiydi. Emirle sınıflarımız ayrılmıştı, hiç tanımadığım insanların arasında kendimi çok yalnız hissediyordum. Öğle arasına kadar sıramda duvardaki saati izlemekten içim şişmişti.

Kendimi bildim bileli çekingen bir insandım, kolay kolay çevremdekilerle iletişim kuramazdım. Babamın bende en çok yakındı özelliklerimden birisiydi. Bana her seferinde "Şu kabuğundan sıyrıl artık kızım, insanlar seni yemez." deyip beni cesaretlendirmeye çalışırdı fakat bu benim elimde olan bir şey değildi ne yazık ki. Dediğini yapmayı ne kadar istesemde zorlanıyordum hep.

Kantinin kapısından içeriye girdiğimde karnım açlıktan guruldadığı için etrafa bakınmadan direkt kendimi yiyeceklerin olduğu tarafa attım. Satıcı abladan bir tost ve vişneli meyve suyu isteyip beklemeye başladım. Öğle vakti olduğu için tostlar önceden hazırdı sadece makineye basıp ısıtmasını bekleyecektim.

O kısa sürede yiyecek bölümüne arkamı dönüp kantin masalarını incelemeye başladım. Masaların birçoğunda üç, dört kişilik arkadaş grupları oturuyordu. Bazılarında yalnız başına oturanlar vardı. Bakışlarım boydan boya cam olan tarafa kaydığında görüş açıma giren masada üç kişiyle birlikte oturan bedeni gördüğümde kaşlarım gayri ihtiyarı çatılmıştı.

Emir ve tanımadığım ama sima olarak bildiğim kişiler bir masada oturmuş öğle yemeklerini yerken koyu bir muhabbetin içindeydiler.

Zira Emir'in ve diğerlerinin kahkahasının nedenini başka bir sebep açıklayamazdı.

"Kızım tostun hazır." Kantincinin sesi transa girmiş vücudumun hareket etmesini sağlarken uzattığı kağıda sarılı tostu ve meyve suyumu aldım. Bu esnada bakışlarım o masadan hiç ayrılmamıştı. Direkt adımlarımı o tarafa yöneltirken bedenimde kol gezen gerginliği görmezden gelmeye çalışıyordum. Yani alt tarafı birkaç arkadaşıyla, muhtemelen yeni sınıfındandı, öğle yemeği yiyordu. Neden bu kadar garip hissetmiştim ki?

GECE SAÇLIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin